Romantik olmanin bir seye yaradigini sanmiyorum. Sadece bir insani sevmeyi kolaylastirdigini soyler kizlar. Daha doğrusu havaya girmeyi kolaylastirir. Gereksiz bir takintidir.
Boş takıntıdır. Adamın içinden gelse senin iğneleyici laflarına, triplerine maruz kalmadan zaten yapar. Zorla hediye aldırmanın, yalandan güzel sözler söyletmenin mantıksızlığı aşikardır.
erkeklerde aşk dediğimiz evrenin başlangıcındaki aşırı ilgisine ve romantik takılmalarına alışan kadının bu yoğunluğu hep hissetmek istemesi ve zaten ondaki bu aşkın sebebiyetinde %95 bu yoğunluğun etkili olması nedeniyle aslında erkeğin en başında yanlış yapıp kadına ' hep böyle ilgi göstercem bitanem' gibi bi his uyandırmasıyla kadındaki duygular dürtülerek kendi kendilerine onlarda bi takıntı oluşturmalarıdır. velhasıl bu takıntının kıvılcımlarını erkek yapmıştır.
"romantizm ile erotizmi dozunda harmanlayan kadınlardır işte parmakla gösterilen kadın" diye okumuştum bir yerde. kabak tadından hoşlanmayanlar için fena yaklaşım değildi hani.
böyle bi takıntı yoktur tabiki. erkeklerin nasıl ki istekleri oluyosa kadınların da istekleri vardır. fakat bu istekler erkeklere sıradan veya uğrastırıcı geldiği için bu romantik veya romantizm kelimesi türetilmiştir yani esasen bu kelimeyi erkekler ortaya çıkarmıstır.
bütün kadınlar çiçektir. ve çiçekler su ister. üstteki entrye kadınlar tarafından defalarca eksi oy gelince fikir değiştirmek icap etmiş, zikri aslında biz onları seviyoruz, onlarsız yapamıyoruz, herkes az biraz takıntılıdır ama onların takıntıları yoktur, herkes az buçuk romantiktir ama kadınlar daha romantiktir anlayışıyla, ne olursan ol yine ver perspektifinden bakıp, erkeğin kadını meta olarak görmesini de kınayarak, bu takıntıyı takmayın kızlar, illa bi şeyler takacaksanız toka takın, yoga yapın, kızmayın sakın diye düşünen baltaların uydurma kasıntılarıdır.
hatundan hatuna değişir. ama bir genelleneme yapılırsa sanki erkekler romantizm sevmez onu zorlayan kadındır gibi bir düşünceye varılmaktadır. dolayısıyla kadının takıntısı değildir. cinsiyet ayrımı yapmaksızın insan doğasındadır romantizm. bazen ister istemez romantizm varolur bazen de bir hazırlık gerektirir. iki türlü de hoştur. *
bütün kadınların diğer çiftlerden görerek oluşan ve kadınların ısrarla üzerine düştüğü takıntı. bir düşünki ayşe'de kocasının romantik olmayışından şikayetçi ise , fatma'da diyorsa ki ''kocam tam bir kalas'' bu ne yazık ki ne ihtiyaçtır ne de başka birşey. düpedüz kadınların saplantısıdır. ihityaç olsa erkekte romantik olur sorun kalmaz!
- mehmet, bugün farklı bişeyler yapalım, hayatım, mesela başbaşa romantik bir yemek yiyelim, ne dersin? hem bak git gide yaşlanıyoruz. zaman geri gelmiyor... aaaahh aaahhh!
olayı anlamayıp alınan beyefendinin cevabı:
- kendi adına konu$ hanım!
kadınların romantizma takıntısı; elbette ki onların sanatsal algılarıyla da pek alâkalıdır. her insanın sanat algısı da farklı olacağından kimisine yk ismail şarkıları gayet güzel bir erotizm (aşk anlamından yaklaşın, kudurmayın) sunarken kimisi de "ay sevdiceğim bana shakespeare den bir sone okumazsa duygusal bağımızı dişlerimle kopartırım" düzeyindedir.
aslında kadınlar için romantizmada -ve diğer tüm hususlarda- en mühim referans diğerlerinin daha fazla kabul ettiği yani popüler(genel bakış, süper derin bağyanlar alınmasın) algılar olduğu için sevgililer gününde iç çamaşırı almak dâhi aşk göstergesi sayılabiliyor. *
eğer modern devir sevgililerinden iseniz cüzdanınız kalın olmalı. çünkü romantizm artık kapitalizmin ellerinde, ah-ü vah için de çok geç.
ama eğer divan edebiyatından en anlaşılmaz bir kasideyi okusanız da, eşek gözlerini sevdiğim dilber diye seslenseniz de sizi sevmeye devam edecek -popüler algılardan kurtularak yücelmiş yani- bir gönül yâreni bulmuşsanız beni de lütfen çağırın bir çay içelim. çayları ben ısmarlarım ama daha mühimi, öyle bir kadın görebildiğim için aşk denen yeryüzünün en pisletilmiş duygusuna tekrardan gizlice inanırım.