bir kadını dünyada en büyük tehlike unsuru yapmak için büyük bir emek vermek, kadının zaaflarını ve değerlerini ayaklar altına alıp, onun ezeli düşmanı olmak.
kadın kırılmış gururun izini hep üzerinde taşır ama kadın güçlüdür, yaralanır, incinir, hayata küser, sonunda anka kuşu gibi küllerinden tekrar doğar..
iki şeyden emin olmak gerekir;
1- kadın yine toparlanır, deneyim hanesine bir ilave yapar ve yine ayağa kalkar.
2- bunun bedelini mutlaka ama mutlaka ödersiniz..
"kadının gururuyla oynamak" diye bir kavram olduğuna katılmadığım düşünce biçimidir.
kadın kendi oynatır gururuyla... çeşitli ve sayısız etkenin bir araya gelmesiyle kadının kendi rızası yahut tasarrufuyla gerçekleştirdiği hadisedir...
kadın düzgün bir analiz safhasi güdüp,aday adayımız gıyabında gerekli erdem donanımlarını ve insanlık emaralerini arayacağına, derinlemesine tanımadan kendine ait bütün kapıları kapalı tutacağına, iki şekilli/sinsi harekete gönül verip bütün bağışıklık sistemini iptal ederse gurur da onur da suistimal edilir kendini/sevgililiği/erkekliği bilmezlerce...
"hırsızın hiç mi suçu yok" cümlelerini kulaklarımda duyar gibiyim, olmaz mı güzel arkadaşlarım hırsızın suçu fakat giden hocanın eşşeği/naif hanımların gururu olunca; çözümde, önlemlere odaklanmayı gerektiriyor halihazırda...
erkekler genelde sevildiklerini hissettikleri kadına karşı saftır, kıyamaz. fakat kadın sevse de, sevilse de yiyeceği boku yer. en azından yemeyenine bugüne kadar denk gelmedim. bu sebeple, erkeğin gururuyla oynamaktan daha seyrek rastlanan bir durumdur. tabii, bu eylemi gerçekleştiren ibneler de yok değil.