kafamızdaki tanrı imgesinin içinde bulunduğumuz zaman dahilindeki çeşitli dinsel inançlarla olması gerektiği düşünülüyor ki yanlış,zaten bu dinlerin insanlara sunduğu tanrı modeli çok çok yanlış ve değişken,kimi yerde çok iyi iken kimi yerde aşağılayıcı ve acımsız olan bi kişilik olarak sunuluyor. bu tamamen insanın aklının derinliklerinde ki korkudan çıkagelmiş ve bir dışavurumdur. tanrı var ise bile dinlerin bize anlattığı ve sunduğu gibi olmadığını aklı mantıklı olan ve matığının sesini iyi duyabilen kişiler bilebilir...
tanrı figürü kişilerin anlayış ve algılayış biçimlerine göre belirlenir, islam tanrıyı bir silüete sokmayarak inananların inandığı ve içselleştirdiği oranca cağrışım yapacak bağdaşlıklar kurmasına imkan vermiş.
quantum fiziğinin en can alıcı özelliği de budur, gözlemciye, yalnızca gözlemleme ile ilgili değil, aynı zamanda gözlemlenen özellikleri tanımlamada da büyük ve önemli roller vermiş olmasıdır. çünkü quantum fiziğinde bir nesnenin kendi özelliklerinden söz edemeyiz.
bu özellikler ancak nesnenin gözlemci ile giriştiği etkileşim sonucunda oluşmaktadırlar. heisenberg'in sözleriyle gözlemlediğimiz şey doğanın kendisi değildir; yalnızca doğanın yönelttiğimiz soruya verdiği yanıttır&. örneğin gözlemci ölçüm araçlarını nasıl oluşturacağına karar verdiğinde, bu oluşum, sonuç olarak gözlenen nesnenin özelliklerini de belirleyecektir. eğer deneysel düzen değiştirilirse, buna karşılık gözlenen nesnenin özellikleri de değişecektir.
daha kısa anlatacak olursak elimizde tanrıyı ölçebilecek ya da şeklini tanımlamak için gerekli imkan/bilgi/donanım/ifade şekli yok...
ama islamiyette bu konuya çok farklı şekiilerle yaklaşmış, dini derinlik, sevgi ve sezgi sayesinde derinleşmiş kişiler, bilimsel olmasa da gönül rahatlığı ve kafa huzuru içinde mikro evrenden makro evrene kadar çok şeyi kavrayabilmişlerdir.
ya da kendice yorumlamışlardır, kaldı ki söyledikleri çok şeyin doğruluğu günümüzde modern teknoloji ve bilim doğrulanmaktadır.
örneğin cuneyd i bagdadi"suyun rengi, kabın rengidir" der. `muhittin arabi "tanrıyı görmek isteyenler eşyaya baksınlar" diye öğütler. hepsi tanrıyı kendi içinde hisseder. tanrıyı kendi içinden dışarıda sanmak ve aramak abestir. yunus ne der "bir ben vardır, benden içerü"
tanrı evrenin bizzat kendisidir denilebilir mi? acaba sır bu mu? aslında herkes ne hissediyorsa o olacak, yani kara toprak olacağını hisseden kara toprak olacak, cennette olacağını hisseden cennette, cehennemde olacağını hisseden cehennemde, tanrıya döneceğini hisseden tanrıya dönecek, görüntüyle uğraşmayıp gerçek sırra erenler de, belki bunların aslında hep aynı şeyler olduğunu bilecekler.
(bkz: Cehennemde ateş yoktur Herkes kendi ateşini dünyadan götürür)
kimimizinki makarna, -evet, bildiğiniz makarna-* kimilerimizinki dev cüsseli, maskeli veya insan vücudunda olan*; kimimizinki ise belirli bir şekle sahip olmayan ve ulvîleştirilmek için ses, ışık gibi enerjileri kullanarak ve elçileri aracı atayarak iletişim kurması dışında kudreti tahayyül edilemeyen ama sınırsız olduğu düşünülen, kütleye büründürülerek varlık mertebesine düşürülmeyen varlıkötesi veya evrenin ta kendisi.