genelde amerikan filmlerinde goruruz bu sahneyi. hatta adamin kopegi kimi zaman bu gazeteyi. beyefendi de bir yandan misir gevregine sut eklerken bir yandan da gazeteyi karistirir. akabinde saatine bakip gec kaldigini soyleyerek evi terk eder. boyle bir seyi bizimkilerde hic gormedim. genelde mutfakta kahvaltisini yapan babam, kahvalti sonrasi salona gecer, ordan da "-bir çay koyun bana!" diye bagirir, gazetesini de orda okurdu.
bazı insanlar gibi bütün gün götünü devirip yatmadığı ve dünyada olan bitenlerden haberdar olmak istediği için günün en az hareketsiz saatini bu işe ayıran insanlardır.
hareketin neresinde entellik var çözemediğim hadise. şimdi ben boş bi sabah bulmuşum, deniz kenarına inmişim, kahvaltı istemişim. 10 dakikada hapır hupur yiycek halim yok herhalde yemeğimi, sohbet de varsa, gazete haberleri de okunarak, güncel, magazinel, siyasi yorumlarla hoş bi zaman geçirilebilir. entellik böyle bi şey değil ayrıca, ben de entel değilim mesela ama kahvaltı ederken gazete okumayı seviyorum. yoksa entel mi oldum iki dakikada haberim yokken, lann, beni niye çağırmıyosunuz madem aylık konak yemeklerine.
tam da entellik olarak görülmemelidir zira ülkemde klasik çekirdek ailelerin yarısından fazlasında bu vardır aile babası işe gitmeden ilk bunu yapar ki babam entel olacak son kişidir o bile yapıyor bazen.
o kadar iç karartan haberin yanında, boğazından nasıl lokma geçtiği merak konusu insandır. halbuki önce iştahın kaçmadan yap kahvaltını güzel güzel, sonra daha dirençli bir bünyeyle göğüsle haberleri.