kahvekompostosu uğruna otobüs şoförü olmak

    1.
  1. ve yakılan binlerce litre mazot...

    adana atilla altıkat otogarında başlayıp istanbul esenlerde biten 1 aşk hikayesi..

    artık konuğumuzsunuz dediğinde başladı onunla her şey, çayı beleşe içip tuvalete 1 lira vermek gibiydi onu sevmek.

    onlarca çeşit kolonya örneğini karıştırıp doğru kolonya kokusunu bulabilmek gibi heyecanlı, körüğü patlak mitsubishi maraton gibiydi onu sevmek. çaresiz ve güçsüz.

    man, neoplan, ve setraları sollamak kadar heyecanlı.

    peron çıkışı mavinin gel geri diye bağırması gibi beklemekti onun yemek hazır hadi gel demesi, dönülmez denen yerden dönmekti ona olan cesur sevgim.

    her kasiste gurp sesi çıkarmasıydı gibiydi otobüsün onu görünce kalbinin atması. konfor ,huzur, güven ve farkı onunla yaşamaktı hayat..

    perondan kalkış vakti geldiğinde, dışarı çıkıp şoföre 'gel geri' diye bağırırken, avcunun içinde tutmak zorundaymış gibi hissettiği sigarasının dumanından çilekeş ciğerlerine bir nefes çeken, otobüs ileri yönde hareket ettikten ancak birkaç saniye sonra içeri atlayan ve akabinde kapının usulca kapanmasıyla gözden kaybolan şehirler arası zayıf, çelimsiz, kuru göt bi otobüs muavininin gözlerindeki hakimiyet ışıltısı gibiydi onu sevmek...

    hayat işte kimi raik konen kimi travego şoförü.

    hülasa bebeğim insanın yüzünde tarık akan hüznü.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük