aynı anlayış tarzını ve bakış açışını paylaştığım insanların olduğu programdır. şuan izlerken kendimi görüyorum.
not: bu yazar alkol kullanmaktan korkmayan, mahalle baskısına boyun eğmeyen, asi ve modern bir insandır.
an itibariyle kanal 24 te devam eden kültür sanat gündem hayat programi. yeni formatı hem gönüle hem göze hitap ediyor.
maç geyiğinden sıkılanlar için birebir.
olayları ele alışları, bakış açıları, vizyonları ile türk tvlerindeki tartışma programlarının çok üzerinde olan 3 adamın sunduğu program. partici olmadan siyaset konuşabilen, kutuplaşmadan görüş bildirebilen nadir insanların sunduğu program.
daha ne isteriz.
türk kanalları içinde sanırım en iyi söyleşi programı. kanal 24 te olması beni şaşırtır açıkcası çünkü inanılmaz demokratik söyleşiler geçmekte. selahattin yusuf u da taktir etmeden geçemeyeceğim.
bu seneki yayın saati sebebiyle çok da fazla takip edemediğim program. son bölümünü internetten izliyorum şu an, her daim takip edilebilecek bir keyif benim için. ayrıca gökdemir ihsan başlı başına izleme sebebi.
pek de kafa dengim olmayan program. bunun birçok nedeni var.
ilk defa karşılaştığım ve haklarında bilgi sahibi olmadığım zamanlarda edebiyat konuşulmasından mütevellit ilgilenmiş ve sempati duymuştum bu programa. edebi muhabbetler, kitap tanıtımları falan... hoş gelmişti ilk başta. kaliteli içerik konusunda oldukça kısır ve yoz olan tv dünyasında izlenmeye değer bir program gibiydi.
fakat takip ettiğim zaman içerisinde güncel, siyasal, felsefik konulardaki tutum ve fikirlerini, anlatışlarını gördükçe hayretler içerisinde kalmaya ve hayal kırıklığına doğru giden bir tahayyüle götürdüler beni. tartışmaları ne kadar sakin, üsluplu görünse de ortaya attıkları fikirler, dayanak noktaları oldukça rahatsız etmeye başlamıştı. birbirlerine karşıt görünen bazı noktalarda bile aynı kaynaktan beslenen ve denize ulaşamayan dereler misali tartışmaları, fikir telakkileri gösterdi birçok şeyi. dini, örfi, ahlaki vb. kısıtlayıcı ve taraflı tarzda bilinç ve yaklaşımlarıyla bilimde olduğu gibi edebiyatın ve daha önemlisi felsefe ve sosyolojinin tartışılıp, doğru bir bakış açısıyla anlaşılamayacağı kanaatindeyim. bu tip yaklaşımlar çok dar bir bakış açısı sunar ve aklı kısıtlayıcıdır. aydınlanma peşinde olan insanın ufkunu açabilecek bir noktaya ulaşamaz. düşünceye hep bir zincir vurur.
aydın görüntüsü altında bu tarz ve benzeri zihniyette olan cenahlar hep var-olmuştur ve varolacaktır. fakat son yıllarda(iktidardan da güç alarak) daha cesur ve cüretkar hale gelmiş bulunmaktalar.
'laikçi, muhafazakar' gibi toplumsal ayrışmaya hız vermek dışında hiçbir somut değeri olmayan etiketler üzerinden tartışmalar yürüten, necip fazıl gibi bir kişiyi bile savunabilen selahattin yusuf adlı bir konuşmacı var aralarında. diğer iki konuşmacıdan ayrı olarak önceden eleştirmiş olduğum hususların en çok kendisinde toplanmış olduğu belli oluyor konuşmalarından. bazı konuşmaları ve eleştirileri* oldukça hastalıklı ve kindarca. fikirleri daha yuvarlak köşeli ve mantıklı görünen gökdemir ihsan ise programı izlenebilir kılan kişidir gözümde.* kendisinin de bazı fikirlerine katılmamsam da hoş bir üsluba sahiptir.
hepsinden gayrı dinden ahlaktan, haktan, hukuktan bahsedip de kendi ülkesinin başındaki en büyük beladan, mevcudiyetini tehdit düzeyine ulaşan büyük tehlikeden bahsetmemek ne derece aydınca bir yaklaşımdır?! iktidarın akıl almaz icraatlerine karşı ses çıkarabildiklerine hiç tanık olmadım bu arkadaşların. her ne koşulda olursa olsun eğilip bükülmeden gerçeği dile getirebilmek kolay değil farkındayım. zaten bunu başarabilme yetisine sahip şahıs göremiyoruz tv ekranlarında. *
programın yayınlandığı kanalın konumuna ve misyonuna baktığımızda zaten böyle bir kanalda farklı bir programın yayınlanabileceğini düşünmek abesle iştigal olurdu. bu ülkenin gerçek aydınları, iktidardan korkmadan yalnızca doğruları savunabilenleri, işte onlar televizyon kanallarında yer alamıyor, geniş kitlelere ulaşamıyorlar. fakat gerçeğin ve sanatın arayışında olan bilinçler bir şekilde kucaklaşıyorlar münevver olanlarla.