doğrudur efenim zira hırslı erkek işinde gücünde bir şeyler başarıp kendini kanıtlamaya çalışır. şayet başarı demek para demek, para demek kız sevgisi kazanmak demek düşüncesiyle yola çıkılacak olursa durum böyledir.
sevmesi ama, erkeğin bu hırsını makul alanlarda kullanması şartıyla sevmesidir. çünkü erkeğin iç dünyasında, hayatın herhangi bir alanında ezilmişliğinin ardından mutlaka bir hırs gelir. ve bu hırs da çok büyük ihtimalle kontrolsüz hırs olur. bunu da hiç bir kadın sevmez. hele ki erkeğin kendini, kadının kendi üzerinden iletişim, ilişki açılarından kanıtlama hırsına kapılmışa, hiç kabul görmez. tabii her kadın için de geçerli değil bu. çünkü kendini köle kabul etmiş çok cahil kadın var bu ülkede. bağnazlığın cinsiyeti olmuyor malesef.
bir kADININ VEYA ERKEĞiN ne tür bir erkek/kadın sevdiğinin net çizgilerle tarifi mümkün müdür. ben kaç yaşına geldim, bu konuda tek belirleyebildiğim netlik neyi sevmediğim ve istemediğim oldu.
her cuma annemlere gittiğimde akşam aynı dizi; istanbullu gelin. gözümü dikip bakmıyorum diziye. ara ara bir şey, bir şarkı, bir aksiyon dikkatimi çekerse kafamı kaldırıyorum. sonraları orada bir tip dikkatimi çekti. senarist şöyle duygusal, hassas, düşünceli bir erkek yaratayım demiş galiba, osman' ı yaratmış. görüntü olarak aman aman bir adam olmamasına rağmen bu tip her hal ve hareketinde, konuşmasında, tavrında, ince zekasında brad pitt karizmasını kat kat aşıyor. hırslı biri gibi bir imaj çizmiyor. bence kadınların aradığı meziyetlerden biri hırs olamaz. ama hırslı bir kadınsa, o ayrı. hırslı bir erkek veya kadınla hayat çin işkencesine döner bence. tabii iyice salmış, koyvermiş bir tip hırslıdan da dezavantajlı.