en son ne moda, neler trend diye baktığım mecmuada gördüm onu ilk. neler hissedeceğimi bilmiyordum. çeviremedim sayfayı. uzunca baktım. karşımda bütün görkemiyle "o" duruyordu. kocasını döven kadın...
nasıl olur diye soruşturmak daha fazla ayrıntı öğrenmek için göz attım uzunca yazıya. biz kadınlar olarak ayrıntılara bayılırdık her zaman. kocasının fotoğrafını görünce anladım ki dövmekte haklıymış kadıncağız. biz kadınlar olarak, hep feminist olmaya yatkındık.
gel zaman git zaman üniversitenin "kadına yönelik şiddete son!" sloganlı topluluğundaki bir erkeğe rastladım. tanımamazlığa gelecektim ki yanıma geldi. sordum "dostum nedir olayın neden bu topluluktasın? işin mi yok gücün mü yok?" dedi, "ben şiddetin her türlüsüne karşıyım." dedim, "şiddetin türlüsü mü varmış getir de yiyelim." kızdı bana, çekti gitti. giderken bağırdım peşinden, "hemcinslerini koruyacağına sen karı kız peşindesin!" haklıydım. ama nedense biz kadınlar erkek arkadaşımızı döverken bile hep şiddete karşıydık. bize aykırıydı.
elbette şiddet yanlıştı. elbette olmamalıydı. ama kendimize hakim olamıyorduk. biri bize el kaldırdığında çıngar çıkarıyor, biz yaptığımızda ise her zaman haklı oluyorduk. hemde, her zaman.
çünkü bildiğimiz şey, erkeklerin canı acımaz, onlara "bişeycicik" olmaz olduğu idi. "peki ya duyguları? onlar incinir mi? ya gururları?" şeklinde sorsalar, sallamaz "koca adamın duygusu mu olurmuş pehhh..." diye geçiştirirdik. biz kadınlar bazen fesat ve bencil olabilirdik.
savunmuyorum kendimizi.
tv kumandasını vermemelerinden, yatakta hep uca yatmak istemelerinden, müziğin sesini çok açmalarından, ilgisiz tavırlarından, cimrivari davranışlarından, başka kadınlarla daha çok konuşmalarından, msn'de uzunca vakit geçirmelerinden, facebook açmak istemelerinden, ünlü olma arzularından, ego dolu konuşmalarından, üzerimizdekilerini beğenmemelerinden, yemeklerimize laf söylemelerinden, güzel şeyleri görmeyip kötü şeylere odaklanmalarından, aşırı kıskançlıklarından, koydukları yasaklardan, göz kaymalarından, uçan kuştan, üzerlerine konan sinekten, tuvaletteki sidikli klozetten, lavaboya konulmuş kirli kulak pamuklarından, kıl dolu banyodan, ters çevrilmiş olarak yatağa fırlatılmış kazaklardan, tuzdan, boktan ve püsürden her şeyden kavga çıkarabiliriz biz. itiraf ediyorum. ettim.
fiziksel olarak uygulamasına gerek yoktur zaten kadınların şiddet. erkekler fiziksel olarak güçlüdür. kadınlar da çene olarak güçlüdür. ve bunu gayet uygulayabilme kabiliyeti vardır doğuştan.
'erkek kadına uygularken bir şey yok da kadın erkeğe uygulayınca mı garip oluyor? erkek döverse kadın da döver.' dedirtir. her ikisi de doğru bir davranış değildir.
türk kadınının yapamayacağı şeydir, ama gördüğü şiddetin acısını kocaman bir hayata yayarak fitil fitil burnundan getirir, psikolojik baskı yapılır bir erkeği yıkmak çok kolaydır ona bir konuda o işin üstesinden gelemediğini beceremediğini hissetirmek yeterli.şiddet dediğin adamın omuzlarını düşürmeli gözündeki morluk yetmez.
3-4 kendini bilmezin kadınlara uyguladığı münferit bazı şiddet olaylarının aksine, tüm kadınların erkeklere uyguladığı sistematik, devlet ve toplum destekli fiziksel ve psikolojik şiddettir.
erkeğin tüm evin ekonomik yükünün sorumlusu tutulması, askerlik başta olmak üzere madencilik, gemi inşaatı, inşaat, ağır sanayi vb. tüm hizmet ve işlerin yegane üstlenicileri olmaları, bunlara karşı çıkıldığında ise kadınlar tarafından aşağılanarak baskıya maruz kalmaları vb. bir çok şekilde tezahür eden bir şiddettir.