patronlardan birinin hazır aşağı iniyorken benim arabayı da hallediverirsin diyerek verdiği anahtarı alıp otoparka indiğimde önündeki ve arkasındaki araçlar çıkınca otoparkın tam ortasında kalmış arabanın çekilmesini istediğini anlamayıp arabayı yıkatmaya götürüp iç dış bir güzel yıkatmak.
evden çıkarken çöpe atılması için verilen çöp torbası ile uzun süre yol katetmek.
gozundeki gozlukle evin icinde gozluk aramak ama bir turlu bulamamak, kendine gelmek icin yuzunu yikamaya gidip normal bisey gibi gozlugunu cikartip yuzunu yikayip ayna karsinda dikeldigin vakit icinden siktir lan demektir.
Bir elimde ayakkabı bir elimde marketten aldığım erzak. Erzagi ayakkabıliga, ayakkabiyi da buz dolabina koymam. Abimin "sen ne içtin?" demesi ile beraber uyanmam.
yağmurlu bir günde metroda (bkz: bursaray) yolculuk yaparken bir anlık iç geçmesiyle uyuklarken yandan geçen bir arabanın sıçrattığı bir suyla anide irkilip eli yüzü silmeye kalkma. karşıdaki yakışıklının bu duruma baya gülmesi.
hayır gül kardeşim gül de, kırıldın resmen n'olmuş yani. yakışıklıydın ama maldın kusura bakma.
ilkokulda kaybettiğimi düşündüğüm silgiyi bir süre aradıktan ve sıra arkadaşıma "sen mi aldın silgimi!?" diye hesap sorduktan sonra yine o silgiyi sol elimde tuttuğumu fark etmiş olmam.
Yer Hollanda, şehiri vermeyeyim deşifre olmamayım. Olay Albert Heijn süpermarketinde.
2 Litrelik süt ve 3-4 Pringles kapılır, kasaya gidilir. Aman yarabbim o da kim? Kasada benim yaşlarda, sarışın çok sevecen bir kız. Yani nasıl desem, tavşan gibi abicim. Evet, alacaksın evine böyle oturtacaksın bacağının üzerinde, tavşan gibi besliyeceksin. O tarz bişey, çok tatlı. Sarı saçları, bembeyaz teni, sürmeli gözleri, ince bilekler falan...
Her neyse, alınan şeyler kasaya konur, kız okutmaya başlar dıııt dıııt. Sonra kıza çıkarıp 5 verdim, ama gözlerimi alamıyorum, o derece. Tabiri caizse mal mal bakıyorum kıza. Sonra durdum, kız da bana bakıyor. Evet abi o da bana bakıyor! Yüzünde bir gülümseme. Ben de zannediyorum kız beni beğendi ahanda numarasını yazıp bir kağıda sıkıştıracak avcumun içine... Tabii bunları düşünürken yine bakıyorum kızın masmavi gözlerine.. Hemen sonra bana sıradan sıkılmış ifadelerle bakan 6-7 kişi gördüm. Daha sonrasında ise gözüme kasanın üzerindeki siyah ekran ilişti: 6.57!!! Meğer kız beni beğendiği için değil, paranın geri kalanını almak için bakıyormuş. Olayı farkedince bozuntuya vermedim, gerçi epey bi rezil olmuştum ya neyse, parayı tamamladım. Kız fatura alırmısın dedi, teşekkürler dedim. Faturayı avucuma verirken benim şapşal suratıma güzel bir gülümseme patlattı, sormayın ki gitsin...
dolmuşa binmeden önce bir emek hazırladığım parayı dolmuştan indikten sonra avucumun içinde 80 derece sıcaklıkta bulmak. kimine göre salakça, kimine göre uyanıklık.
dolmuşla bir yere gidecekken ineceğin yeri kaçırmak.
veya farkında olmadan son durağa kadar gitmek.
sınıftan hoca çıkınca arkasından biraz yüksek sesli sövmek, sonrasında hocanın geri dönmesi ve aslında küfrünü duymayıp başka birşeyden söz etmesi ve o an ki rahatlama durumu.