iki taraf içinde geçerli olan durumdur.
Rüzgar eken fırtına biçer derler. Çünkü sevilmeyi severler sevenden ötürü. Dolayısıyla da onu en güzel seven kişiyi seveceklerdir.
Yani;
-hmmm ben şimdi kadınım hadi beni sevin ama ben bişey hissetmeyeyim durumu yoktur.
Çünkü kabuğu kırılamayacak insan yoktur.
Sadece doğru frekansı yakalayıp, bam teline dokunmak gerekir. O zaman sevdiğiniz kadar sevileceksiniz.
Cidden var böyle bir durum. Sevildikleri için size sevgi gösteriyorlar. Bir an sevginizi azaltın tutumları değişiyor. Bir süre sonra sevgi dahil her şey karşılıklılık esasına göre işliyor.
Bu hayatta sevilmeyi hakeden öyle çok insan, kadın ve erkek Vardır ki, belkide önceleri çok sevipde hayal kırıklığına uğramak, onları duygusuz birer insan yapıyordur.
Ve bu sayede de artık kalp gözüyle değilde, akılcı bir gözle önce sevildiklerini görüp sonra adım atmak isterler belkide.
Bu durum da karşı tarafın doğal olarak soğuması yada sevdiğine karşı güven oluşmaması gibi duygular oluşturması kaçınılmazdır.
Kadın yada erkek farketmez!
Kalbi olan her insan bu durumdan rahatsız olur.
içlerinde sevenler var ama genel eğilim sevilme yönünde. o yüzden onların gerçekten sevmek nedir, acısı ya da keyfi nasıl bir maksimum seviyeye çıkar gibi kavramların tadını tam olarak alamadıklarını, bizi bu yüzden anlamadıklarını düşünüyorum. hele bugün bunun doruğa tırmandığını düşünüyorum. internet diye bir şey var, birçok insana istediğin zaman ulaşabiliyorsun. yalnızım pozları verenlerin çoğunun elinden telefon düşmüyor. birileriyle konuşuyorlar. cidden yalnızlığın dibine vuran insanları ayrı tutuyorum. var öyle insanlar. ben de onlardan biriyim. birikmiş ve yazacak çok şeyim olduğundan burdayım zaten. öte yandan çoğu zaman tercih eden yani seçen kadın olduğu için erkek daha duygusal bir varlık olduğundan buna alıştırıyor kendini, bırakıyor, bağlanıyor. sonra gözlerini bir sabah bir açıyor o insan hayalet olmuş. çoğu zaman can sıkıntısından ibaret tercihleri var. dertleri tam olarak sevilmek de değil. ne istediklerini bilmiyorlar. ama bi sıralama söz konusu olduğunda maddi unsurları ilk sıraya koyuyorlar. kah adamın mesleği, kah tipi, kah kariyer gibi faktörlerden dolayı sevgi ikinci plana atılıyor. yani kadınlar materyalizmin etkisinde kalmış varlıklar. onların birini gerçekten sevdiğine lise yıllarında rastlarsınız çoğu zaman. yani sevme dediğimiz şey sadece erkeğin işi değil ama ihale bize kalmış durumda. onların üşengeçliği ve çıkarcılığı sevilme eğilimi yaratmış. birini sevip karşılık alamayınca bir daha sevmemeye, bağlanmamaya yemin etmelerinin birini sevme gerçeğinden kaçmaktan başka bir şey olmadığını düşünüyorum. öyle de sürüp gidiyor. başka ülkeleri bilmiyorum ama bizim ülkemizde durum tam olarak budur. bana hiçbir kadın aşkı, sevmeyi öğretemez. ancak benden öğrenir bu yüzden...
Swarm'dan nerede oldugunu herkese ilan edip sadece sevgilisine söylemeyen modellerden de bu beklenirdi dedirten tespit. Bir de psikopat versiyonları var sevilmediginde yapisip kaliyorlar. Illa seveceksin. Insanin aysel git basimdan şiirini tersten okuyasi geliyor.
Siz, bir kadını ne kadar severseniz sevin, o, sizi hiç sevmeyecektir. Çünkü kadın, yaradılışı gereği bir erkeği sevemez. Onun sevebileceği, yalnızca yarattıkları; yani, çocuklarıdır. Yemeyin beni.
Kadınlar sevmedikleri bir adam bile ona ilgi gösterse hoşlarına gider. Kadınlar aşık olup bir erkeğin peşinden gitmezler aşklarına aşık olurlar genellikle...
Yaratılıştan gelen bir özellikleri olduğunu düşünüyorum. Evet hakları olduğunu da biliyorum. Kadınlar zayıf, kırılgan, ince ruhlu yaratılmışlardır istisnaları olsada geneli öyledir yani. Küçük hediyeler alıp onları şımartmanızı, el üstünde tutup, değerli olduğunu hissettirip sadece kuru sevgiyle değilde zaman zaman jestlerle onu sevdiğinizi belli etmenizi beklerler.
Çok doğru bir sözdür. Kadınlar sevildiği surece karşı tarafı önemsemezler. Tüm ihtiyaçları onları seven, övgüler yağdıran, dertlerini dinleyen birileridir.