Bir önceki gün bitirdigim güzel romanlardan biri ama dikkat çeken bir husus su ki sayın pamuk mevlud'ün ergenlik yıllarından fazlaca bahsetmiş bu dikkatimi çekti ama genel olarak okunabilir güzel bir roman.
Benim yarıda bıraktığım bir kitaptır, sanırım uslübünü beğenmedim, ciddi bir yazım tarzı vardı. yine de gercek bir hayat hikayesi olduğundan saygı duyulması gereken bir kitap olmalı.
son okuduğum kitaptır. kitabın kahramanı anadoludan metropole göç etmiş mevlüt'ün yaşadığı enteresan ve ilginç aşk hikayesini anlatmaktadır. ek olarak istanbul'un 60'lardan günümüze kadar ki süreçte şehirleşme sürecini ve içinde yaşayan anadoludan göç etmiş; doğulusu- batılısı, alevisi-sünnisi gibi ayrımlara tabi kalmış insanların hayat öyküleri yer almaktadır. yer yer kitap tekrar anlatımlardan dolayı baymaktadır. ama okunduğunda bana göre okuyana çok şey katabilecek bir eserdir.
hayatını kazanmak için istanbul'un yolunu tutmuş ilk gelenlerin yaşadığı her türlü sorunu, güzelliği yaşayan mevlut'un, aşkı,tutunma gayreti etrafında anlatılan istanbul ve aynı zamanda istanbul merkezli ülkenin geçtiği güzergah ve tabi ki şehirler sokaklar ve yalnızlık temalı Orhan Pamuk romanıdır.
mevlut : beceriksiz, sokaklarda rahatlayan rayiha'yı çok seven zar zor rahata kavuşmuş ana karekter.
rayiha : mevlut'u çok seven içten içe dertlenen kıskanan ve aramızdan erken ayrılandır.
samiha : gözleri ve zekasi iddialı mevlut'un 2. karısı cihangir'de temizlikçi duttepe'de cihangir hanımı olandır.
vediha : emekçi gelin uyanık.
süleyman : ezik, ergen taşralı
korkut : iş güç peşinde koşturan
ferhat : siyasi özelliği ön plana çıkan yırtmak için bir sürü şey yapan ve su yolunda kırılan testi.
içerik ve üslup olarak yeni bir "Benim adım kırmızı" bekleyenleri biraz hayal kırıklığına uğratan (bir yazarın -Nobel almış da olsa- dağarcığından kaç tane "benim adım kırmızı" çıkabilir ki zaten?), ama gayet keyifli, kaliteli, zevkle okunan bir roman.
yine istanbul, yine siyaset, yine bir dönemin sosyal arka planı ve aşkın iç içe olduğu bir orhan pamuk romanı. karakterlerin ince ince işlendiği, çok anlatıcılı, insanı içine çekiveren güzel bir hikaye. yalın diliyle de su gibi akıp giden ve keyifle okunan bir kitap olmuş. cevdet bey ve oğulları tadı bıraktı bende.
Kitabin tam adi ise,kafamda bir tuhaflik var.
orhan pamuk bu romanında sürekli anlatıcı değiştirmek gibi "tuhaf" bir yöntem kullanmış. bu durum müellfimizin tek cümle ile beş paragraf betimleme yapma tarzını seven biri olarak yer yer okurken odaklanmamı çok zorlaştırdı. mevlut ve ailesi eksenin ortaya konan türk insanı portresine gerçekçilik katmak çabası istanbul'u anlatma tutkusu ile birleşince ortaya orhan pamuk'un diğer kitaplarında çok hissedilmeyen rahatsız edici boyutta didaktik bir hava ortaya çıkmış. sanki tarihe not düşmek adına edebi hassasiyetlerinine gem vurmuş gibi. okurken bir ara aklımda acaba "orhan pamuk bu romanı ingilizce ve diğer dillere daha rahat çevrilsin diye mi böyle yazdı?" diye düşünmeden edemedim. ha kitap her şeye rağmen tatlı tatlı akıyor, o ayrı.
okumaya başladığımdan beri okuduğum diğer pamuk romanları kadar sarmayan bir kitap oldu.
elbette okumaya devam edeceğim fakat sanıyorum bir 'Yeni Hayat' tadı veremeyecek.
orhan pamuğun yillar once okuduğum kitaplarindan biri aşk uzerineydi yanlış hatırlamıyorsam. orhan pamuk severlere sessiz ev, cevdet bey ve oğulları ve kar kitaplarini okumalarini tavsiye ederim ve en guzel kitabı da benim adım kırmızı onu mutlaka ama mutlaka okuyun.
mevlut'un enteresan hayat hikayesini anlatan, yer yer ağlatan aşk romanı.
pamuk son siyasi romanının 'kar' olduğunu söylese de kitapta dönemin siyasi olayları görülür.
"ben bu âlemde en çok rayiha'yı sevdim." cümlesi ile hüzünlü bir son bulur roman.
mevlut'un enteresan hayat hikayesini anlatan, yer yer ağlatan aşk romanı.
pamuk son siyasi romanının 'kar' olduğunu söylese de kitapta dönemin siyasi olayları görülür.
"ben bu âlemde en çok rayiha'yı sevdim." cümlesi ile hüzünlü bir son bulur roman.
okumam gereken bir romandı. severek okuyorum. şu an mevlüt'ün otuzbir çektiği zamanlardayım. tek anlayamadığım orhan pamuk'UN bu romanı 6 sene de yazmış OLMASı.
Bu kitabı okuyupta efkarlanmayanın ta mezarını siksinler.
Her bir satırına esas sevgiliye yani O'na olan sevdanın ve hasretin işlendiği, o hasretin toplumuzda ve bizde(vicdanımızda) yarattığı travmayı gözler önüne sermiş kitaptır.
Orhan pamugun bir romani. Arkadaslar bunu okumayin. Hakkaten kotu bir kitap. Hani şöyle oo 70 80 sayfa okumusum demiyorsun hep oha daha 10 sayfa okumusum diyorsun.
Etrafımda Orhan Pamuk okumaya çalışanlardan genelikle şunları duyuyorum; - çok sıkıcı, -başladım ama sıkıcılığından dolayı bitiremedim, -bitirdim ama ben de bittim yani, deli etti beni bu kitap... Burdan ve gözlemlerimden yola çıkarak Orhan Pamuk Romanı alan kitlenin "azımsanamayacak bir kısmının" kitabı okumadığı sonucunu çıkardım; heralde bu durum Orhan Pamuk kitabı almanın, elinde ya da kütüphanede bulundurmanın entellektüel bir hava katacağını düşünenlerden dolayıdır, tam bilemiyorum!
"Kafamda bir tuhaflık" Orhan Pamuk'un sondan bir önceki kitabı, itiraf edeyim; elit bir şekilde yaşadığını bildiğim Pamuk'un köyden şehre gelip geceleri boza satan fakir ve gariban bir adamın hikayesini anlatabileceğine inanmamıştım; inanmamamın sebebi Pamuk'un kötü bir romancı olması değil, elit bir yaşantıdan gelen birisinin istanbul'un kenar mahallesindeki bir hayatı ne kadar anlatabileceği konusundaki şüphemdi!..
Kitaba başladığımda şüphelerim devam ediyordu, varoş şehir hayatını anlatan bir yazarın anlatabileceği kadar anlatmaya başlamıştı Pamuk, ortalara doğru geldiğimde ise Orhan Pamuk tasvirleriyle, jargonuyla, anlatım biçimiyle o mahalleyi çalışmış özümsemiş ve yazmış olduğunu iyice hissettirmeye başladı; hatta bazı tanımlamaları 'aaa gerçekten de böylemiymiş' dedirtti... Pamuk, romanda Hiç bir şeyi saklamıyor okuyucudan, günahıyla sevabıyla önümüze seriyor her şeyi... Ne gereksiz bir abartı, ne de yersiz bir eleştiri var; sadece sürüp giden bir hikaye var... Hani edebiyatçılar tozlu topraklı çamurlu bir yolu "O ne güzel yoldu, bahar esintileri yüzümüze vuruyordu" abartısı ile anlatırlar ya, romanda gereksiz abartı gör(e)miyorsunuz.
Peki romanın kahramanı Mevlüt'de ne gördüm? Köyden kente yaşamak, para kazanmak için gelen bir insanın yaşama tutunmaya çalışmasını, bir sürü işte çalışmasını, kız kaçırmasını, gerektiğinde pembe yalanlar söylemesini, baba oluşunu, dede oluşunu, gurur yapsa da muhtaç olduğu amcaoğlularını... Acısıyla tatlısıyla samimiyeti gördüm; ara ara da yaşadıkları içimi sızlatmadı değil!
Güzel bir iş çıkarmış Orhan Pamuk, karşınızda dersine iyi çalışmış, nobeli hakettiğini hissettirmiş bir Orhan Pamuk Romanı var... Olmuş mu bu roman? Evet, çok da güzel olmuş...
Bu arada yazıyı bitirmeden bir şey söyleyim... En sevdiğim şeylerden biri ünlü bir yazarın kitabını okuduysam, kitabı okuduktan sonra o yazarın verdiği röportajlara ve kitapla ilgili çıktığı TV programlarına bakmak; bunun o röportajları daha iyi anlamakla beraber bana farklı bir bakış açısı kazandırdığını hissederim; size de tavsiyem böyle yapın... Bu arada internette bir arama yapıyım dedim de kitap çıktıktan 1 gün sonra Pamukla röportaj yaparken "Çok güzel bir kitap hemen aldım bitirdim" diye yalan söylediğini düşündüğüm gazeteciden başka kitabı bitiren görmedim... Heralde çok sat(a)mayacak bu kitap, satmasın da! Sadece değerini bilecekler alsın.
okuduktan sonra adını hissettiren bir orhan pamuk eseri daha. zamanin oylesine adam kayirircasina ilerleyisine baka kaldım. Kitabın içine girip defalarca dur napiyorsun demek geldi içimden. bir çok defa kahramaniyla birlikte kırıldığım, incindigim bir roman. konusu ve diliyle bir şaheser.
not: (icimde kalan nokta ) rayiha öldükten sonra Samiha ile evlenen Mevlüt'a da yazıklar olsun.