nick enteresan, entryler bilgilendirici, ee daha nolsun dedirten yazar. girdiği entrylerden anladığım kadarıyla rock konusunda bilgili. hoşgelmiş nesildaşım.
edit: bu entry e bile - oy gelmiş. anlaşılan seri eksi oy veren ipne yine iş başında.
edit2: seri eksi oy veren ipne klonlanmış anlaşılan.
hande altaylı'nın, geçmişinden kurtulmaya çalışırken bunu başarmanın imkansız olduğunu anlayan bir kızın hayatını akıcı bir dille anlattığı, son zamanlarda okuduğum romanı.
--spoiler--
Bazen başladığın yere dönebilmek için dünyayı dolaşman gerekiyordu.
--spoiler--
Bir günden daha kısa bir sürede bitmesi muhtemel hande altaylı kitabı.
Romantik komedi tadinda edebi eser, o kadar ki icinde ki olumler bile trjajedi havasi vermiyor, okunuyor cerez gibi elinin altinda olsun diyebilecegin tadda ama doyurucu degil .
diziye ara sıra göz gezdirip sonunu merak ettiğim için alıp okuduğum kitap.
okuduktan sonra bir daha dizisini izlemedim, kitaptaki o tadın içine sıçmışlar afedersiniz, olaylar o derece saçma hale gelmiş ki dizide, sırf daha fazla ajitasyon yapmak için ölen karakterleri canlandırmışlar, olmayan gereksiz karakterler yaratmışlar. kitap çok derin bir şey değildi ama keyifli bir kitaptı, öyle büyük dram falan da yok çok tadında bir kitap.
ama beni en çok mahveden, kitaptaki deniz ile dizideki deniz arasında dağlar kadar fark olması. kitapta deniz muhteşem bir şey, dizide kezbana döndürmüşler resmen. oysaki deniz konusunda aslına sadık kalsalarmış, dizilerin efsane karakterlerinden biri olabilirmiş deniz.
''O sabah yatakta gözlerini açtığında ise kendini iyi hissetmiyordu. Bir gece önce Fırat'ı görmek dengesini altüst etmişti. Geçmişin asla sandığımız kadar uzakta kalmadığı gerçeğiyle yüzleşmek, yeteri kadar uzağa gidemediği kaygısını doğuruyordu. Yoksa yıllar geçtikçe güçleneceğine, zayıflıyor muydu insan? Olgunlaşacağına koflaşıyor, dayanıklılığını yitiriyor muydu? Öğreneceğine unutuyor, bildiklerinden şüpheye mi düşüyordu? Geride bıraktığı onca şeyden ve onca yıldan sonra böyle yaprak gibi titremek, kendini başa dönmüş gibi hissetmesine yol açıyordu. Yürümüş, yürümüş ama hiçbir yere gidememişti. Belki de dünyanın yuvarlak olması, daima başladığın yere, yani kendine döneceğin anlamına geliyordu.
Küçük bir Anadolu kasabasından istanbul'un ışıklı gecelerine uzanan bir yolculuğun hikâyesi. Sevginin değil, mecburiyetin birlikte tuttuğu bir ailede büyüyen Narin ilk kez âşık olduğunda yolların nihayet daha büyük yollara bağlandığını, o büyük yolların da başka şehirlere, ülkelere kavuştuğunu anlar. Ve biri gittiğinde arkasında bir yol bıraktığını. Ama o yolların nefrete, ihanete de açıldığını anlaması için aradan yılların geçmesi, dostlukların sınanması, kaybedilenlerin bulunması gerekecektir.''
hande altaylı nın okumaktan çok keyif alacağınızı düşündüğüm güzel kitabıdır. arka kapak yazısını da bu vesileyle paylaşmış oldum. okuyunuz, okutunuz.