yine beyaz ama bir o kadar da zenci olduğum bir an ile sizlerleyim.
öyle ki;
üniversiteye başlangıç yılımdayım.
son vize de bombok geçmiş, gelmişim şirin mi şirin evime. canım da sıkılmakta ziyadesiyle. hırçın genciz o zamanlar. benim diyen gözlerimizin içine bakamıyor. trolleyecek mahalleli arıyoruz el memleketinde.
n'apsam n'apsam derken dedim ki çıkayım biraz mahalle kültürüm olsun.
delikanlı adamsın, git biraz berberle siyaset, manavla genel kültür, bakkal ile sporda ahlak ve fair-play konuş.
derken benim sadık florasanım zihnimin kuytularından kendisini bir anda ortalık yere atıverdi.
can sıkıntımı alması adına oturup bir kahveye mahallemin büyüğü tontiş amcalarla tanışayım. ne fikir ama !
velhasıl çıktım evden girdim ilk gördüğüm kahveye.
entelektüel görünümüm ve elektronik sigaramla sakin bir köşeye oturarak mizah dergimi okuyorken haliyle bir süre sonra ilgi okları bana çevrildi ve buyur ettiler.
elbette gelen sorular akabinde; ''nesin'', ''necisin'' derken yancıları oldum, izliyorum.
masada hararetli bir siyaset ve maliye politikası mevzusu dönüyor.
ver elini Avrupa birliği, birleşmiş milletler, doğu-batı bloğu paktı..
dayının biri eleştiri yaparken,
''neydi o bir tane kara birleşmiş milletler genel sekreteri mi ne vardı '' deyip duruyor.
kimse de yanıtlamıyor, anlaşılması güç değil bilmiyolar belli ki.
ben de yaşça benden büyükler, ayıp olmasın diye cevaplamadan sükunet içerisinde ilgiyle takip etmeye devam ediyorum.
dayı da inatla tekrarlıyor;
'' cofi miydi, sofi miydi, coni miydi ön ismi neydi lan onun adının geri kalanı ''
susuyor ve sonunda ucundan yakalayarak devam ediyor:
''koffie koffiee... '' derken tutamadım kendimi, usulca gözlerinin içine duygusuz bir vaziyette bakarak söyledim sihirli sözcüğü:
-anan.
evet sevgili apartman sakinleri, o anda kafamda bir çay tepsisi hissederek başlayan darbe alış sürecimle arkama dönmeye çalışıyordum ki sırtıma farklı bir noktadan okey ıstakası indiğini hissettim.
en son '' burası türkiye lan amarıhalıysan s*ktir amarıhaya git ermeni iti '' gibi seviyesiz ve anlamsız haykırışlar eşliğinde kendimi kapının dışına attığımı hatırlıyorum.
aradan yıllar geçmesine rağmen hala anlam veremem.
ne yaptım ki ben *mına koyim ?
e tabi yaşça büyük olduklarından soruyu ben cevaplayınca yediremediler kendilerine. yine de hakkım helaldir.