anlamı her yöne çekilebilecek bir kafka aforizması. kafes dediğimiz olgu belki de bizim nefsimiz , bizi hapsetmeye çalışan hırslarımız, nefretimiz, öfkemiz, belki aşkımız.
bu kafes azılı bir düşman gibi peşimizde. eğer ki kanat çırpmaya yetecek gücümüz yoksa kafesta tıkılı kalmaya mecbur ruhlarımız. çoğumuz kafeslerde yaşadığımızı bilmeden tattığımız bu dünya hayatını sonsuz zannederiz. halbuki kafes küçük, gidebileceğimiz yer belli, atacağımız adım sayılı. aynı daire içinde çırptıkça dökülen düşen kanatlarımız misali zaman. yerine yenisi gelmeyecek kadar biricik, geri getiremeyecek kadar muazzam.
neden bu kısa fani hayatta mavi gökyüzüne, güneşe uçmak varken demir kafesleri yeğleriz? insanoğlu tuhaf...
Edit: kafesin anlamı, daha doğrusu varlığının anlamı, içinde bir kuş olması ya da olmaması ile belirlenir. bu nedenle varlığının anlamının peşinden koşmak, her kim ya da ne olursa olsun, bu evrende işgal ettiğimiz yerin hakkını vermek içindir.