boşanma hakkını elinden alsan ne olur almasan ne olur zaten bu hakkı kullanmaya kalkanların bir çogunun yaşam hakkı ellerinden alınıyor. yazık hemde çok yazık...
evet kadınların boşanma hakkı elinden alınsın ki hergün kendilerini döven ve kendi çalışmayıp onların çalışıp kazandığı parayı alıp kumara yatıran kocalarını boşayamasınlar dimi. siz insan mısınız be?
tabi canım bu ülkede kadınlara gereğinden fazla değer veriliyor hatta erkekten çok daha fazla haklara sahipler, derhal boşanma hakları ellerinden alınmalı(!)
türkiye'de müslüman erkeklerin çoğunun kadına verdiği değer ortada; ama yine de romanya, bulgaristan, yunanistan gibi balkan ülkelerine ve çoğu ülkeye oranla vicdanlı, iyi kalpli, sıcakkanlı insanlara sahibiz. tabiki bunda islam'ın etkisi var, kadınlara karşı modern olmayan bakış açısıyla olan etkisi gibi.
Kadın bu sonuçta. Yüce dinimiz bile dört tane alma hakkı vermişken günümüzde bik bik konuşmalarına anlam veremiyorum. Dayak da yiyebilir yani ne var bunda? Sever de döver de. Yani.
Yanlış bulduğum, büyük ölçüde ötekileştirme yapıldığına inandığım başlık girisidir. Her iki cinsiyetin de, eşit olduğu bir yüzyılda yaşadığımızın farkına varılması gerektiği gerçeğini ortaya seren bir konudur. Zira hoş olmayan, erkekleri vezir; biz kadınları ise kepaze eden bir yazı-biçimidir.
şimdi bu olay önemli bir mesele o nedenle bunun hakkında konuşmak önemli. yukarıda yorum yapanlar erkekse üstünlüğün verdi aşk-ı şevkle, kadınsa ezik kalmanın verdiği acıyla yazmışlar. fakat olaya 'objektif' bakmak gerekir. *
fıkıhçılar kadınların boşanma hakkı üzerinde farklı yorumlar yapmışlar. ebu Hanife kadının reşit olduktan sonra 'ailenin rızası olmadan' evlenip boşanabileceğini söylerken, imam şafi bunu kesinlikle reddeder evliliği ve boşanmayı 'aile büyüklerinin rızasına' bağlar. tabii burada 'akılcı' ebu Hanife'nin görüşü daha hoş görünür göze. ben de buna katılmaktaydım yıllarca. fakat yıllar geçtikçe fikrim biraz değişti. çevremden tanık olduğum olaylardan yola çıkarak açıklayayım.
biz kadın milleti biraz duygusalız. strese, sıkıntıya pek gelemiyoruz. ve özellikle de hayatımız 'güvence' altındaysa, yani işimiz gücümüz varsa gözümüzü hemen boşanmaya dikiyoruz. öyle anlık kararlar verip sonra da pişman oluyoruz. erkekler bu konuda çok sabırlılar. onların temel ilkesi 'bıçak kemiğe dayanmadan' vazgeçmemek. tüm sabırlarına rağmen boşanıyorlarsa 'asla' geri dönmüyorlar.
mesela öğretmen olan bir kadın, eşinin annesine tahammül edemediği için boşanmış fakat bir yıl bile geçmeden eşinden özür dileyip tekrar evlenmek istemiş. erkek asla kabul etmemiş.
ikinci örnek de çok yakışıklı olduğu için kadının evlenme teklifi ettiği bir erkek. öyle sevip, aşık olup evlendiği erkeğin zamanla ailesini aşağılamaya, 'ben senin anne babana saygı göstermek zorunda değilim' gibi laflarla küçük görmeye başlamış. kadının annesi de kışkırtmış ve boşanmışlar. yine kadın erkekle tekrar evlenmek istediyse de erkek kabul etmemiş.
elbette bu örnekler kadının boşanma hakkı elinden almayı gerektirmez. fakat kadının gerekçelerinin 'gerçekçi', 'ayakları yere basan' gerekçeler olup olmadığı gözden geçirilmelidir. eğer önemsiz, çözülebilir gerekçeler ise kadını boşanmaktan vazgeçirmek gerekir. kadının mutluluğu için.
başlığı açan arkadaş , beyin terk mi ?
bak ne diyor Kafka ; sizinle beyinlerimiz savaşsın isterdim , ancak görüyorumki siz silahsızsınız bayım .. (. nokta )
şunun tartışılması bile komedidir. babanız annenizi defalarca aldattı diyelim, her gün dövüyor de dövüyor. hiç mi utanmadan böyle bir başlık dahi açmaktan utanmıyorsunuz?