halt yemektir. tüsiadın son dönem verilerine göre kadının çalışma hayatındaki payı %21 oranında ve bunun sadece %7 lik kısmı yönetici pozisyonunda aynı şekilde öngörülen tabloya göre kadın çalışanın payının % 5 lik artışı yoksulluk oranında - % 15 gibi bir rakama tekabül etmektedir. yani bu durumda kalkınma ve kadının çalışması doğru orantılıdır denilebilir.
kadınları amele gibi sabah akşam evde çalıştırıp, para kazandığı zaman da o parayı elinden alıp, "çalışmıyor bu kadınlar" dedikleri için de kalkınmıyor olabilir ülke.
illa amele gibi mi olması gerekir. kadın nüfusun içinde de çok yetenekli kişiler vardır illa ki. bu insanlar çalışabileceği halde eve kapatılırsa kalkınma nasıl gelecek.
mümkün değildir ama kadınlar çalışmasa işsizlik ve gelir dağılımı arasında fark kalmaz.
tepki gelebilir biraz daha yazayım. beyaz rusyada kadınlar inşaat sektöründe çok faal. duvar örüyorlar şap atıyorlar beton döküyorlar. çünkü yetersizler. yabancı işçi de çalıştırıyorlar. ama ülkemde böyle değil. kadının istihdam edildiği alanlara işsiz çekirdek ailenin bireyi bir erkek koysan en az 3 kişi doyacaktır. sonuçta çalışan kadının kocası da çalıştığı için bir haneye birden fazla gelir girmekte. biliyoruz da konuşuyoruz.
Kızını okutmayan, başka ilde üniversiteye gönderirse namusunu kaybedeceğinden endişe duyan dindar babanın yetiştirdiği vasıfsız kadın sürüsünün iş bulamaması durumudur. Büyük bir şirkette yönetici pozisyonunda kaç kadın var ? Parlementomuzda kaç kadın var ? Doğurduğunuz üç cocuk da kız olursa kafasını da beynini de örtüp evde oturtuyorsunuz dostlar, sonra da ülkenin kalkınması diye ötmeyiniz.
(bkz: hocam beni okula gönder)