hiçbir surette kadınları göremeyeceğiniz, kim bilir belki de erkeklerin en mutlu oldukları yerdir. *
Güneydoğu Avrupa'da Yunanistan'ın Halkidiki yarımadasından Ege'ye doğru uzanan 3 dar ve uzun yarımadanın en doğuda olan bir yerleşim yeridir.Resmi adı (bkz: Aynoroz)Özerk Keşişsel Devleti, Yunanistan toprakları içinde 390 km² alanda özerk bir devlet yönetimi vardır. Yarımadaya kadınların girmesi yasaktır.Halkın başlıca gelir kaynağı zeytin ve üzümcülük gibi Akdeniz ürünleridir. 10. yüzyılda dinsel bir topluluk olarak doğan Aynoroz; Bizans, Osmanlı ve Yunan, egemenlikleri boyunca bağımsızlığını korumayı başarmıştır.Aynoroz, 20 manastırı temsil eden 20 kişilik bir meclisle yönetilir. 20 manastırın da mimari yapısı aynıdır. Yüksek surlarla ve bir kuleyle etrafı çevrilmiştir. Aynoroz'da yaşayan yaklaşık 2000 kişinin hepsi erkektir. Bunlar manastırda çalışanlar ve din adamlarından oluşur. Komünal bir yaşam tarzları vardır. Yaklaşık 1045'ten beri (1 istisna dışında) bölgeye bir tane bile kadın girmemiştir. Bölgeye karayolundan ulaşım bulunmuyor, ancak deniz üzerinden ulaşılıyor. Gidip herhangi bir tekneye bindiğinizde bu kutsal ve kadınsız bölgeye hemen girilemiyor. Zira her gün sadece 100 erkek bölgeye giriş yapabiliyor. Önce Selanik'ten randevu ve pin kodu, ardından limanın oradaki bürodan giriş izni almanız gerekiyor. Hele yabancıysanız bunların yanında kendi konsolosluğunuzdan tavsiye kağıdı, Yunanistan Dışişleri bürolarından izin kağıdı almanız gerekiyor. Aynoroz yarımadasının statüsü günümüzde Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosu’nda bile tartışılmaktadır. Avrupa Parlamentosu sosyalist grubunun Hollandalı kadın milletvekili J. Svibel’in, AB ülkelerinde temel insan haklarının durumu ile ilgili 135 maddelik raporunun 255’e karşı 277 oyla kabul edildiği haberi hiç de hoş karşılanmadı. Çünkü raporda Aynoroz’a kadınların ayak basmasına ilişkin yasağın, AB vatandaşlarının serbest dolaşım hakkını ve kadın-erkek eşitliğini ihlal ettiği belirtiliyordu. Bölgenin tarihine bakacak olursak Athos dağı ve yarımada adını Trakyalı bir devden alıyor. Poseidon'a dev kayalar fırlatmayı hobi edinmiş olan bu dev, kayayı denize düşürünce Athos dağının oluştuğu söyleniyor. Diğer bir söylenceye göre, tam tersi olarak Poseidon Athos'a dev bir kaya fırlatıyor ve Athos'un altında kaldığı bu dev kaya Athos dağı oluyor. Adanın kutsal olmasının sebebi ise, söylencelerde Meryem Ana'nın kötü bir deniz yolculuğundan sonra bu güzel bölgede karaya çıkması ve bölgeyi çok beğendiği için tanrının burayı ona hediye etmesiyle yarımadanın "Bakire Meryem'in Bahçesi" olarak anılmayı başlamasıdır. 10. yüzyıldan sonra manastırlar yapılmaya başlanıyor. ilk dönemlerden beri keşişleri huzuru ve adanmışlığı için kadınların girmesi yasaklanıyor. Bölgenin kutsal durumu ve savaşlardan görece hasar almaması, tarihi ve muhteşem sanat eserlerinin, metinlerin ve ikonların çokça bulunmasını sağlamıştır. Diğer bir enteresan olay ise 1930'larda Miss Europe seçilen (bkz: Aliki Diplarakou)'nun erkek kılığında bölgeye gizlice girmesidir. Elbette bu olay büyük gürültü kopartıyor ve Time dergisinde kendine yer buluyor.