kadınlara yazılmış şiirler

entry9 galeri0
    1.
  1. beni en çok etkileyen şiirlerdir. Direkt olarak müjgan, nalan, aysel, ayşe, elif gibi isimler verilerek yazılır. çoğunlukla kavuşamama ve hüzün işlenir. sanki onunla konuşurmuş gibi okunur yada arkadaşına onu anlatır gibi. onlara okuyorum ama sen anla der bi yandan yani bir yandan da bize anlatır aşkını yani. seninkinin adı müjgan değilse bile belki seninde hayatında bir müjgan veya bir aysel geçmiştir, geçmemişse bile bu duyguları yaşayabilsin der o duygulu insanlar.

    benim en sevdiğim ve orijinal bir şiir olan "ah müjgan" şiiridir.

    Semtimizin bir tanesiydi Müjgân,
    saçları sırtına kadar sırma sırma dökülür.
    Elleri ufacık, gözleri dört defa lacivertti.
    Ve her ne hikmetse, o da bana gönüllüydü.
    Öyle bir sevdim ki Müjgân’ı, dünyamı şaşırdım,
    haddimi bilemedim, evleniriz gibi geldi bana.
    Evimiz, yuvamız olur, ışığımız yanar, fakir soframız kurulur gibi geldi.
    Sahil bahçesinde gazoz içerekten gizli gizli mal-ü hülya kurardık.
    Sonra da çarşılara giderdik.
    Eşya beğenirdik elden düşme;
    aynalı konsolumuz, topuzlu karyolamız bile olacaktı.
    Müjgan’ın her an her bir daim yanında olacaktım
    ama olmadı, gitti.
    Nereye mi?
    Paraya gitti abicim, paraya...

    nasılda sevmiştim yıllarca ben seni
    her akşam bekledim yollarını
    elbet bir gün biz yuva kurarız derken
    duydum evlenmişsin sen zengin bir gençle
    zengin olsaydım sensiz kalmazdım
    her an düşünüp seni hiç ağlamazdım
    param olsaydı aşkım kalırdın
    seve seve yanımda benimle yaşardın

    nikah resimlerimizi de çektirdik.
    sonra karpuzcu raşit ağabeyinin kayınbiraderine borç ederekten
    nişan yüzüklerimizi de yaptırmıştık.
    ama müjgan takmadı bunu takamadı uçuverdi elimden.
    meğer gizlice altın bir kafes bulmuş kendine.
    müjganın gelinliğini hususi diktirmişler,
    benim gibi kiralık tel duvak almaya kalkışmamışlar yani.
    öyle sevindim ki. mesut ve bahtiyar olsun diye dualar ettim.
    müjgan gibi bende birbirimize ettiğimiz sözleri ettiğimiz yeminleri unuttum.
    bir daha mahalleye gelmedi müjgan, gelemedi.
    bizim dar ve eski sokaklara otomobili sığmıyormuş dediler.
    senede birkaç ay zaten avrupa'daymış dediler.
    zaman şifalı bir ilaçtır, unutursun dediler,
    unuttum bende. hiç aklıma gelmedi.
    hatırlamıyorum bile müjganı. hatırlamıyorum..
    0 ...
  2. 2.
  3. Leyla'ya silinecek şiirlerdir.
    Leyla,
    Seni dün ışıksız bir sokakta gördüm.
    Özlemişim güzel bakan çehreni,
    -güzel insansın vesselam-
    Seni gördüm,
    Bir cebinde elin, diğerinde sigaran;
    Seni gördüm.
    Boşluğa bakıyordun,
    Boşluğa yürüyordun,
    Sağlam, güzel adımlarla
    Boşluğa koşuyordun hep yaptığın gibi.
    Seni gördüm,
    Omuzunda yağmur,
    Omuzunda eski bir yağmurluk,
    Omuzunda dünya ve dünyada güzel olan ne vardıysa omuzunda.
    -güzel insansın vesselam-.
    Leyla,
    Tutturmuşuz bir güzel insan olmaktır;
    Sen, güzel insanlığınla ışıksız bir sokakta
    Ben, bütün insanlığımla peşinde.
    Tutturmuşuz bir güzel insan olmaktır; gidemiyor.
    Ne hayrını gördün bugüne dek?
    A güzel kızım!
    Omuzunda eski bir yağmurluk var,
    Ayağında evin olmayan toprak,
    Yüzünde solmamış bir tebessüm;
    Umudu hala çıra gibi yanan bir meczup.
    A Leyla,
    A güzel kızım!
    Sen kendine ne yaptın?
    Hangi sokakta bıraktın sana verdiğim atkıyı,
    Boynuna hangi rüzgarı aldın?
    Sen beni hangi bozuk bahçeden çağırdın Leyla?
    Bu ne yaman iştir!
    Burası
    Hangi güzel ülke olmalıdır Leyla?
    Tutturmuşuz bir güzel insan olmaktır;
    Bu nasıl güzel insan olmaktır Leyla?
    Sen, bütün gaddarlığınla asfaltsız bir yolda,
    Ben, bütün acziyetimle peşinde.
    Tutturmuşuz bir insan olmaktır; gidemiyor.
    Bu diyarda asfalt olmalı Leyla,
    Bu diyarda toprak olmalı,
    Bu diyarda, senin omuzunda adım adım dolaşan bir bulut olmalı;
    Bu diyarda, senin omuzunda olmalı.
    Omuzunda yağmur,
    Omuzunda yoksul bir yağmurluk;
    Umudu hala çıra gibi yanan bir meczup.
    Leyla!
    Korkuyorum.
    Boşluğa bakıyordun,
    Boşluğa yürüyordun,
    Yarım, umutsuz adımlarla
    Boşluğa yürüyordun.
    A güzel kızım,
    A benim çıra gibi yanan meczubum!
    Sen beni hangi bozuk bahçeden çağırdın?
    Bu ne yaman iştir,
    Bu nasıl bir yağmurdur Leyla?
    Çek şunları üstümden,
    Al şunları üstümden.
    Atkımı bok dolu bir çukurda buldum,
    Umudu çıra gibi sönen bir meczubum.
    Beni bırak,
    Takıntılarım var.
    Git buradan Leyla, Git!
    "Kalbini kıracağım." dedim.
    "Omuzların düşecek,
    Yağmurun düşecek." dedim.
    "Yağmurluğun düşecek."
    Umudum çıra gibi sönüyor Leyla.
    A Leyla,
    A güzel kızım,
    Sen kendine ne yaptın?
    A Leyla,
    A güzel kızım,
    Sen
    Bana ne yaptın?
    1 ...
  4. 3.
  5. MONA ROZA

    Mona Roza, siyah güller, ak güller
    Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadi kirik kus merhamet ister
    Ah, senin yüzünden kana batacak
    Mona Roza siyah güller, ak güller

    Ulur aya karsi kirli çakallar
    Ürkek ürkek bakar tavsanlar daga
    Mona Roza, bugün bende bir hal var
    Yagmur igri igri düser topraga
    Ulur aya karsi kirli çakallar

    Açma pencereni perdeleri çek
    Mona Roza seni görmemeliyim
    Bir bakisin ölmem için yetecek
    Anla Mona Roza, ben bir deliyim
    Acma pencereni perdeleri çek..

    Zeytin agaçlari sögüt gölgesi
    Bende çikar günes aydinliga
    Bir nisan yüzügü, bir kapi sesi
    Seni hatirlatiyor her zaman bana
    Zeytin agaclari, sögüt gölgesi

    Zambaklar en issiz yerlerde açar
    Ve vardir her vahsi çiçekte gurur
    Bir mumun ardinda bekleyen rüzgar
    Isiksiz ruhumu sallar da durur
    Zambaklar en issiz yerlerde acar

    Ellerin ellerin ve parmaklarin
    Bir nar çiçegini eziyor gibi
    Ellerinden belli oluyor bir kadin
    Denizin dibinde geziyor gibi
    Ellerin ellerin ve parmaklarin

    Zaman ne de cabuk geciyor Mona
    Saat onikidir söndü lambalar
    Uyu da turnalar girsin rüyana
    Bakma tuhaf tuhaf göge bu kadar
    Zaman ne de çabuk geciyor Mona

    Aksamlari gelir incir kuslari
    Konar bahcenin incirlerine
    Kiminin rengi ak, kimisi sari
    Ahhh! beni vursalar bir kus yerine
    Aksamlari gelir incir kuslari

    Ki ben Mona Roza bulurum seni
    Incir kuslarinin bakislarinda
    Hayatla doldurur bu bos yelkeni
    O masum bakislar su kenarinda
    Ki ben Mona Roza bulurum seni

    Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza
    Henuz dinlemedin benden türküler
    Benim askim sigmaz öyle her saza
    En güzel sarkiyi bir kursun söyler
    Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza

    Artik inan bana muhacir kizi
    Dinle ve kabul et itirafimi
    Bir soguk, bir garip, bir mavi sizi
    Alev alev sardi her tarafimi
    Artik inan bana muhacir kizi

    Yagmurlardan sonra büyürmüs basak
    Meyvalar sabirla olgunlasirmis
    Birgün gözlerimin ta içine bak
    Anlarsin ölüler niçin yasarmis
    Yagmulardan sonra büyürmüs basak

    Altin bilezikler o kokulu ten
    Cevap versin bu kanli kus tüyüne
    Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
    Bir tüy ki kapali gece güne
    Altin bilezikler o kokulu ten

    Mona Roza siyah güller, ak güller
    Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadi kirik kus merhamet ister
    Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
    Mona Roza siyah güller, ak güller

    Sezai Karakoc
    3 ...
  6. 4.
  7. hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    yorulmuşsundur;
    nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını
    ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
    susamışsındır;
    buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
    acıkmışsındır;
    beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
    memleket gibi yoksuldur odam.
    hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    ayağını bastın odama
    kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
    güldün,
    güller açıldı penceremin demirlerinde
    ağladın,
    avuçlarıma döküldü inciler
    gönlüm gibi zengin
    hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
    hoş geldin kadınım benim hoş geldin.

    Nazım.
    9 ...
  8. 5.
  9. Abdurrahim Karakoç bu şiiri gençlik çağında sevdiği, "seviyordum ama olmadı" dediği bir kıza yazdığını söylemiştir. Kızın adı başkadır, orası şairde saklıdır, Mihriban ise onun temsil eden bir semboldür sadece.

    Mihriban

    Sarı saçlarına deli gönlümü
    Bağlamıştın, çözülmüyor Mihriban
    Ayrılıktan zor belleme ölümü
    Görmeyince sezilmiyor Mihriban

    Yar, deyince kalem elden düşüyor
    Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
    Lambada titreyen alev üşüyor
    Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban

    Önce naz sonra söz ve sonra hile
    Sevilen seveni düşürür dile
    Seneler asırlar değişse bile
    Eski töre bozulmuyor Mihriban

    Tabiplerde ilaç yoktur yarama
    Aşk değince ötesini arama
    Her nesnenin bir bitimi var ama
    Aşka hudut çizilmiyor Mihriban

    Boşa bağlanmış bülbül gülüne
    Kar koysan köz olur aşkın külüne
    Şaştım kara bahtım tahammülüne
    Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban

    Tarife sığmıyor aşkın anlamı
    Ancak çeken bilir bu derdi gamı
    Bir kördüğüm baştan sona tamamı
    Çözemedim çözülmüyor Mihriban.
    6 ...
  10. 6.
  11. Mevhibe Beyat ismini bilmiyorsanız bile Lavinia'yı mutlaka duymuşsunuzdur. Güzel Sanatlar Akademisi'nde okuyan ve güzelliğiyle dillere destan olan Mevhine Hanım'a duyduğu karşılıksız aşk Asaf'a bu dizeleri yazdırmıştır.

    Lavinia

    Sana gitme demeyeceğim.
    Üşüyorsun, ceketimi al.
    Günün en güzel saatleri bunlar.
    Yanımda kal.

    Sana gitme demeyeceğim.
    Gene de sen bilirsin.
    Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim
    incinirsin.

    Sana gitme demeyeceğim
    Ama gitme, lavinia
    Adını gizleyeceğim.
    Sen de bilme, lavinia.
    7 ...
  12. 7.
  13. Ahmed Arif genç yaşında aşık olduğu ve bu aşkı kalbinden uzun yıllar taşıdığı ancak dostluktan öte bir karşılık bulamadığı Leyla Erbil'e pek çok şiir yazmıştır ama en meşhuru muhakkak ki şudur:

    Hasretinden Prangalar Eskittim

    Seni, anlatabilmek seni.
    iyi çocuklara, kahramanlara.
    Seni anlatabilmek seni,
    Namussuza, halden bilmeze,
    Kahpe yalana.

    Ard- arda kaç zemheri,
    Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
    Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
    Bir ben uyumadım,
    Kaç leylim bahar,
    Hasretinden prangalar eskittim.
    Saçlarına kan gülleri takayım,
    Bir o yana
    Bir bu yana...

    Seni bağırabilsem seni,
    Dipsiz kuyulara,
    Akan yıldıza,
    Bir kibrit çöpüne varana,
    Okyanusun en ıssız dalgasına
    Düşmüş bir kibrit çöpüne.

    Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
    Yitirmiş öpücükleri,
    Payı yok, apansız inen akşamlardan,
    Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
    Seni anlatabilsem seni...
    Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
    Üşüyorum, kapama gözlerini...
    6 ...
  14. 8.
  15. Ne sen leylasın ne de ben mecnun.
    0 ...
  16. 9.
  17. para sesi, su sesi, kadın sesi.
    parayla su malum. kadın da nesi ?
    bu sözü söyleyen çok hata etmiş,
    bilmem ki dırdırın güzel neresi.

    teflon.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük