kadınlar, denedikleri hiçbir elbiseyi "bu bana fazla yakıştı" diye aldığı askıya geri koymaz. yediği hiçbir çikolatayı "bu benim için fazla lezzetli" diye yarım bırakmaz. ama bu güdüye sahip kadınlar, bazı erkekleri "sen benim için fazla iyisin" diyerek terk edebilir.
bu şekilde terk edilen erkek, motorlu testereyle strarbucks masasını kesmeye kalkmamalıdır. en yakın duvara koşup koşup kafa atmamalıdır. bilekleri harita metod defterine çevirmemelidir.
kadınlar ve erkekler, fırsat buldukça kendilerine şu soruyu sormalıdır:
"ben kimi seviyorum, neden seviyorum?"
sıkı durun. şimdi bir tespit yapıcam, freud mezarından kalkıp tepsiyi kafama geçirecek.
kadınların arızalı erkeği tamir etme güdüsü, problemli babaların kızlarında sıkça görülen bir tutumdur. kanımca, kadınların efendi adam yerine gergedan tercihi ve benzeri anlamsız davranışlarının altında yatan yegâne neden budur.
kız çocuğu, hayatı boyunca problemli babanın marifetlerine ve zavallı annenin bu problemler karşısındaki çaresizliğine tanık olmuştur. bez bebek emzirmekten, evciliğe kadar annenin her davranışını taklit edegelen kız çocuğu, örnek aldığı annenin bu çaresizliği karşısında farklı bir tutum alır. günün birinde beraber olacağı erkek, babası gibi olursa, kendisi annesi gibi aciz kalmayacak, bu sorunun üstesinden gelecektir.
bütün duygusal savunma altyapısı bu tehdit üzerine kurulduğundan, beklenti arızalı erkekle yaşanacak ilişkidir.
annelik duygusuyla iç içe geçmiş bir güdüdür. isviçreli bilim adamları söylüyor lan, ben değil.
Pantolonu yırtık, saçları dağınık, amiyane bir tabirle çatısı akan tipleri daha bir severmiş kadınlar. onu alıp, evirip çevirip adam etmek isterlermiş.
ne yazık ki pek çok kadında olduğunu düşündüğüm güdüdür. nedenini sorunlu babalar ve pasif anneler ilişkisine bağlamanın ne derece doğru olduğu tartışılır ama nedeni ne olursa olsun birçok kadın arızalı bi adam gördüğünde bırakıp gitmek yerine "hayırrr, seni o kadar çok sevicem sana o kadar çok şey vericem ki düzeliceksin ve ben bu yolla hayatının kadını olucam" gibi bir tavır takınır. hem böyle bir güdü yoksa, ıssız adam filminin başarısını neremize sokucaz?