doğum ölüm ve rüya anında aynı gerçeklik algını yıkan ve ağrı kesici hormon salgılanır.dört ayak üzerinde yaşasaydık belki bir miktar haklı olabilirdin.
bunu böbrek taşıma söyledim "iki sağa sola hareket ediyoruz yerlerde yuvarlanıyorsunuz siz ne konuşuyorsunuz lan denişikler" cevabını verdi. bilmem kaç mm lik taştan bahsediyorum 3-5 kiloluk çocuğu artık arkadaşlar hayal etsin.
Her gebelik ve her doğum içinde ölüm riski barındırır. Ama gerizekalılar anlamaz bu fedakarlığı. Kadın bu riski güle oynaya alır çünkü ona bu görev verilmiş ve genlerine yazılmıştır. Eğer kadınlar topyekün bilinçli bir seçim yaparak bu süreci istemese 100 yıl içinde insan nesli son bulurdu.
Abartı değil..
Böbrek taşı düşürmenin doğum sancısının çeyreği olduğunu duymuştum. 17 yaşımda düşürmüştüm evde kimse yoktu ve yerde bildiğin kıvrandım acıdan. Ambulansla kaldırdılar. Eğer o ağrı cidden çeyreğiyse tamamını düşünemiyorum.
Eskiden, tıp tekniği bu kadar ilerlememişken 17.yyılda falan her doğum yapan iki kadından biri doğum masasında ölüyordu.
Ben ikiz doğurmuş bir kadın tanıyorum - sonra kocasıyla kaza yaptı kocası kazada öldü -çocuklara anneanne baktı. Bi kere hastanede ziyarete gittik komşularla bu kadını -orada "ikizleri dogururken hissettiklerimin yanında hiçbi şey bu acılar "demişti.
doğum öyle dizilerde , filmlerde gördüğünüz gibi suyum geldi deyip hastaneye gidip doğurup bitmiyor. saatler süren bir süreç. deliğin büyümesi , sancının kademeli olarak artması , gözünden yaş getirecek bağırtacak seviyeye gelmesi , doğum anı. son olarak da oluşan yırtıklara dikiş atılması. gerçekten bunun abartıldığını düşünen varsa gitsin suni doğum sancısı yaptırsın kendine bakalım abartılıyor muymuş?
Her zamanki gibi entry girenler hep erkekler...
Doğum sancisini kim hafife aliyorsa cidden malin önde gidenidir.
Tarif edilemez sancıyı tek güzel yapan şey evladini kucağına aldığın an çektiğin bütün acılari unutman.
Buda Allah'in annelere verdiği sonsuz rahmetinin tecellisi olsa gerek...
bir iş bir de eş bulup sonra kendini dünyanın efendisi zannede zannede yaşamını sürdüren cinsin gülünç iddiası. kadınların çilesi doğdukları andan itibaren başlıyor. hem psikolojik hem biyolojik bir dünya sıkıntı, acı, zahmet... Kısıtlanmalar, yaftalanmalar, mal mülk zannedilip bir kalıba sokulma çabaları, hakkında herkesin bilhassa erkek milletinin ağzına geleni söyleme hakkı bulunduğunu zannetmesi... he he abartıyor kadınlar doğum sancısını. her şeyi abartıyorlar zaten. sen bi sabah uyanıp işe gittiğin akşam gelip tv karşısına kurulup yellene yellene horuldadığın için kralsın; ama kadın regl döngüsünü de abartıyor, doğum sancısını da abartıyor, ev çekip çevirmeyi de abartıyor, iş yaşamında namusuyla ayakta kalma çabasını da abartıyor, çocuk büyütmeyi de abartıyor, kendisi hakkında ahkam kesen ucuz tiplerden tiksinmişliğini de abartıyor, her şeyi abartıyor kadınlar aynen. yazık bu erkeklere ya ne zor hayatları var. canım.