Rahat bir renk olarak kabul edilir. karşınızdakinin kendini resmiyetten uzak ve daha rahat hissetmesini ve açılmasını sağlar. sadakati de sembolize eden renktir.
siyahtan sonra en dikkat çeken koyu renktir. adı üstünde kahvenin rengidir. enerjiyi alan, uğraş alanı olduğunda insana huzur veren geçim kaynağı toprağın, saç ve göz rengidir, dağ deyince akla ilk gelen renktir. sütlü kahve ve koyu olanı mevcuttur. çok rağbet edildiği söylenemez.
kahverengi dünyada belkide en az rastlanan renklerden biridir belkide. çünkü pek tercih edilmez. çoğunluk görürsek kestane, kahve vs. gibi gıdalarda rastlarız. ingilizcesi ''brown'' dur. osmanlılarda fındıki ismiyle anılmıştır. türklerde ela kelimeside ''ala'' sözcüğünden gelir.
eski türkçede karşılığı konur olan renk. eski türkçede öyleymiş. daha sonra kesin tarihi belli olmamakla birlikte kahverengi ismini almış. kahveyi çağrıştırdığı için kahve rengiismini almıştır belki de kahverengi ifadesi bu renk için daha doyurucu bir anlam ifade ettiğinden böyle olmuştur.
nitekim açık turuncu ve pembe arası bir renge yavruağzı deniliyor.
buradan da şu sonucu çıkarabiliriz; bir rengin ve hatta herhangi bir kavramın adı onu çağrıştıran kavramla ne derece ilişkiliyse işlevselliği de o derece yaygınlaşmakta.
peki o zaman kırmızı neyi çağrıştırmakta diye akla gelebilir ki şöyle diyebilirim; kırmızı kendi kendini çağrıştıracak kadar dile yerleşmiş demek ki.
doğaya can veren renktir.gözleri kahverengi insanlara da bu tonlarda kıyafetler acayip yakışır.kahverengiye sahip olmak,rengarenk asalettir.kendini güzel bir masal perisi gibi saklamasını bilen başka bir renk var mıdır -yoktur efendim - siyaha siyah, beyaza beyaz, sarıya sarı derler de neden kahverengi nin bir şanı yoktur.belki de o şanı şöhreti sevmiyordur ya da doğa öyle uysallaştırmıştır onun pigmentlerini.ya erkek ya kadın ya hayvan ya eşya... en çok üstümüze sinip bize gizlice yakışan en güzel renk sensin ey kahverengi!
show tv'nin eski sahibi erol aksoy tarafından nefret edilen renktir. çalışanları arasında bu renk kıyafet giymeyi yasaklamıştı. ne alıp veremediği varsa...
isminin bir diyalog esnasında türediği rivayet edilir,
tdk. 1800 lü yıllar;
- kazım abi buna ne diyelim ?
- neye necmi neye !! yeter lan.
- tamam abi kahveyeçalan olsun yok yok kahveyekaçan hmm..
- yok kahverengi amk.
- tamam yazdım
- lan ciddiyemi aldın pez..k.