hayati boyunca cinayetler isleyip, dolandiriciliklar yapip, her turlu ahlak disi isi yapip, aslinda imansiz olan kisinin, son dakikada kelimei sehadet getirip gunahsiz bir sekilde cennete gitmesi durumudur.
cunku imana gelmeden onceki gunahlar sayilmaz. o halde bir suru gunah islemek, ardindan vefat etmeye yakin musluman olmak, butun omru boyunca musluman olmaktan daha karli cunku biri gunahlari icin butun hayati boyunca musluman oldugu icin yanacak, digeri ise gunahlarindan arinmis bir sekilde cennette sezlong sefasi surecek.
son dakikada aglayip kelimei sehadet getirmek ne guzel, boylece yuce rabbimizin cennetine girebilecegiz.
kaynak:
dıhye-i kelbi, iman etmeden önce zengin bir arap melikiydi. peygamber efendimiz onun müslüman olmasını arzu ediyordu.
dıhye, mescid-i nebeviye girdi. peygamber efendimiz, mübarek omuzlarındaki elbisesini yere serdiler. oraya oturmasını işaret buyurdular. resul-i ekrem efendimizin bu keremini gören dıhye'nin gözlerinden yaşlar boşandı. hürmetle, saygı ile eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühu ve resulühu diyerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. peygamber efendimiz aleyhisselam sordu:
- niçin ağlıyorsun?
- ya resulallah! ben çok büyük günahlar işledim. bu günahlarımın kefareti nedir? malımın, mülkümün sadaka olarak verilmesi mi, yoksa öldürülmem mi gerekiyor?
- ey dıhye, nedir günahın?
- ya resulallah! cahiliyet devrinin âdetine uyarak kız çocuklarımı öldürmüştüm.
tam o sırada cebrail aleyhisselam gelerek:
ya resulallah! allahü teâlâ müslüman olanların önceki işledikleri bütün günahlarını affetti buyurdu.
gençler araştırmış, çok güzel. araştırmaya teşvik etmiş bir konu. bir de tevbe kapısı nedir, biraz ona zaman ayırsaydınız pek bir güzel olurdu.
evvela islam dinine ihtida ediyorsan, evvela islamın temel niteliklerini, şartlarını kabul etmişsin demektir. yani nedir, allah vardır, her türlü noksan sıfattan uzaktır, bu birinci nokta.
ikincisi tevbe kapısı nedir? tevbe kapısı halis bir niyet ve samimi bir pişmanlıkla yapılan, ben yaptıklarımdan pişmanım, inşallah bir daha ben yapmayacağım sözüdür.
yani bir insan islamın hak din olduğunu bile bile, günahta ısrar etmekte ve kafirlik yapmaktaysa, onun tövbesi, en doğrusunu ancak allah bilir, kabul olmayacaktır. çünkü tevbe kapısı sadece halis niyetle pişman olanlara açıktır, günah çıkartma müessesesi gibi değildir.
yok eğer zaten inanmıyor ve gider ayak, bizi öbür tarafta ne bekliyor belli olmaz diyerek kelime-i şahadet getirirse, o kişi zaten aynı anda istavroz çıkarıp, koşere de dikkat edecektir. şüphe ile iman aynı kalpte bulunmaz. burda da niyet meselesi mühimdir. ve her türlü noksan sıfattan uzak olan, şahdamarından daha fazla yakın olan allah'ın sizin niyetinizi bilmemesi gibi bir ihtimal yoktur. islamın en temel kaidesi:
(bkz: ameller niyetlere göredir)