cübbeli ahmet hocanın deyimiyle "ben ayete hadise dayanarak konuşuyorum. onlar sandalyeye duvara dayanarak konuşuyorlar."
sosyal medyadaki alim kılıklılar, ilahiyat bitirdiği halde dini öğrenememişler, kendi kendine geliştirdiği felsefeyi islamın özü sananlar, işte bunlar.
tarihte önce de olmuş, 18. yy iranında babilik diye bir mezhep çıkmış. bunlar ilk dinin hükmünün kalktığını, ikinci dinin ise daha gelmediğini iddia ederek kulluk imtihanından mesul olmadığımızı söylemişler. ya da orta çağda çıkan ve haşhaşiyye mezhebine temel oluşturan ismailiyye mezhebine bakarsanız bunlar da hiç günah olmadığını savunurlar. eee mesela isra 32 nin hümkü ne zaman kalktı?
konu dönüp dolaşıp şurada toplanıyor, fetva nedir? hakkında ayet veya hadislerde herhangi bir hüküm bulunmayan bir konu varsa, "ümmetim batılda ittifak etmez" * hadisi doğrultusunda, alimlerin beyin fırtınası yapması ve içtihad ile doğru kararı bulmasıdır.
ama bu yeni karar ayet ve hadise muhalif olamaz. dünyadaki bütün alimler bir araya gelse mesela ensesti mübah kılamazlar ya da tesettürün artık farz olmadığını iddia edemezler.
şimdiki kabuk müslümanlarını bırakın. islamın özünde "şeyhim dediyse doğrudur" görüşü yoktur. "şeyhim ayetten konuşuyorsa haklıdır" görüşü vardır. "hadisse buna göre amel etmek gerekir" şeklinde düşünmesi gerekir salih müslümanın. hak şeyh olmak için ayet hadisten konuşması gerekir zaten.
fetva vermekte de çoğu zaman olayı çözecek şifre şudur "iki haramdan biri seçilmek zorunluluğu varsa hayra daha yakın olanı seçin"
fetva vermek benim gibi çeyreğin yarısı alimlerin işi değil, ayrı mesele. benim yarım kadar olanlar kendini peygamber sanıp reform yapmaya çalışıyor, kafasından fetva veriyor, acı mesele.
din hakkında ahkam kesme hakkını tanrı'nın elinden alıp bu hakkı kendinde görenlerin içine düştüğü durum. malesef bunlar bir de tanrı'yla aralarının iyi olduğuna inanırlar.