orhan pamuk un 2014 yılında cıkan romanı.
benim icin masumiyet muzesi nezhimde pamuk un birinci romanıysa kafamda bir tuhaflık ikinci romanıdır:
---spoiler--
mevlut istanbul a goc etmis, egitimini yarım bırakmıs, yorgurtculuk, pilavcılık, guvenlik gorevlisi, bozacılık gibi pek cok isi yapmıs bir adamdır. kucuk bir kazancı, kucuk mutevazı bir hayatı vardır.
bir dugunde dunyalar guzel bir kızın gozlerine vururlur.
ona mektuplar yazmaya baslar. mektuplarına cevaplar gelir.
ve bir gun kızı kacırır.
yalnız kızı kacırırken fark eder ki bu gozlerine asık oldugu kız degildir. o semiha nın gozlerine asık olmustur, kacırdıgı kardesi reyiha dır.
gel zaman git zaman evlendigi rehiya ya alısır, onu cok cok sever. hayatta el ele nice badire atlatır, hep birbirlerine destek olurlar. ve cok severler.
mevlut kafasında bir tuhaflık oldugunu, hep yalnız bir adam oldugunu soyler durur.
semiha yı sevmis, rayiha ile evlenmistir.
o yazdıgı mektuplara cevap yazan rehiya dır. ama mevlut mektupları semiha ya yazmıstır.
gel zaman git zaman rehiya mektupların semiha ya yazıldıgını ogrenir, uzuntuden yataklara duser ve ucuncu gebeligi sırasında vefat eder.
mevlut herkes gittikten sonra mezarının basından eski esinin ayrılmaz.
kader bu ya mevlut o cok hasretinde uyudugu semiha ile ikinci bir sansı bulur ve evlenir.
ama sunu soyleyecek bir adamdır: ben bu hayatta en cok rehiya yı sevdim..
ana kahramanı boza ve yoğurt satıcısı Mevlut Karataş’ın bir düğünde görüp aşık olduğu kadına yıllarca mektup yazdıktan sonra yanlış kızı kaçırmasını ve onunla istanbul’da sürdürdüğü yaşamı konu alır. Romanın arka planında, sokakta kalmamak için inşa edilen gecekonduların ranta dönüşmesi süreci, bu sürecin aile ve şehir kültüründe yarattığı değişiklikler anlatılır. Romandaki olaylar bir anlatıcı tarafından üçüncü tekil kişi ile anlatılmış ve romanın çeşitli karakterleri zaman zaman devreye girerek birinci tekil şahıs ile olayları kendi bakış açılarıyla anlatmışlardır.
başyapıt diyorum ama orhan pamuğun ne en iyi nede en kötü romanı.
orhan pamuk okumaya yeni başlamış bir okur için diğer orhan pamuk kitaplarını hızlıca okuma isteği uyandıracak bir roman.
istanbula göç eden bozacı mevlütün hikayesini okurken, istanbul'a göçün hikayesini canlanırıyor orhan pamuk gözlerinizde. ayrıca bu kitabın gizemli bir yanından ve orhan pamuğun güzel kaleminin, romanın sonuna kadar okuru sürüklediğinden bahsedebilir.
Az önce bitti her yanım ağrıyor Mevlüt iyi adam imiş ama talihsizmiş yakın zamanı ele aldığından gerçekmiş gibi bir heyecana bile kapıldım sırada kırmızı saçlı kadın var.
Orhan Pamuk bunun haricinde kalan tüm kitaplarinin aksine yüksek tabakanin hayatini degil, Anadolu´dan Istanbul´a göcmüs bir bozacinin hayatini ele alan romani. su zamana dek hicbir Orhan pamuk romanini begenememis maksimum birkac bölümü, okuyabilmis bendeniz, daha bugün baslamis olmama ragmen simdiden birkac bölüm okudum . bayilmadim, cok sardi diyemem ama güzel simdilik, merak ettiriyor. bir kere konusu ilginc. Zaman gösterecek kitabi okumayi birakip birakmayacagimi. editlerim.
Edit: 100. Sayfada bıraktım konusu güzel ancak akıcı değildi
Son zamanlarda bende merak uyandıran kitap. Soruyorum guzel diyorlar. Kahraman tazeoglunda yaşadığım tıkanmayı yasamak istemiyorum ama konusu teması farklı. akıcı yazılmışsa alıp okuyacağım.
orhan pamuk'un köyden varoşlara yerleşmiş bir gencin hayatından yola çıkarak, sağcı ya da solcu, gençlerin aslında aynı kaderi yaşadıklarını,kayboluş hikayelerini anlatan enteresan kitabı. aslında anlatılan hepimizin, türkiye'nin hikayesi. sadece farklı bir yol seçilerek anlatılmış. çok başarılı.
orhan pamuk'un eski istanbul'dan günümüze tarihi sosyolojik ve psikolojik çözümlemelerin çok iyi yapıldığı niyet kısmet ikilemini sorguladığı kitaptır. 50-60 sayfalık süründüren kısmı dışında çok güzeldir. okunması tavisyedir.
Orhan pamuk un katıldığı bir programda tanıttığı bu kitap için 6 yılını verdiğini söylediği tuhaf kitap.
Kesinlikle kişinin beklentisine göre beğenisi değişebilecek bir kitap. Bitirmek için her elime aldığımda okumaya başladığım ana kufrettim.
Bitirdiğimde bir filozof edasıyla her kitap senin beklentini karşılamak zorunda değil diye düşünmüştüm.
Gereksiz mi yoksa yorumlanması mı gerekir bilemem.
Pof bence okumayın.özellikle gereksiz detayları sevmeyenler eline almasın.
Kitap okumayı seven yazarlara okumasını tavsiye ettiğim roman.
Öncelikle anlatıcı hikayeyi dışarıdan izliyor, bağımsız. Esas anlatıcının dışında, kitabın bütün karakterleri olayları kendi bakış açısından anlatıyor.
orhan pamuk'un başlangıcına marquez ' in yüzyıllık yalnızlık kitabında ki gibi soyacağı koyduğu romanı. dili diğer kitaplarına göre daha sade. hikaye varoşlarda tutunmaya çalışan bir bozacının (mevlüt) hikayesini değişen istanbul'u anlatıyor.
okuduktan sonra adını hissettiren bir orhan pamuk eseri daha. zamanin oylesine adam kayirircasina ilerleyisine baka kaldım. Kitabın içine girip defalarca dur napiyorsun demek geldi içimden. bir çok defa kahramaniyla birlikte kırıldığım, incindigim bir roman. konusu ve diliyle bir şaheser.
not: (icimde kalan nokta ) rayiha öldükten sonra Samiha ile evlenen Mevlüt'a da yazıklar olsun.
Etrafımda Orhan Pamuk okumaya çalışanlardan genelikle şunları duyuyorum; - çok sıkıcı, -başladım ama sıkıcılığından dolayı bitiremedim, -bitirdim ama ben de bittim yani, deli etti beni bu kitap... Burdan ve gözlemlerimden yola çıkarak Orhan Pamuk Romanı alan kitlenin "azımsanamayacak bir kısmının" kitabı okumadığı sonucunu çıkardım; heralde bu durum Orhan Pamuk kitabı almanın, elinde ya da kütüphanede bulundurmanın entellektüel bir hava katacağını düşünenlerden dolayıdır, tam bilemiyorum!
"Kafamda bir tuhaflık" Orhan Pamuk'un sondan bir önceki kitabı, itiraf edeyim; elit bir şekilde yaşadığını bildiğim Pamuk'un köyden şehre gelip geceleri boza satan fakir ve gariban bir adamın hikayesini anlatabileceğine inanmamıştım; inanmamamın sebebi Pamuk'un kötü bir romancı olması değil, elit bir yaşantıdan gelen birisinin istanbul'un kenar mahallesindeki bir hayatı ne kadar anlatabileceği konusundaki şüphemdi!..
Kitaba başladığımda şüphelerim devam ediyordu, varoş şehir hayatını anlatan bir yazarın anlatabileceği kadar anlatmaya başlamıştı Pamuk, ortalara doğru geldiğimde ise Orhan Pamuk tasvirleriyle, jargonuyla, anlatım biçimiyle o mahalleyi çalışmış özümsemiş ve yazmış olduğunu iyice hissettirmeye başladı; hatta bazı tanımlamaları 'aaa gerçekten de böylemiymiş' dedirtti... Pamuk, romanda Hiç bir şeyi saklamıyor okuyucudan, günahıyla sevabıyla önümüze seriyor her şeyi... Ne gereksiz bir abartı, ne de yersiz bir eleştiri var; sadece sürüp giden bir hikaye var... Hani edebiyatçılar tozlu topraklı çamurlu bir yolu "O ne güzel yoldu, bahar esintileri yüzümüze vuruyordu" abartısı ile anlatırlar ya, romanda gereksiz abartı gör(e)miyorsunuz.
Peki romanın kahramanı Mevlüt'de ne gördüm? Köyden kente yaşamak, para kazanmak için gelen bir insanın yaşama tutunmaya çalışmasını, bir sürü işte çalışmasını, kız kaçırmasını, gerektiğinde pembe yalanlar söylemesini, baba oluşunu, dede oluşunu, gurur yapsa da muhtaç olduğu amcaoğlularını... Acısıyla tatlısıyla samimiyeti gördüm; ara ara da yaşadıkları içimi sızlatmadı değil!
Güzel bir iş çıkarmış Orhan Pamuk, karşınızda dersine iyi çalışmış, nobeli hakettiğini hissettirmiş bir Orhan Pamuk Romanı var... Olmuş mu bu roman? Evet, çok da güzel olmuş...
Bu arada yazıyı bitirmeden bir şey söyleyim... En sevdiğim şeylerden biri ünlü bir yazarın kitabını okuduysam, kitabı okuduktan sonra o yazarın verdiği röportajlara ve kitapla ilgili çıktığı TV programlarına bakmak; bunun o röportajları daha iyi anlamakla beraber bana farklı bir bakış açısı kazandırdığını hissederim; size de tavsiyem böyle yapın... Bu arada internette bir arama yapıyım dedim de kitap çıktıktan 1 gün sonra Pamukla röportaj yaparken "Çok güzel bir kitap hemen aldım bitirdim" diye yalan söylediğini düşündüğüm gazeteciden başka kitabı bitiren görmedim... Heralde çok sat(a)mayacak bu kitap, satmasın da! Sadece değerini bilecekler alsın.