-Geri gelmeye cesareti olmayan bir korkak olduğun için dönemiyorsun ve bunun için gidiyorsun kabul et?
-Hayır! Yolumdan dönemediğim için değil, seninle hiçbir yolda yürüyemeceğimi bildiğim için gidiyorum.
içimde durmadan kanayan bir yarasın
Adı üzerinde tam bir 'iç kanama'sın..
Tanısı zor, tedavisi ondan da zor.
Tuzu 'seni düşünmek' olan bir yara bu,
Her 'sen'li muayenemde içimi iniltilere boğan,
iliklerimi, kemiklerime iliklercesine canımı yakan...
Acıtan, kanatan...
iyi değilim aşkım...
Daha bencil oldu duygularım daha çok ben demeyi, daha çok sabretmeyi öğrendim. Sayısız yalanlarla "çok özledim" seni demeyecek kadar. Yokluğunla aramda inanılmaz bir dostluk başladı. Kimseyi almıyoruz aramıza. Bak benden başka sen, senden başkada düşüncem yok satırlarımda.
iyi değilim aşkım.
Hiç iyi değilim.
Bu saatten sonra sana "dön" mü, yoksa "hoşça kal" mı demeliyim?
"en neşeli kahkahanda bile bir keder gizli." derken, işte tam da bunu anlatmaya çalışıyordum. Senin şekerle tatlandırılmış göz yaşların var. Kahkahaların en gizli ağlama biçimin aslında. Herkesten gizliyorsun acılarını. Üstelik bu gizlediğin acıların üstünü gülüşünle örtüyorsun. Sorarım şimdi sana; senin acın kaç şekerli?
indirimli ürünler reyonunda mı buldun kalbimi?
ucuz mu geldi? markası tanıdık mıydı?
kullanır atarım köşeye düşüncesi mi sardı?
yıpratması kolay nasılsa diyen aklına mı kandın?
eskiler arasına atılabilir mi gördün?
eline geçirdiğin an son kullanma tarihini erkene mi aldın?
ey kalbimi ele geçirişinin keyfini süren,
adı "yar" degil "yara" olan,
sevdamda açtığın yaraları ne bir yarabandı ne de bir dikiş ipi kapatır!
sen ucuz buldun sahiplendin sevdamı,
bense pahalı ödüyorum bedelini!
çelişkisiz yaşadın sen
o yüzden anlayamazsın beni.
içinde hiç "kal"ı olan bir "git"in olmadı mesela...
bildiğim tek adres, adressizliğimdir benim.
sen hiç bu kadar cesaretli olmadın unutma.
ben yola çıktığımda, geriye dönerken nelere ihtiyacım olacağını hesaplamam.
işte bu yüzden bu ağrı...
içim ağrıyor bak.
insanın içi ağrır mı hiç?
ağrıyor işte...
Senden gitmek zorunda değildim. Sen gönderdin kelimelerinle. Bu yüzden ardına kadar açık kapılarım. Geleceğini biliyorum çıkıp odanın derinliğinden, yüzünde yüzlerce sitemle. içerime girer misin yoksa kapı önü nöbetine mi yatırırsın bedenini bilemem ama "gel" bitti dilimde.
kel olduğunu her yerde söyleyebilen (ki görünen köy kılavuz istemez),kendisiyle dalga geçmesini çok iyi bilen ve gösterilerinde yaptığı esprilerde kelliğiyle dalga geçen yazardır. kitap kapağındaki resimle karakter analizi yapabilen bir ülkenin fertleriyle de ince ince dalga geçer kitaplarında...
--spoiler--
gittigine inansam bu sehirden, donmeni beklerdim. oysa bindigin o tren, icimden gecip gitmis, coktan. ha, unutmadan, dun bir kir kahvesinde rastladim, gozlerine. simarik bir kadinin, huzun kokan nefesine sordum seni. ve bu kentin butun camlarina adini yazdim. bana kalk gidelim deme bu sehirden, bir yaz daha goreyim olmeden, bir cay daha iceyim buyuk adada, ilkbaharinda asik olayim, sonbaharinda yanliz kalayim. bir siir daha yazayim, n`olur. daha az kanarim, geldigin kadar gidersen, ki bir gun gideceksin, bende kaldigini bilmeden, diye. bana, bana kalk gidelim deme bu sehirden. birak da, kara topraginin bile, tadina varayim...
--spoiler--