ofis ortamı çalışanlarının sosyalleşme mekanı olan, kahve makinesi başında yaptıkları diyaloglardır. en popüler saatler, 09:00, 11:00 ve 16:00'dır. genelde dün akşam maç var ise ondan, ekonominin gidişatından, gündemde ki politik gelişmelerden ve de popüler dizilerin son bölümlerinden bahsedilir.
bu diyalogların ortak özelliği, daima ortadan ve suya sabuna dokunmayacak şekilde cereyan etmesidir, zira şirket içinde kimse rengini belli etmek istemez,
misal fanatik fenerbahçeli olduğu bilinen biri; "galatasaray'da aslında iyi oynadı ama tabi kazanmakta kaybetmek de var futbolda" gibi cümleler sarfedebilir. aynı konu ekonomide de geçerlidir, işini kaybetmekden ölesiye korkan kişilerin; "kriz aslında bir denge yakaladı, 2009 ikinci yarı, 2010 vizyonuna etki etmeyecektir." dedikleri duyulmuştur.
ilişkiler konusunda o kadar ortadan konuşulur ki, en enteresanı budur, önceki gece evde hüngür hüngür ağladığı bilinen arkadaş, "e biz de ayrıldık, yürümüyordu, normal tabi ayrılıklar." gibi cümlelerle ayrılığı olgunlukla karşılamış adamı oynar.
özetle bir tiyatro sahnesidir, şirkette bulunan kahve makinasının başı, herkes ılımlı, herkes olgun, herkes duyguları aldırmıştır orada. aslında herkes oynadığı için kimse de kimsenin dediğine inanmaz ama kanıt vermemek için temkini de elden bırakmaz.
edit : kahveden az önce geldim, ayrılırken şöyle dedim, çok iş var bugün, hemen gidip çalışmaya başlayayım.
- merhaba jhon, pazar günü seni kilisede göremedim.
+ lan ibne amerikan filmi izleyip izleyip burda bana diyalog yapma, zaten çaycı mahmut abiyi işten çıkartıp bu amına kodumunun makinasını aldılar, bir de senin amerikan tavırlarını çekemem.