hayal kırıklığına uğradığı andır. sonrasında sarsıcı çığlıkların, laf sokmaların gelmesi muhtemeldir. yani bir kadın sustuğunda ne kendinizi affettirmeye ne de üste çıkmaya çalışın. yavaşça oradan uzaklaşın.
cemal süreya nın da dediği gibi vazgeçtiği, gittiği andır. *
--spoiler--
kadınlar susarak gider...
çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.
kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar. bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır. genellikle ne cevap alır? abuk sabuk konuşma! gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır. yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.
bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının. yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur. daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.
kadın susarak gider!
en önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir. o gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir. ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir. yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir. kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir. her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider. ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır. bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.
--spoiler--
yoktur. sesi çıkmasa da iç sesi bağırır bir yerlerden.. hüzünden ve üzüntüden susmuşsa, içi hüngür hüngür ağlayandır.. düşünceli ve susmuşsa, aklıyla soru işaretlerini sürekli susturmaya çalışandır..bir dinginlik ve huzur susuşuysa bu mutluluktandır.. ve bekleyin az sonra 'işte o zaman ''sizinle konuşmuş olacaktır, en içten en güzel şekliyle..
kadın ancak söyleyecek bir şeyi kalmazsa susar. yani, bir ilişki açısından düşünürsek, er kişisine defalarca anlattığı halde anlamadığını, anlamak istemediğini gördüğü andır sustuğu an. aslında genel kanının aksine kadının konuşması iyidir çünkü demek ki size değer veriyor bir şeyleri anlatmaya çabalıyor, ters giden şeyleri düzeltmek için uğraşıyordur. sustuğu anda ise kabullenir. uğraşmaz. onun için artık bitmiştir. düzeltilemeyecek noktaya gelmiştir. isteseniz de konuşmaz artık...
zamanın durduğu an dır. zira zamanın normal akışında mümkün değildir. suskunluğa yakın anlarda bile daha sonra acısını çıkaracak bir çığlık üretiyordur.