öğlen yemeğimi saat on ikide, sırf ofise yeni gelen hatuna hava atmak için hafif yemem yüzünden karnım acıktı.
her karnı acıkan bünyenin yaptığı gibi, şimdiden yemek hayalleri görmeye başladım.
mesela kahvaltı benim en sevdiğim öğündür, saatlerce de kalkmayabilirim sofradan ve pazarı-pazartesisi de yoktur benim için, aileden alıştığım bir olmazsa olmazdır.
kahvaltı hep güzeldir, hep özeldir, zaman ayrılması gerekendir. çünkü insanları tanımamı sağlayan, daha da ötesi benim için özel ve önemli olduklarını gösteren onlara hazırladığım sofra, onlarla oturduğum kahvaltı masasıdır.
hele hele her sabah, pazar kahvaltısı gibi sofra kurdurabiliyorsa bir insan bana, içime bir neşe doluyorsa onunla uzun uzun kahvaltı edeceğim diye, o benim kahvaltı soframın tadı tuzu olmuşsa, en derinlerimde, isterim ki o da öyle bilsin beni...
ama hepsinden önemlisi yanınızdaki o insanın varlığıyla, her sabah, kahvaltı sofranızı, pazar kahvaltısına alınan sıcacık ekmek ve simitlerin sıcaklığı gibi samimi bir sıcaklıkla doldurabilmesidir.
günün ilk öğünü olmakla beraber, akşam yemeği kadar asil olmayandır. öyle ya, uğraşılarak yapılmış, pişirilmiş, dumanı üzerinde mis gibi yemekten nasıl değerli olabilir ki buzdolabından çıktığı haliyle masaya konan kahvaltı...
günün en güzel öğünü , pazar günlerinin vazgeçilmezi.
edit: bir insan bu entryi niye eksiler hayır karma meraklısı değilim ama ciddi ciddi merak ediyorum neden yani ?
Kahvaltı güne başlama yemeğidir. Günün ilk yemeğidir. Genellikle peynir , zeytini , çay , reçel , salam , çay vb yiyeceklerden oluşur. Doktorlar kahvaltıya önem vermemizi söyler.
güne gerçekten 1-0 önde başlamaktır. uzun olanı makbuldür. zaman sorunu da yoksa, pek bi katmerli olur bunun keyfi. üzerine de bir kahve yapılır, köpüklü mü köpüklü; yakarsın sigaranı, fonda kısık ve rahatlatıcı bir ses seviyesinde çalan jazz müzik..
bitmez denilen projeyi bitiren,
çözülmez denilen işi çözen,
alınmaz denilen ihaleyi aldıran,
hep sabah kahvaltısı olmuştur. hepimiz bu güzelliği yaşamımızda en az bir kez tecrübe etmişizdir. bu arada, afiyet olsun bu anlattıklarımı fiiliyete döken hayat zenginlerine!
belki bu 10. tekrar olacak ama tekrar tekrar söylemekte fayda var. günün en önemli öğünüdür.
definasyon döneminde ki sporcular bile kahvaltılarını diyetlerinin dışında tutarlar. uyku esnasında metabolizma çalışmaya devam etmektedir bu neden ile vücut açtır doğal olarak beslemek gerekir. mineralinden, yağından, karbonhidratından, proteininden, kalorisinden vs. abartmamak kaydı ile tüketmek gerekir.
bu konuda ingilizler gerçekten çok iyidir, her ne kadar iğrenç gözükse de kahvaltı sofraları metabolik açıdan oldukça başarılıdır, candır kandır. tabi buna domuzu dahil etmiyorum buna.
ama biz ingiliz değiliz türküz ondan dolayı türk sofrasına uygun bir kahvaltı örneği yazacağım.
en az 7 tane zeytin, rengi tercih meselesidir. önemli olan zeytinin içinde ki minerallerdir. potasyum ve sodyum vücudun en çok ihtiyaç duyduğu minerallerdir ve bunları tuzlardan almak pek mantıklı değildir. bu neden ile zeytine yönelmek en doğal çözümdür. eğer diyet dönemindeyseniz zeytinleri servis etmeden önce yıkayınız.
karbonhidrat açığını kapatmak için de, yulaf ezmesi yiyiniz. bu yulafı mutlaka yiyiniz. vücudunuzun gün içinde ihtiyacı olan bütün enerjiyi verecektir hemde en sağlıklı yoldan. marketlerde eti lifalif yulaf ezmesi diye rahatça bulabilirsiniz. ben genelde süt ile karıştırıyorum ancak yoğurtla karıştırınca da tadı güzel oluyor. kanda ki insülini normal seviyeye çıkartmak içinde bir miktar şeker yani basit karbonhidrat gerekir. yulaf tatsız tutsuz bir şeydir bunu tatlandırmak için sütü bir miktar bal ve yahut reçel ile karıştırıp yulafı ekliyebilirsiniz.
yumurta protein ve kalori kaynağıdır. kalori dedim diye korkmayın vücudun herşeye ihtiyacı olduğu gibi kaloriye de ihtiyacı vardır, eğer vermezseniz ağlar zırlar halsizlik durumları ortaya çıkarır hatta kafanız bile çalışmaz. bu yüzden yiyiniz yediriniz.
diğer bir protein kaynağı da peynir tabi ki. ben düzenli olarak spor yaptığım için tuzsuz ve yağ oranı düşük ürünleri tercih ediyorum. lor peyniri bu konuda çok iyi. tadı gerçekten kötü lakin bir müddet sonra alışıyor insan. eğer buna tahammülünüz yok ise light peynirler tüketebilirsiniz.
yağ konusuna değinmek gerekirse, vücuda giren yağ akışını asla tamamen kesmeyin. bunun yerine vücuda giren yağların çeşidine dikkat edin. kullanabilme fırsatınız var ise balık yağını mutlaka kullanın. onun dışında zeytin yağından asla vazgeçmeyin.
en keyiflisi, pazar günleri uzun uzadıya oturulan ve bol köpüklü türk kahvesi ile sonlandırılan öğün.
tek başıma yapmaktan zerre hazzetmediğimdir ayrıca.
ardından çay keyfi yapmanıza eşlik edebilecek muhabbeti hoş birileri varsa insana çok tatlı gelen, bir, iki, belki de üç saat sürmesi mümkün, günün en keyifli öğünü.
ülkeler arası çok büyük farklılıkların olduğu öğündür.
bir türk bir tabak dolusu tarhanayla, bir fransız bir kavanoz reçelle, bir portekiz çiğ soğanla, bir yunan frappeyle, bir eston bir kase yulaf lapasıyla (porridge), bir ispanyol kruvanasanla başlayabilir mesela güne. ama yumurta genelde ortak kahvaltı yiyeceğidir. böyle ortaklıklar da yok değil. kahve de ortak bak.