aşık olsalar da bir süre sonra sizleri siklemeyip göt gibi ortada bırakacakları gerçeğini değiştirmeyen, yine de gerçeklik olarak kabul edilebilecek bir "doğru"dur.
"kadınlar hep böyle, siz de siklemeyin, gidin istediğinizle yiyişin" gibi iğrenç bir şey söylememi beklemesin kimse. ama ben bu hususta çıldırmış bir erkek olarak aseksüel olmayı, ne bileyim içki içip maça gitmeyi, kitap okumayı, yazıp çizmeyi, akşam sokaklarda salak salak gezmeyi daha uygun buluyorum.
çok zor değil. osbir çekiyon geçiyo. vallahi bak. kadının sana vereceği manevi desteğe ihtiyacın yok. bunu kız arkadaşların, erkek arkadaşların, akrabaların ya da ailen de yapabilir.
aşık olurlar, ama erkeğe değil, erkeğin yaşattığı durumlara olurlar. tam tersi olsaydı zaten ilişkinin ilk evrelerinde deliier gibi aşık olduğunu söyleyen kadın, belli bir evreden sonra ilgiyi alâkayı kesip terketmezdi. bununla da sınırlı değil, aldatabilirler de. bu da bizlere hipergami nin varlığını bizzat kanıtlıyor.
sırf bu sebeple sığırlık yapıp da kadınlara düşmanlık beslemenize gerek yok, çünkü doğası bu. tek eşliler dedik, ama o sahip olduğu eşi, farklı erkeklerle bolca karşılaştırırlar. bunun sebebi, kadınların en iyiyi aramayı asla bırakmamalıdır. eğer o eş bu karşılaşmalardan galip gelirse, yine o seçilmeye devam edecektir. fakat dişi o eş de bazı eksiklikler sezerse, bir süre sonra lsteği dışında onu seçmemeye başlayacaktır. eksiklik derken elbette yaşattığı durumlardan bahsediyorum. durumu biraz daha açarsak ise, kadının cinsel geriliminin asla düşmediği, ve gözünün sizden başkasını görmediği anları, durumları yaşatmanız denebilir. aynı zamanda karşılaştırdığı erkeklerden daha farklı biri olmanız, ve onun bilinçaltına da eşinizin benzerinizin olmadığı mesajını vermeniz seçilmenizi devam ettirecektir. erkeğin yaşattığı durumlar eskisi gibi tatmin edici değilse, bir de üzerine karşılaştırdığı yeni erkeklerden birini de radarına alırsa, o erkeğin artık hiç şansı kalmaz. sonra olay, ilk başlarda soğuk davranmaktan tutun da, ilerleyen safhalarda ise; ben artık birlikte olmak istemiyorum , ya da ara verelim, bir süre konuşmayalım a döner. erkek de triplere girmeye başlar tabi. ne oldu da beni bu kadar severken bir anda ayrılmak istedi? diye. tabi bununla da kalmayıp kadına; sen böyle değildin, neden ama neden? gibi serzenişlerde de bulunur. bu da onun statüsünü, kadının karşısında iyice yerin dibine sokar. böylelikle de hiç şansı kalmaz.
yani aşk, kadın doğasında romantik dizilerde veya filmlerde ki gibi değil arkadaşlar. kadınların aşk hayatına karşı sergilediğiniz bakışaçısının parazigmasını mutlaka değiştirin. farklı persfektiften bakmayı öğrenin, dizilere filmlere manipüle olmayın.
uydurmadır. *
kadın duyguların merkezidir.
hem duyguyu yaşatır, hem de yaşar.
yaşamayan erkek yalan söyler.
aşk duygu sahibi insanların işidir. *
olmadı mı?
çürütmeye somut nedenler mi istiyorsunuz?
eğer ki bir kadın yerine başka adam koyamıyorsa,
resmine baktıkça bile gözlerinin içi gülüyor,
sonra da ağlıyorsa,
ve de hep yastığının altındaysa o resim,
onu da geçtim hadi ismi anılınca duraksayıveriyorsa,
içinde yaşattığı garip bir özlem ve tutkuysa,
kelimeler bile azsa bunu anlatmaya
bu aşk değilse nedir? *
eros'un okları kime atılmıştır ya?
doğru olan bazı kadınların zor aşık olduğudur.
zoru görünce bunu 'gerçek' miş gibi kabul etmek asıl başarısızlıktır.
ne derler bazen söyleyene değil söyletene bakacaksın. bakıp da ders alacaksın.
istemeyerek de olsa katıldığım düşüncedir efendim. kadınlar erkekleri sevmiyorlar, siz ne kadar severseniz sevin, dünyanın en muhteşem erkeği olun ama asla ve asla kadın sizi sevmeyecektir size aşık olmayacaktır. bu konuda çok güçlüler, aşık olmayacak kadar güçlü bir ruhları var.
hiçbirisne inanmıyorum. aşık oldum diyen kadın yalancının düzenbazın önde gidenidir.
bir kadın size aşık oldum filan diyorsa terk edin o ortamı başınıza gelecek vardır.
inanmamakla ilgisi yoktur, sadece bi zaman gelir ve başlığı açan yazar karakterindeki gibi bi erkek yüzünden aşka inancını kaybeder, yeniden inanması uzun sürer belki ama mutlaka bi kez daha inanır. *
--spoiler--
sevgi hakkındaki bütün yanlış kavramların en güçlü ve en yaygın olanı, "aşık olma"nın sevgiye eşit olduğu ya da en azından sevginin tezahürlerinden biri olduğu inancıdır. Bu, aşık olmanın, subjektif olarak, bir sevgi olayının en güçlü bir şekilde deneyimlenmesi biçiminde algılanışı yüzünden çok yanıltıcı bir inanıştır. Bir insan aşık olduğunda, hissettikleri "onu seviyorum" şeklinde ifade edilebilir. ancak burada iki sorun hemen kendini gösterir. birincisi, aşık olma deneyiminin özellikle cinsellikle ilgili erotik bir deneyim olmasıdır. Çocuklarımızı çok derin bir sevgiyle sevebileceğimiz halde onlara aşık olmayız değil mi? Onları çok beğensek ve onlarla çok ilgilensek de aynı cinsten arkadaşlarımıza da homoseksüel eğilimlerimiz yoksa aşık olmayız. Ancak -bilinçli veya bilinçsiz- cinsel bir dürtü söz konusu olduğunda aşık olabiliriz. ikinci sorun, aşık olma durumunun eninde sonunda geçici bir durum olmasıdır. Kime aşık olursak olalım, bu ilişki yeterince devam ederse, er ya da geç aşk sona erer. Bununla, aşık olduğumuz kişiyi sevmekten muklaka vazgeçeriz demek istemiyorum. Ama aşık olmanın en büyük özelliğini oluşturan, ihtiraslı (vecid halini andıran)sevgi mutlaka biter. Balayı mutlaka sona erer. Romantizmin açan çiçeği mutlaka solar.
.....
.....
...Çoğumuz yalnızlığı acı verici buluruz ve bireysel kimliğimizin duvarını aşarak dışımızdaki dünyayla daha fazla özdeşleşebileceğimiz bir duruma ulaşmak isteriz. işte aşık olma olayı - geçici olarak - bu geçişi yapmamızı sağlar. Aşık olmak aslında, bir bireyin benlik sınırlarının bir bölümünün aniden çökerek, kişinin kendi kimliğini bir başkasının kimliğiyle kaynaştırabilmesine izin vermesidir. insanın kendini kendinden kurtarması, kendi varlığını sevdiğininkine patlarcasına akıtması ve benlik sınırlarının çöküşüne eşlik eden yalnızlıktan kurtulma duygusu, çoğumuz tarafından insanı adeta kendinden geçirten bir zevk halinde algılanır. Biz ve sevdiğimiz artık birizdir! Artık yalnızlık yoktur!
Bazı hallerde (ama hepsinde değil) aşık olma eylemi bir çeşit çocukluğa geri dönüştür. Aşık olduğumuz kişiyle karışıp birleşmek, bebeklik çağında annemizle bir hissettiğimiz o zamandan kalma yansımalar taşır. Bu kaynaşıp birleşme ile birlikte çocukluğumuzda hissettiğimiz ve büyüme yolunda vazgeçmek zorunda kaldığımız o harika "herşeye gücü yetme" duygusunu da yeniden tadarız. Artık herşey mümkün olabilir! Sevdiğimizle "bir" olarak her engeli aşabileceğimizi hissederiz. Aşkımızın gücü önünde bütün karşı güçlerin teslimiyet içinde boyun eğeceklerine ve karanlıklara karışıp kaybolacaklarına inanırız. Bütün sorunların üstesinden gelinecektir. Gelecek pırıl pırıl olacaktır. Aşık olduğumuzda hissettiğimiz bu duyguların gerçekten uzaklığı, tıpkı iki yaşında bir çocuğun kendini ailesinin ve dünyanın kralı gibi hissetmesine ve sonsuz bir güce sahip olduğuna inanmasına benzer.
Nasıl ki iki yaşında bir çocuğun "herşeye gücü yetme" fantezisi, gerçeğin darbesine uğruyorsa, aşık olan bir çiftin "bir" olma fantezisi de aynı sona uğrar.....
...... Bir çiftin arasındaki aşk bittikten sonra ancak, gerçekten sevmeye başlayabileceklerini söylemekle, gerçek sevginin köklerinin aşkta yatmadığını belirtmek istedim. Tam aksine, gerçek sevgi çoğu kez, aşk duygusunun olmadığı bir ortamda, yani aşık olmadığımız halde sevgiyle davrandığımız zaman doğar.....
...... aşık olmak iradeye bağlı bir erdem değildir. bilinçli bir seçim de değildir. Ne kadar istekli olursak olalım bu deneyimi yaşayamayabiliriz. Tam tersine, bu olay çoğu kez, biz onu hiç de aramadığımız bir zamanda başımıza gelir; çok defa da istenmeyen ve uygun olmayan şekilde ortaya çıkar.....
Aşık olmak insanın sınırlarını genişletmesi değil, geçici olarak sınırları kaldırması, onları çökertmesidir. insanın sınırlarını genişletmesi çaba ister; aşık olmak ise çaba gerektirmez..... Gerçek sevgi insanın benliğini kalıcı bir biçimde genişleten, yeni ufuklara eriştiren bir deneyimdir. Aşık olmak ise değildir.
--spoiler--
sonuç olarak, başlık hatalıdır. kadınlar da en az erkekler kadar aşık olabilirler. insan aşık olur, olabilir. ancak doğal bir biçimde geçicidir. lakin mühim olan sevgiyi doğurmak, yaşatabilmek ve büyütmektir.
ıssız adamın da kadınında ben ta (buraya küfür gelecek). aşkı filmde gördüğünüz saçma salak repliklerden ve içi boş laflardan öğrenecek değilsiniz.
kadınlar işine geleni yapmaktadırlar.
kadın dünyasını çözmek imkansız bir şey.
onların mantalitesini anlamaya çalışmak olayı batırmaktan başka bir işe yaramaz.
diyeceğim o ki kadınlar aşık filan olmaz sadece bir erkek için sapıtır.