şu an zonguldakta gerçekleştirdiğim bir hadise.keyif ve huzur verir insana biraz da özlem."ulan dersin ulan şimdi çanakkaleyi izlemek vardı".
Biraz kahve biraz tını ve yağmur.Daha ne olsun.
yağmur yağarken hemen camın önüne geçilir. yeni yapılmış nescafe alınır ve bir adet 'elif gibi sevmek' ya da 'sabah uykum' tarzı kitapla oturulur. bilgisayardan bir müzik açılır. yağmur sesini duymaya çalışayım derken müzikten zevk almaya çalışılır, o anda okunan kitabı anlamak için çaba gösterilirken bir yandan da kahve içilmektedir.
görün ne kadar mal kızlarımız ve çabaları var. imkansızı istiyorlar.
not: şuan yağmur yağıyor. elimde bir pc, çalan müzik ahmet kaya yine de yandı gönül. elimde bir kupa ve içinde çay var. masanın bir tarafında ise göz gezdirdiğim bir kitap bulunmakta. adı uluslararası hukuk. yani yağmur eşliğinde sabahladım ve hala ders çalışıyorum. farkımız bu.
yapmacık üçlemedir. yağmurlu havalarda battaniyenin altın girip kahve içilirken kitap okunmaz. dışarı çıkılır, ıslana ıslana gezilir. arada yukarıya bakmaya çalışılırken ağız açılıp olaya eğlence eklenir. ama kitap okunmaz.