kadınların erkekler gibi hemen aşık olmamasından kaynaklanır. kadın aşkı biraz zaman ister. öyle ki kadın aklı her şeyi tartar, olabilecek tüm sonuçları, durumları düşünür. erkek tüm testlerden olumlu sonuç alınca da o meşhur kadın aklı kadına yeşil ışık yaşar.
kesinlikle doğru bir tespittir. kadınlar her ne kadar duygusal varlıklar olsalarda aşk acısını erkeğe göre daha çabuk atlatır çünkü erkek daha çabuk bağlanır ve sahiplenir. aslında fark burda işte erkek sahiplendiği için onu kaybettiğinde kolay atlatamıyor kadın ise sahiplenilen olduğu için yeni birisini bulması pek zor olmuyor.
yadsınabilir iddia.
efendim kadınlar duygusal teminatör olduklarından,
erkeklere nazaran daha yoğun duygular ve acılarla baş ederler.
yani erkek, 2-3 ay ayrılık acısı dahi çekmez ve lüp lüp biraları yuvarlayıp, play station partisi yaparken,
kadın sürekli olarka ağlar, ağlar ve içini soğutur.
sonrasında, erkeğin arkadaş çevresindeki elemanlar sevgili bulurlar.
bizim biraları lüp lüp yutan, oyunsever dostumuz, tek başına pes atmaktan sıkılmaya başlar.
tabi bir de sevişme ihtiyacı baş gösterir.
bu süreçte geceleri eski sevgiliyi yoklasam mı fikri beyine yerleşir,
elemanımız bir anda ''çoğ sevüyom ölüyom, illa necclaaaa...'' moduna geçiş yapar.
çektiği aşk acısı değil, yalnızlık acısıdır.
kadın da o kadar süre acıyla muhattap olmuştur ki, bağımlılık kazanmıştır bünye acıya.
atlattığından değil yani, acıya alıştığından...
malesef dostum, bu böyle.
kesinlikle katıldığım konudur. çünkü gururlu bir kadın, asla kendine yapılan yanlışı affetmez ve ayaklarının üzerinde durup, yalnız şekilde, tek başına da olsa güçlü ve mutlu olabilmelidir. Bunu bildiği için bir hafta ağlar, eziyet çeker ve hayatın bittiğini zannetmektedir. artık mutlu olamayacağını düşünmektedir. sonra çevresindeki bir kişinin bıçak gibi üzerine saplanan o cümlelerini duyar, karşıdaki insan sefa çekerken neden kadına cefa çektiğini sorar. bu soruyla kadının yeniden ayağa kalkışı gerçekleşir, yeni bir iş, yeni bir yer, yeni bir çevrede yaşamaya başlar. fakat artık insanlara karşı çok daha temkinlidir ve eski duygusal halinden eser kalmamıştır. çünkü acı çeken kadınlar, bu acıyı tekrar kendilerine yaşatmamak için tekrar hata yapmamaya dikkat ederler ve aradan geçen uzun zaman sonrasında doğru insanı bulurlar ve eksikliği tamamlayıp , gerçek mutluluğu tadarlar. artık eskisinden daha mutludur ve geçmişte yaşamış olduğu o acılara şükrederler. çünkü o acılar sayesinde hataların farkına varıp, tekrarını yapmadan yaptırmadan, güzel bir hayata adım atarlar.
aşk acısı dediğin şey o insanın senin için özel olması durumudur.
ne kadar çok insan tanırsan karşı cinsten, onun o kadar özel olmadığını daha kolay anlarsın.
dolayısıyla kadın ayrıldıktan sonra cins avantajı gereği daha çok erkeği etrafında toplayıp
tartabiliyor ve sevgilisine özel sandığı davranışları onlarda da görüp ''aa o kadar özel değilmiş''
benimki düşüncesini daha çabuk kavrıyor.
erkek ise çok yakışıklı zengin değilse o kişinin özel olmadığını anlamak için ya zamana bırakıyor acısını yaşıyor
ya da kadının çok altında bir yeni karşı cins tanıma oranıyla daha yavaş ilerliyor.
doğru tespittir. ''benden önce kaç kişiyle birlikte oldun?'' gibi saçma salak klişe bir soruya ''sen ilksin'' ya da ''senin kadar özeli olmadı'' cevabını vermesi de hep bu sebeptendir.
edit: eksileyen hanımefendi, neden eksilediğini mesaj atıp aydınlatırsan sevinirim.
Kadınların aşk acısı çekmemelerinden kaynaklanır. Biri gider biri gelir. Hemen unutup yeni aşklara yelken açmalıdırlar.
Eğer bi kadın saçını kestirdiyse hayatında çok büyük değişiklikler yapmaya hazırlanıyordur minvali bir söz vardır ayar olduğum. Bi kuaföre bakar yani unutmaları. Bi de böyle abuk subuk sözler türedi şimdi, kadınları tapılası, ayrı özel bir varlıkmış insanın gelişmiş versiyonuymuş gibi lanse eden. Saçma sapan.
başkasının üzerine atlamasına imkan vermesi sonucu oluşan durum. ilgisiz kalınca kafayı yiyorlar güçsüzleşip başka birini hemen arıyorlar. sanki çocuklar hep ilgilenilmesi gereken kişiler bunlar.
yaşamadıkları şeyleri atlatamazlar bir genelleme yaptım ama benim gördüğümün çoğunluğu öyle erkeklerde de aynı şekilde. tabi istisnalar her zaman olacaktır.
