inan bana azizim say say bitmez. tamir yapan adamın göt çatalını görünce dudaklarını ısıran mı dersin, ter içinde kalmış birinin inşata kum çekmesi mi dersin, gayet şık bir adamın elini kolunu kullanarak konuşması mı dersin, çocuk seven bir adamın masumuyeti mi dersin...
özetle dersimiz tahrik azizim. iyi dinle... bu dersten sınıfta kalan biri olarak kadınları tahrik etme girişimine tövbeliyim desem yeridir. artık eskisi gibi arabanın kapısını açıp güneş gözlüğünü aniden çıkaran bir adam yok karşınızda.
yıl 2010 abi. iliklerime kadar abazan olduğum, kapı deliğine anahtar sokarken bile ohşşş dediğim, bovling oynarken bile titrediğim, mausu bile meme niyetine mıncıkladığım o sıkıcı ve lanet bir dönemdeyim. çevremde sevişebilecek tek bir kız bile yok. istanbul'a yeni taşındığımdan dolayı kimseyi tanımıyorum. aradan 5 ay geçmiş, sadece iş ev, ev iş.. arada bir; iş ev sabun, ev sabun iş, sabun sabun ev takılıp gidiyoruz. bu sabun sabun ev üçlüsü de pazar günleri oluyor. bovlinge gitmeye bile erinip iyice asosyal olmuşuz yine de acıyıp bi sevişenimiz bile yok.
hani abartmıyorum sokağa çıkıp anons yapcam nerdeyse; '' hanımların dikkatine, seks ayağınıza kadar geldi. meme kenarına, kuku, göt, göbek kenarına, baldır kenarlarına 5 dakkada küskü verilir hemen teslim edilir '' uçmuşum amk. maviyi çok sevdiğimden dolayı yeni çıkan avatar filmini bile porno niyetine izliyorum. yalıcam ekranı. 6 kez izledim. baktım olmuyor böyle, hemen nette konuştuğum kızın biriyle buluşmaya karar verdim. zate 2 aydır konuşuyorduk. o da mavi elbise ile msn de cam açmış aklımı başımdan almıştı.
yanlız ilk buluşma olacağı için onu tahrik etmem gerekiyordu... ama nasıl?
kafam piçlikten başka bir şeye çalışmadığı için bunun çikolata hastası biri olduğunu, özellikle bitter çikolataya deli gibi sevdiği aklıma geldi. her sanal aşıklar gibi bizde sanal seks yaparken vücudumuza tüplü çikolatalar sıkıp yalaşıyoduk. kızın fantezisi bile çok tatlıydı.
neyse abi, sabunu bırakıp evden çıktım o gün, bitter çikolatası alıp hediye paketi yaptırdım ve iyice tahrik olsun diye paraya kıyıp givenchy pi marka çikolatalı parfüm aldım. bol bol sıktım, sıktıkça sıktım. avm'lerdeki çikolata şelalesine düşmüş kara sinek gibi oldum. tahrik olmaması mümkün değildi artık...
buluşacağımız parka doğru geldiğimde kafamdan türlü türlü hayaller geçiyordu. kız çikolata kokusunu aldıkça boynumu falan koklayacak, kulağımı dilleyecek, parmaklarımı emip '' daha ne bekliyon kuki'' diye gözlerime bakacaktı.
tanrım çok çakaldım...
girdim parka, oturdum bekliyorum. beklerken vızz vızzz kafam şişmeye başladı. bi baktım arı.. aga nasıl anlatılır bilmiyorum ama benden daha abazan bi şekilde kafamın etrafında uçuyo bu. kulağıma yaklaşıyor '' zızzz zimdi zikicem '' deyip gidiyor. sonra yine yaklaşıyo '' zızzz zimdi zikicem '' deyip tekrar gidiyo - ki her dilde abazanca bilirim ben- böyle tahrik olamaz abi. lan dedim çikolata kokusu küçücük arıyı bile azdırmışsa bizim kıza neler yapmaz. mütiş sevinçli bi şekilde o banktan kalkıp diğer banka geçtim. hopp oraya da geldiler...
geldiler diyorum çünkü sırtlan gibi koduklarım. 3- 5 arkadaşını alıp öyle gelmiş. '' vızzz biz de zikicez '' ... '' vızzz zana grup dalcazz ''... '' vızzz az eğil hele ''...'' vızzzzzz hakkını helal et ben zokacam''...
arıdan kaçarken manitaya yakalanıp rezil oluruz endişesiyle hiç istifimi bozmadan kışalamaya başladım bunları. 3-5 derken 8-10 oldular. resmen üzerime koloni kuracaklar.
ilk başlar da anlayamadım tabi. nedir bende ki bu seksilik dedim, niye bana sokmaya uğraşıyolar, nedir bunları bu denli abazan kılan diye. sonradan çikolata kokusuna geldiklerini anladım. mıknatıs gibi tüm dişi canlıları kendime çekiyodum. ulan verdiğim paraya helal olsun derken içlerinden bir tanesi '' zimdi ziktim vızz hıpss '' diye hunharca aletini enseme soktu. arkadaş böyle bi sokuş olamaz.
allahımmmm...
o küçücük bedeni nasıl beni yerimden hoplattı anlatamam. sonra diğerleri de kulağımda vızıldamaya başladı. '' ikiyim ''... '' üçüm''...'' vızz dördüm''...
sırasını savan beni sikecek gibiydi. hissedebiliyordum bunu ve dayanamadım başladım kaçmaya.
bir elim ensemde, kafa ilerde yardıra yardıra koşuyorum. fakat peşimi bırakmıyo ibneler.
ben önde arılar arkada parkı tavaf ederken, benim salak manitayı başka bankta otururken gördüm. o da orada beni bekliyormuş. üst kapıda buluşcaktık amk. altta bekliyo. nefes nefese yanına geldim '' kalk kız gidiyoruz ben kuki '' dedim.
e tabi böyle damdan düşer gibi kızın karşısına çıkınca kız şaşırdı tabi. '' ne oldu kuki, bu telaş ne'' falan derken hopsss arı gelip onu da soktu.
kirletti manitayı... şerefsiz... 2 aydır yapamadığımı 1 saniyede yapmıştı.
arıların biri bana, biri ona, sonra tüm koloni uşağa olmasın diye tabana kuvvet kaçtık.
peki seviştik mi? tabi ki hayır. tüplü çikolata sürceğimize yoğurt sürüp buz koduk vicudumuza. çikolatalı parfüm de sevmiyomuş zaten. benim de sevdiğim pek söylenemez.
işte o günden sonra kadınları tahrik etmek için çeşitli çakallıklara gerek olmadığını anladım. sonuçta onları siklemesen bile tahrik olanları var.
avatar izledik mısır patlatıp... o izlememiş hiç. neden titriyosun kuki dedi. arının etkisi galiba dedim. o ara jake sully okunu gerdikçe geriyordu...
burnunu karıştırması,
maymun gibi kıllı olması,
beni insan yerine bile koymaması,
istediği yemeği yapmadığımız için tonla laf sayması,
kendi hatasını bana yüklemesi,
futbol delisi olması,
arabasını benden çok sevmesi... of ya çok tahrik oluyorum ben bunlardan.
kim ne derse desin kir pas içinde tamir veya temizlik yapan erkekler, yani şık olmayan erkekler her zaman kadınların arzularını kabartan erkeklerdir. kadınlar bu tip adamlardan daha çok etkilenir.
erkekteki tavır, ses tonu, dudak yapısı, kokusu, kelimeleri, duruşu, jest ve mimikleri, kadının tahrik olacağı varsa oluyor azizim.
sadece, ağzın o kadar güzelki bazen sen konuşurken seni dinleyemiyorum diyecek kadar tahrik olan bile oluyor.
genelde tahrik olması için birden çok bileşenin bir araya gelmesi gerektiği sanılsa da kadın da bazı zamanlarda küçük basit ve tek etken varken tahrik olabilir.
