lisede vardı böyle bir arkadaş. öğle arası kırk dakikaydı, yirmi dakikası yemeğe giderdi, bu arkadaş da kalan yirmi dakikada uyurdu.
böyle lambanın anahtarı gibi. tak açık tak kapalı olur ya, bu arkadaş da tak uykuda tak uyanık şeklindeydi.
bazen imrenilmeyecek insandır. arkadaşıyla sohbet ederken arkadaşı çay koymaya gittiğinde bile uyuyup herkesi şaşırtabilir. ha ayrıca hayalleri yok demişler külliyen yalan! hayal kurma işlemi de ne işle uğraşıyor olursa olsun aradan çıkartabilir.
şu dünyada en çok kıskandığım ikinci insandır. birincisi kate upton'ın sevgilisi ama bunun konumuzla alakası yok. neyse.
ben kafamı yastığa bir koyuyorum, aklıma öyle şeyler geliyor ki, gün içinde bile düşünmediğim dandik konular. ben düşündükçe zaman geçiyor, zaman geçtikçe kendi kendimin dikkatini çekmeyi başarıyorum ve olmayan uykum da kaçıyor. sabah erken kalkmam gerekiyorsa zaten her şey daha kötü oluyor.
bir de uyanmam gereken saatten daha erken uyanıp saatin henüz erken olduğunu görünce heyecandan uyuyamıyorum ki bunun da konumuzla alakası yok.
ayrıca her koşulda uyuyabilen insan olabilir. ne bilim yerde uyur. yan tarafta kına gecesi vardır. dünya umrunda olmaz. abi ne öküzüz ya. nasıl bir uyku var bizde.*