Dünyada daha neredeyse kimsede yokken atatürk tarafından türk kadınına verilen hak. Ancak bir türlü türk kadının bir kısmı bu hakkı anlamamaktadır. Savaşarak kazanılmadığı için de kıymeti bilinmemektedir.
1930 yılında, Atatürk öncülüğünde, savaştan çıkmış ülkenin modern olma ve toplumdaki her bireyin kendini ifade etmesi adına atılmış bir adımıdır.
..............................................
2017 yılında, abidik gubidik siyasetçiler öncülüğünde, sözde Avrupa'nın korktuğu ve yaşam standartları artmış bireyleri olan ülke başörtüsünden problemler yaşamaktadır.
m. kemalin en büyük hatalarından biridir. bir hakkın talep edilmesini ve bu talep doğrultusunda bedel ödenmesini beklemeden, gümüş tepside hak sahibine sunarsan zerre kıymeti olmaz. fransa ve ısviçre türkiyeden sonra bu hakkı tanımış olmasına rağmen, oradaki kadınlar bu haklarını sonuna kadar kullanırlar. zira bedel ödemişlerdir. türkiyede ise hiçbir bedel ödenmediği için, kadın, bazen babasının bazen abisinin bazen kocasının vs telkini(kibar olsun diye) ile oy verir. haliyle de aslında bu hakkını kullanamaz.
sanılanın aksine türkiye' ye birçok muz cumhuriyetinden ve avrupa ülkesinden sonra gelmiştir. gelişi ise çok meşakatlidir. kadınlara askerlik şartı istenmesi bu sebeplerden sadece biridir. ikinci meşrutiyet döneminden kalan kadınlar derneğinin baskıları sonucu kazanılmıştır.
1934'de çıkmış. ancak bir yanlışlık olduğunu düşünebiliriz. seçim mi var dı ki seçme hakkı olsun. erkeklerin de seçme hakkı yoktu. diktatörlük rejiminde demokratik seçimler varmış da biz mi bilmiyoruz? seçilme hakkı olabilir. halk seçmiyor ama birileri(inönü) seçiyor ki milletvekili olabiliyorlardı.
5 Aralık 1934'de ismet inönü ve 191 arkadaşının teklif ettiği Anayasa değişikliği ile tanınmıştır.
Bunun üzerine kadınlar milletvekili seçimlerine katılabilmek için başvuruda bulunmayan başlamışlar ve Ankara ve istanbul'da bu durumu sevinç gösterileriyle kutlamışlardır.
Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını aldığı sırada ABD, Avustralya, Yeni Zelanda, ingiltere, isveç, Norveç, Finlandiya, irlanda, Polonya, Çekoslovakya gibi ülkelerde kadınlar bu haklara ulaşmışken Fransa, isviçre, Yugoslavya ve Bulgaristan'da henüz bu haklardan söz edilmemektedir!
1935 yılında yapılan seçimlerle Meclis'e 18 kadın milletvekili girmiştir. O tarihten 18 yıl önce seçme ve seçilme hakkını kazanan ingiliz kadınlarından ilk seçimlerde yalnız 1 kadının Meclis'e girdiği düşünüldüğünde, bu sayı daha anlamlı hale gelmektedir.
siyasilerimiz tarafından, seçme hakkının sefasını sürmek için, seçilme hakkı kullanılmaktadır.
kadınların seçmesi çıkarına olan siyasiler, yanlarında kadın istemezler.
olacaksa da, numunelik olsun derler.
KADINLARIN MEVCUT ADAYLAR ARASINDAN YAPTIĞI SEÇiMDiR LAKiN HER iYi ADAYI DiĞER KADINLAR DA SEÇMEK iSTEDiĞi iÇiN BU SEÇiM HAKKI DOĞAL BiR REKABET DE YARATMAKTADIR.
denildiği gibi eğer türkiyedeki kadınlar hak arama mücadelesi vermiş olsalardı ve bunun sonucunda belirli haklara sahip olsalardı bu hakkı ölürcesine savunurlardı.ama olay bu şekilde gelişmemiştir.zaten sonuca bakılınca kadının bu hakkı anlamlandıramadığı ve değerlendiremediği ortaya çıkar.zira bu ülkedeki kadınların önemli bir bölümü( bence %80) kendilerini bağlı hissettikleri erkeklere göre seçme hakkı kullanır.kocası babası sevgilisi abisi hangi yönde seçme hakkını kullanmışsa kadın da aynı yönde oy kullanır.
mücadele etmeden bedel ödemeden kazanılan şeyler değerli olmaz hak sahibi için.
kadınımı ben seçerim diyen erkeğin kadim sloganıdır. 4 kadını sıraya koymakla işe başlar, baştan sonra doğru seçimini yapar, tur bitimlerinde bir gece mola verirsin. kadınlar bu şekilde seçilirler. sadakallahülazym.