şu hayatta acıyla, ızırapla öğrenebileceğin, kanına dokunan birkaç gerçekten biri. sonrasını hiç düşünmezler. acımadıkları dönemleri onların bilmesine de gerek yoktur. sevmediğin adamı başkasını sevdiğin için kırmaya ve üzmeye yelteniyorsan zaten senin için söylenecek çok fazla bir şey yok. yani özetle seven biri olmak çoğu zaman bir dağa sırt vermeye benzer. başında felaketler dolanır. acımasızlık bu dağın etekleri belki de. bu arada bu topraklarda kadınlar ne ara hera ya da artemis e dönüşüp bu kadar ekin buğday başak keser oldular diye de düşünmeden edemiyorum. sen tutacaksın ben başka birini seviyorum bana yer aç da işime bakayım diye gelip üstüme dağı taşı yıkacaksın. ben de sana merhametli ve iyi insan mı diyeceğim. iyi mi anacağım seni? acımasızlığınla aklımda yer edeceksin.
ALEXANDRE DUMAS FiLS'in muhteşem sözü. insan düşünmeden edemiyor, bu sözü söyleyene kadar ne kadar acı çekti kim bilir gariban. oysa gelse bizim delikanlı kurtlar vadisi gençliğine sorsa. neyse..
Hep bu önerme aklıma gelir benim. aşık olupta, elime aldığım günleri hiç unutmam. O yüzden şuan hiç acımıyorum bende. Kusura bakmasın kimse, erkeğin gururu, kadının vajinasından daha değerlidir. O beni ezene kadar ben onu yerin dibine sokarım. (bkz: paranın gücü) bu konu yaralı konularımdan, sert oldu kusura bakmayın.