kadının ''ben hamileyim benim dokunulmazlığım var.'' klişesinden güç almasıdır.evet hamiledir, karnında bir cenin taşımaktadır, işi gerçekten zordur, sancıları vardır,oturması kalkması güçleşmiş, sinirleri yıpranmış bir anlamda çevresindeki insanları düşünmeyecek kadar bencilleşmiştir ama bu hamileliğin birinci ayından itibaren kabak tadı veren bir şey haline gelir.çoğu zaman söyleyemediği ya da dile getiremediği ukdeleri hedefindeki insanlara gafilden yapıştırır.bazen öyle gaflar yapar ki, yanında kocası mı yoksa çocukken ip atladığı komşunun kızı mı var bunu unutur.evin içinde sürekli eşyaların yerini değiştirir, gelene gidene dudak büker, kocasına durmadan sipariş çıkarır,onu masrafa sokar ihtiyacı olmadığı halde, hem maddi hem manevi yönden etrafındaki iyi niyetli insanları kulanmaya çalışır.nasıl olsa gebedir;kimse o üzülmesin, kırılmasın diye ağzını açıp da tek kelime etmez.özellikle kocası açısından işler sabrın sınırlarını zorlayacak derecede ciddidir.adam bütün maçoluğu, agresifliği bir kenara bırakır, karısının bu hafif meşrep tavırlarına, karnındaki bebenin hatrına laf etmez taa ki 9 ay boyunca bir buda gibi takılır aksi halde istenmeyen sonuçlar çıkabilir ortaya.mecburen boynunu eğmek zorundadır.9 aylık süreye lohusalığı da eklersek aşağı yukarı 15 16 ay kadın kan kusturur kocasına!
tanrı, kadın ırkına artistleşmesi ve kocasına kan kusturması için 15 16 aylık bir süre verir ki hiçbir kadın bunu es geçmez.hepsi sonuna kadar faydalanır bu süreden, yeşilçam artistlerine taş çıkartırlar tavırlarıyla.hasbelkader zil çaldığında erkek için hesap sorma günü gelecektir...
tamamen tipik, uzaktan davulun sesi hoş gelir kıvamındaki zerre kadar anlayış kırıntısı barındırmayan erkek söylemidir...
tabii en ufak bir baş ağrısı veyahut kıytırıktan bir nezle için günlerce naz niyaz yapan. bıyıklı/sakallı asla büyümeyen, büyümeye de niyetleri olmayan kazık kadar bebecikler nereden bilecekler...
daha sabah yataktan kalkmadan başınızın kazan gibi olması. herşeyin iğrenç kokuyor gibi gelmesi(5 ay sadece dometes ve zeytin yemek) bu nedenle devamlı midenizin bulanması. ama yine de her işinizi, her ihtiyacınızı en azami şekilde kendinizin karşılamaya kalkmanızı hiç göz önüne almazlar bu çürüşmüş çengelköy cücükleri...
yahu kardeşim bu boktan metobolizma karmaşasında ne nazı yapacan. zaten dünyan kararmış! neye uğradığına şaşalıyorsun. hamile olduğuna bile tam anlamı ile sevinemezken ne nazı niyazı yapacaksın...
akşam olmadan erken saatlerde uyku bastırmalarını saymıyorum bile. o mide bulantılarından en sonunda boğazdan kan gelmesi; bu nedenle oluşan kasılmalardan düşük yapma tehlikesi geçirmek de tüm erkeklere bende bonus olsun anacım...
tabi erkekler için mesele; plazmayı astık duvara ohhhh şimdide karşısına geçip seyredeyim mantığından daha ilerde değil...
tüm yükü kadına yükle her türlü ızdırabı ile... sonrada amma da artistleştin bee hamile kalınca de...
elinizin çamuru ile kadın günahı almayın.! yanarsınız cehennemde cayır cayır! bizlerde analarınızla bereber geçer seyrederiz valla çekirdek çitleyerek benden söylemesi...
şimdi mal bulmuş mağrip gibi doluşun bakalım entrylerinizi de kucaklayıp...
+ hamileyim, çok sinirliyim, dünyaya yeni bir can getiriyorum herkes kölem olsun.
- tamam, yapmasaydın o zaman çocuğu. keşke elimde olsa da bu yükü birlikte paylaşabilseydik ama olmuyor. biz de çocuğun geleceğini düşünüyoruz zaten, bir de senin artistliklerinle uğraşıyoruz.
+ ama midem bulanıyor benim, karnım da şişti eğilip kalkamıyorum.
- lan manyak manyak konuşma, ben askerdeyken götümden kan alıyorlardı. sen yine de bir akşam aramasam anamdan emdiğim süt burmumdan getiriyordun. hem hamilelik 9, askerlik 15 ay.
+ hiç aynı şey değil bi kere. ben kadınım, bırak da olsun o kadar.
kadının hamilelik döneminde genelde kadınlar değil yurdum erkekleri daha bi "artizleşir".
şöyle ki;
ülkemizde hal-i hazırda "çocuğu koymak" şeklinde bir deyim yaşamakta ve yaşatılmaktadır.
çünkü hamileliğin ilk gününden son gününe kadar evin bebeği odur. onun istediği olur, onun dediği yapılır, onun nazı kaprisi çekilir. bence bir kadının hayatının en güzel dönemi olmalıdır. anlayışlı sevecen bir eşle bu huzur doruk noktaya çıkabilir.
ama genelde dış etmenler yüzünden kadınlar bu 9 ayı bok gibi geçirir.
mesela bir kuzenimin işyerinde sıkıntıları vardı. kız hamilelikle panik atağı aynı dönem yaşadı.
diğer kuzenimin kayınvalidesi rahat vermedi. paronayak olmuştu. kan kustu.
işyerinde bir bayan var. onun da ilk çocuğu huzur vermiyor.
böyle yani. en iyisi hamile kaldıktan sonra kocanı da alıp ıssız bir adaya düşmek.
