'Ne kadar insanlıktan uzak mahluklardı bu kadınlar. Onları anlamaya asla imkan yoktu. Çünkü anlaşılacak tarafları yoktu. Onlar kendileri de ne yaptıklarının farkında değillerdi ve sevkıtabiilerine tabi olarak akıllarına eseni yapıyorlardı. Onların hareketlerinde sebep ve şuur arayan bizler, böyle bir şey bulamayınca, -kadın anlaşılmaz ve derin bir mahluktur! - diyoruz; şeytani bir kuvvetle bizim üzerimizde hüküm yürüten bu mahlukun boş, manasız ve basit bir -yarı hayvan- olduğunu kendimize itiraf etmek istemediğimiz için '
Saçmadır bunun aksı olan erkekleri anlamktır sacmadır her insan tektır sen geneli (kız veya erkek) tanıyarak özele atfetmek sacmadır ne tum kızlar birdir ne de tum erkekler hayatıniza giren insanları tanımak için çok çaba sarf etmeyin zaman bunu en ıyı şekilde gösteriyor zaten. Her şeyi akışına bırakın kadınını da erkeğini de anlyaıp napacaksın? Kendimizi bile anlaymamısksken onları anlasak ne olur sorarim.
Ciddi ciddi düşünüp anlamaya çalışıyorsanız işin içinden çıkamassınız. Kadınları Anlamak gerçekten zor. Birgün Size iyi davranırken bir anda tavrı değişe biliyor neden böylesiniz ki.
Kadınları anlamaya çalışmayın, kendilerini anlatmalarını sağlayın. Her kadın kendinden bahsedilmesini ve bahsetmeyi sever, ona tuzak sorular sorarak kendisinden bahsetmesini sağlayın. Böylece hem başlığa konu olmuş dünyanın en zor işlerinden biriyle uğraşmazsınız hem de kadının size pozitif bakmasını sağlarsınız. Kadınlar konuşan değil dinleyen erkek sever. Eee kkonuşmak zaten kadınların en iyi bildiği şey, susmak da erkeklerin. O halde susun ve dinleyin anlamaya çalışmayın, o kendini size anlatır, anlamazsanız bir daha anlatır. Etrafınızdaki iyi sevigili, iyi eş örenklerine bakın hep dinleyen erkeklerdir.
örnekle pekiştirelim, hayatım gün içinde işyerinde çok yoruluyorsun dünyanın en zor mesleklerinden biri olan bankacılığı yapıyorsun, inan senin yerinde olmaktansa çöplerden karton toplamayı tercih ederim deyin ve arkanıza yaslanıp 2 saat dinleyin şimdi. Dinliyor gibi yapıp iddaa programındaki bankoları da kafanızda oluşturabilirsiniz, kilit cümle dinliyor gözükmek. Hadi bakalım beyler marş marş.
ilkokuldayken bir kızı dövmüştüm.
babam haberi aldığında bana çok kızmıştı hatta benimle haftalarca konuşmadı.
babam beni hiç tanımadığı bir kıza tercih etmişti.
aradan epey bir zaman geçtikten sonra babam benimle konuşmaya başladı. babamın her şeyi unuttuğunu düşünüyordum ama babalar hiçbir şeyi unutmaz.
bana iki yıl sonra bu olayı hatırlattığında, işlediği cinayeti bilmeyen bir katilin şaşkın bakışlarıyla süzdüm onu.
babam ilkokulda dövdüğüm kızı unutmamıştı ama ben unutmuştum.
evet dedim.
tanımadığın bir kız benden daha değerliydi diye de devam ettim.
gülümsedi.
-kadınlardan daha değerli bir şey varmı baba senin için?
böyle bir adamın elinde büyüdüm işte.
belki de bu inancından dolayı ne anneme ne de ablama kızdığına şahit oldum.
babam o gün bana kadınların üstündeki tanrısal gücü göstermişti.
çocuk yaşta yaşadığım bu olay da benim onlara bakışımın temellerini oluşturdu.
dut yapraklarının üstünde dolaşan tırtıllar, zamanı geldiğinde, bir dala çöker ve bir koza örerek kendilerini bu kozaya hapsederler, sonra o kozanın içinde bütün varlıkları erir ve ancak doğanın bildiği bir sihirle eriyen o varlık yeniden biçimlenir, koza yırtıldığında bir kelebek çıkar içinden.
kadınlar da erkeğin kibriyle yaralandıktan sonra kendi içine saklandığı gizi orada eriyerek kaybolur, kozasını yırtar ve ortaya bambaşka bir kadın çıkar.
bu, öfkeyle intikam almak isteyen bir kadındır.
eğer erkeğin kibriyle değil de sadakati ve sevgisiyle karşılaşırsalar bu kez o kozadan oynak bir kadından sadık bir eş çıkar bazen ürkek bir genç kızdan tutkulu bir yosma çıkar ortaya.
çeşit çeşittir onlar; kimisinin dudaklarında böyle karadut tadı vardır,kimisi bu kadar güzel kokar, bazısının gülüşüne tutulursun, bazısı savrulan saçlarıyla dikkatini çeker.
onlar her yerdedirler, her yanda; başınızı çevirdiğinizde bir ışık bulutunun içinden çıkırlar karşımıza.
onlar göründüğü andan itibaren bütün duygular, bilinen ne kadar duygu varsa hepsi, saklandıkları köşelerden kuytulardan çıkarak biz erkeklere doğru çılgın bir koşu tutturur; hepsini tadarsınız, en yakıcı olanları, en baharatlıları, en lezzetlileri.
ve, onlar gözyaşı demektir.
acı çektirir ve acı çekerler.
onlar değerlidir.
an gelir yaptıklarına anlam veremezsin, şaşar kalırsın.
çünkü şaşılacak şeyler yaparlar.
haklı gerekçeler bulursun kendince ama sebebini sadece onlar bilir.
kleopatra değildir onlar, dokunduğun mara hari değildir, konuştuğun messelina da değildir, hürrem sultan'a hiç benzemezler.
her biri başka bir kimliktir. her kozadan başka bir kelebek çıkar.
ve benzetilmeyi sevmezler.
her biri hayata başka bir biçimde dokunur. o yüzden onları anlamamız zordur. birini çözsek diğerinde takılır kalırız.
dedim ya, her biri başka bir kimliktir. sırlar sokağıdır içleri. aslında onlara nemli gözlerle bakabilen biri ancak en büyük sırrı çözebilir. bu, kocaman yürekleriyle kendileri olmaya çalışmalarıdır.
Sadece Kadınları değil, genel olarak insanları anlamaya çalışmak için vaktinizi harcamayın. Sadece boşa vakit kaybedersiniz. Şu an böyle düşünmüyorsanız olsanız bile, 80 yaşına geldiğinizde benimle hemfikir olacağınızdan eminim.