yanlış anlaşılan bir tanım. 'neyle dolu ki boşaltacaksın' denir genelde. zaten beyni gerçek sorunlarla dolu olan birinin kafasını boşaltmaya ihtiyacı olmaz. şöyle anlatalım diyelim ki tanrı parçacığını bulmaya çalışıyor bir bilim adamı, yoruldu, kafasını boşaltmak isterse gidip 'yemekteyiz' seyretmeyecek tabii ki. Böyle bir ihtiyacı doğurmaz uğraştığı mesele. ama gün içinde bir hata yaptıysanız, sevgilinizle kavga ettiyseniz, duygusal bir yıpranma içindeyseniz, kafa boşaltmaya ihtiyaç duyabilirsiniz. o zaman konunun ne olduğunu takip etme gereği duymadığınız bir program açarsınız. arada kendi sorunlarınızı düşünürken bir anda dikkatinizi tekrar televizyona verip rahatlarsınız. tabi bu rahatlama hissi, insanın içinde bir ödül mekanizmasına dönüşür. ödül almaya alışan vücut daha çok sorun yaratmaya, sorunun çözümü olarak da daha fazla 'kafa boşaltmaya' kendini adar. bu döngüyü bir oturuşta 1 sezon dizi seyretmekle de örnekleyebiliriz.*
(bkz: bugün bunları tespit ettim)
akşamüzeri, iş çıkış saatlerinde Kızılay gibi insanın, gelen geçenin bol olduğu bir yere gidin. meşrutiyet caddesindeki aba'nın üst katı bu iş için mükemmeldir yada güvenpark, çatı kafe... kulağınıza kulaklık takın. yemek yiyin ve neden zihninizi boşaltmak istediğinizi düşünün. sizi bu hale getiren ne? neden buradasınız? ne yapacaksınız bundan sonra? düşünün. düşünmekten korkmayın. zihnen her şeyi halledin. geçmişe gidin, geleceği tasarlayın. bugününüzü çözün. bir süre sonra ne yapacağınızı bulmuş olacaksınız ve bulduğunuzda hafiflediğinizi hissedeceksiniz. isterseniz orada hıçkırarak ağlayabilirsiniz. kimse sizi darlamayacaktır.
yada * yine kalabalık bir zaman ve mekanda kendinize sakin bir köşe bulun. insanları görebileceğiniz bir yer. parkta bir bank mesela. elinize bir defter ve bir kalem alın. sonra da karalayın. istediğiniz gibi. resim de çizebilirsiniz, öykü de yazabilirsiniz yada bir mektup. verip vermemek önemli değil. ** zihniniz berraklaşana kadar kağıdı simsiyah yapsanız da olur. biraz rahatlayınca kalkıp yürüyüş yapın ama nereye gittiğinizi tasarlamayın. bırakıp nereye gittiğinizi kaybolun. kulağınızda kulaklıkla kaybolma duygusunu yaşayın. inanın iyi gelecektir. gazanız mübarek, şaftınız kaymaz olsun *
not: kadınsanız son ses çok iyi bir fikir olmayabilir ama siz zaten bunu biliyorsunuz. Keşke hiç bilmek zorunda olmasaydınız.
Yürüyüş yaparak boşaltabiliyorum. Bazen amaçsızla arabayla dolaşmak.. bir arkadaşım var canı sıkkın olursa basıp eskişehire gider geri döner gelir. Güzel bir sakinleme yöntemi.. *
Bazen Hafif bir yağmurda, kulaklığı takıp toprak kokusu alabileceğin bir yerde yürümek, bazen büyük bir fincan kahve alıp cam kenarında kitap okumak, bazen de sevdiğin kadını sessizce izlemektir.