kadina ozgu ve kadina yakisan tavirlari benimsemis erkektir. illede metro seksuel, efemine yada gay olmasina gerek yoktur. mesela bazi kadinlar laf tasimayi sevebilir. her nekadar yanlis bir davranis da olsa bir kadin yaptiginda, hele de masum bi mevzudaysa pek de muhim degildir. ama ayni seyi bi erkek yaptiginda tahammul edilemez hal alir. birader madem o benim hakkimda o dediklerini dedi, sen de onu dinledin, dilin varip saglamindan ayar veremedin mi diyesi gelir insanin. yada bazi kadinlar trip atmayi, dandik mevzular icin küsmeyi sever, ama ayarinda oldugu muddetce bu onlara sirinlik, bi agirlik, nazli olmaktan oturu cekicilik bile verebilir. ama bir erkek bunu niye yapar, ne bu hassaslik, nedir bu tripler...
bu erkeklerden mumkun oldugunca uzak durmak en guzelidir, degistirmeye calismak hata cunku adamlar erkek erkek, kadinda kadindir felsefesini unutmus, daha temelde ayrilik varsa o iliski hayatta yurumez, cabalar nafiledir.
her ne kadar, toplumun geneli hakkında bir kanaat oluşturmasa da en azından, o yaşama özlem duyan fakat ekonomik nedenlerle bunu gerçekleştirme şansı bulamamış insanları da hesaba katarak, erkek ve populer olmuş;
- bayan kuaförlerine ve güzellik uzmanlarına,
- bayan giyimiyle ilgilenen terzilere-moda desinatörlerine,
- iç mimar ve ev dekoratörlerine,
- kadın iç-giyim tezgahtarlarına,
- kadına yönelik her tür malzeme pazarlamasında çalışan plasiyerlere,
şöyle bir bakın!
'üzüm üzüme baka baka kararır' atasözünün ne denli yerinde olduğunu görecek, onlardaki, erkek ırkının sahip olduğu ve 'erkeksi' şeklinde betimlediğimiz niteliklerindeki gözle görülür kırılmayı hissedeceksiniz.
'bakımlı, anlayışlı ve kibar erkek' kavramının 'metroseksüel erkek' adı verilen;
- aktualiteyi yakından takip eden lakin, sanat ve edebiyattan bi-haber,
- fitness salonlarının ve orta-sosyete davetlerinin müdavimi olmuş,
- öpüşürken battığı gerekçesi ile bıyıksız ama her nedense; kirli sakallı,
- göğüs ve bacak kıllarını ağda ile aldıran, elleri manikür-ayakları pedikürlü, göz altları sürmeli, eli-yüzü bol kremli ve 'fahrenheit' şişesine batıp-çıkmış gibi kokan,
erkek tiplemesiyle örtüşmeye başladığı günümüzde; bir çok uzman sosyolog tarafından da dillendirildiği üzere, erkekler;
- erkek ırkının sahip olduğu öznitelikleri yitirmekteler mi? yoksa, bu durum; kimilerinin de savunduğu gibi kadın-erkek arasındaki konumsal yakınlaşmanın bir gereği ve aynı zamanda çağdaş ve medeni olma gayretlerinin doğal bir sonucu mu?
kişisel düşüncemiz hangisinden yana olursa olsun, sonuç şu! ki;
- içerisinde gri tonları barındırmayan; yalnızca, siyah ve beyazdan ibaret ahlaki yargıların hızla değişmekte olduğu günümüzde, kadınlarda gözle görülür bir sertleşme ve erkeklerde ise yumuşama eğilimi gözleniyor. nesillerin değişimine paralel olarak, uç noktalar hızla ve karşılıklı törpülenerek, her iki ırk da öznitelikleri bağlamında biri-birilerine daha çok yakınlaşıyor. diğer bir deyimle doğal süreç işliyor.
acayip bir şekilde kız çevresi olan erkek tipleridir. kızlara o kadar yakın olduklarından mı acaba kadinsi olmuşlardır, kadınsı oldukları için mi kızların içindedirler yirmi dört saat? akla zarar bir durum. kızlar o kadar yakındır ki bu tiplere kucaklarına oturacaklardır neredeyse. amma siksize am ne fayda?
metroseksüelliğin doruk noktası. bakımlı erkek , olması gereken ve hayran olunası erkek tipidir. ama gidipte bazı noktalarda uçları yaşayan, aşmış kişiler vardır ki bunlar vahim durumdadır. bunlar gay olmasa da o gözle bakılır. *
kendisini kadın gibi hisseden, hÂl ve davranışları kadın gibi olan, kadınsı olan birçok şeye ilgi duyan erkek.
(bkz: fatih urek) gerçi bu kişi kadınsı olma aşamasını da atlayıp direk top olma mertebesine erişmiştir ya, her ne ise...
bir kadın kadar ince, hassas, naif, kibar, zarif, tutkulu olan, bayan kıyafetlerine karşı zaafı olan, işveli, cilveli, nazlı, ne erkek ne de kadın sınıfında kendine yer bulan, arada kalmış erkek.