anlamsız sidik yarışını rekabet zanneden yeni yetme 'taraftar!'ların birçoğudur. ülke vizyonumuz zaten haddinden fazla kötüyken, böyle anlamsız triplere girmek ahmaklıktır. ülkemizin herhangi bir takımına gelen dünya yıldızları, genelde burayı 'tatil mekanı' olarak görmekte, ve kariyerlerinin sonunda tercih etmektedirler. aslında adam akıllı düşündüğünüzde, bu durum bizi enayi yerine koyduklarını gösterir. her ne kadar kabul etmek istemesek de, birçoğunda; ''lan zaten kariyerim bitti, yaşlandım, şu saatten sonra ne ingiltere'de, ne ispanya'da oynamayı götüm yer, yese de beni oynatmazlar. giderim türkiye'ye, iki top oynarım, tatilimi yaparım, mala vururum, paranın amına koyarım, oh miss.'' düşüncesi hakimdir.
bu yüzden, saçma sapan sidik yarışını bir yana bırakıp, fenerbahçesi, galatasarayı, beşiktaşı.. ülke vizyonumuzu daha çekici hale getirmemiz gerekmektedir. ayrıca bu mantık, rekabet denen şeyi de gerçek manada yaşamaya, yaşatmaya olanak tanıyacaktır. galatasaray kaka'yı getirsin ki, benim fenerbahçem de gidip diarra'yı alsın, ne bileyim beşiktaş da (quaresma gibi, guti gibi) başka yıldızları alsın. sonuçta, mantıken rakip ne kadar iyi olursa, sen de o kadar iyi olmak zorundasın. rakibin büyük adımları, seni karı triplerine sokacağına hırslandırsın, kamçılasın. doğrusu da budur.
aksi taktirde ömür boyu selçuk şahin ve sabri sarıoğlu seyretmek zorunda kalacağız. kaka da gelsin, leite de gelsin, hepsi gelsin, şen olsun bahçe bağlar, şen olsun tribünler.