Şiddetin tanımı sadece darp anlamında değildir. Ruhsal sıkıntılar vermekte şiddetin çerçevesi içinde tanımlanmaktadır.
Örneğin bir kızı seni seviyorum deyip onu hem duygusal hemde cinsel olarak kullanıp, evleneceğiz diye kandırıp aldatmak en büyük şiddet tir. Ayrıca alkol ve kumar alışkanlığı olan bir erkeğin o hali karısına bir şiddetir. Çünki aklı başında hiçbir kadın bunları kabullenemez.
kadına gösterilen şiddet kadınların diliyle yaptığı şiddete verilen- savunmuyorum elbet ama- bir karşılıktır.
kadınlar biraz daha çenesini tutmalı. o çeneyle başetmenin yolu yok.
ayrıca feminizm diye diye fazlaca şımarmalarının neticesidir.
Bir erkeğe kadına el kaldırmak yakışmaz oda size kaldırırsa kopleksleriniz kabarabilir ve kafa göz dalabilirsiniz. Bunun için atalalarımız yüz yıllar boyu ıslak odun kullanmışlar. Islak odunu kullanmak ise ayrı bir ustalık ister yani kafa göz dalmak hiç insani değil ayrıca kadının kullanım süresi dolabilir.Ben bu sorunu kaba etlere vurarak çözdüm.
Her zaman söylerim bu dünyayı empati kurtarır diye. El bebek gül bebek büyüttüğünüz canınız kızınızı adamın biri dövdüğünde ne hissedersiniz? Peki ya kız kardeşinizi? Ya annenizi? Onlarda hak ediyorlar mı? Cevabı söylemeyin ben biliyorum.
hayatım boyunca yapmadım, yapmam da. fakat şöyle bir gerçek var. yetiştirilme tarzından tutun da, toplumun enjekte ettiği kültüre kadar bir çok seviyesi olan bu işte şunu rahatlıkla anlayabilirsiniz ki, eğer evlenmek istiyorsanız bunu yapmak zorundasınız. yani fiziksel şiddetten bahsetmiyorum. fiziksel şiddet en iğrenci. fakat sözlü şiddet olmadan gerçekten olmuyor.
birbirine hakaret etmek, kalp kırmak vs vs. sustukça kadının tepene binmesi, en sonunda da sizi terk edecek evreye getirmesi diye bir şey var. onu anlamaya çalıştıkça kaybetme korkusunun yok olması ve çeşitli adice yaklaşımları oluyor. evet şunu rahatlıkla söyleyeyim, tekrar diyorum, fiziksel şiddet en iğrenci, fakat evlenmek istiyorsanız, bunu yapmak zorundasınız. sözlü şiddet artık sizin için bir yaşam tarzı haline gelmeli. hiçbir şeyi beğenmemeli ve kötü davranmalısınız ki, o da siz onu mutlu ettiğinizde mutlu olabilsin.
yoksa oto çöpe takılarak, yaptığınız onca şeyi çöpe atacak kadar vicdansızlaşabilir. bu sebeple bence kadınlarınızı ürkütmeden dövünüz diye geçen kuran ayeti boşuna yazılmamış. neyse ben bugüne kadar şiddet uygulamadım. ve bundan sonra da uygulamayacağım. kısacası evlenmeyeceğim.
şiddet iğrençtir. fiziksel şiddet daha iğrençtir. şiddet uygulamadan evlenemeyeceğiniz için de evlilik de doğal olarak iğrençtir.
susayım diyoruz. biliyoruz aslında "söylesek tesiri yok, sussak gönül razı değil." biz gönlümüzü dinleyelim o hal.
kadına şiddet olayları aldı başını gitti. şimdi bir erkek olarak kadına şiddetin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum deyip, yapılan eylemlere gidince oradaki kadınlarca potansiyel canisin, kendi cinsine göre de kadınlara yakınlık gösterip yanaşmaya çalışan bir gevşeksin. bu kadına şiddet olaylarında kurbanlar yalnızca kadınlar değil beyler. senin benim gibi insanlarda kurban. kadının eşitliği, cinsiyetin bireylikle alakalı olmadığını savunan erkekler de kurban. çünkü biz iki tarafında istemediği tipleriz. ha öyle görülmek duruştan vazgeçmek anlamına gelmiyor. gelmemeli. senden fiziksel olarak güçsüz olanı ezmeye çabalamak, dövmek, sövmek delikanlılık değil. tam tersi, alçaklık. kadın annendir, kadın kız kardeşindir, kadın senin eşindir. şimdi biri çıkıp sana ana avrat sövdüğünde öldürmeyi kendine hak görecek kadar onlara bağlısın. ama sıra sana geldiğinde bunu yapmıyorsun güzel kardeş. anneni döven babanı örnek alma. kızın olduğunda eşi bunu yaptığında o elemanı komaya sokacak kadar gözlerin dönecek çünkü. yapma. kadın çiçektir diyoruz ya hani. tam olarak değil. kadın ağaçtır. kadın ailenin köküdür. verimli bir vatan istiyorsan ağacına sahip çıkacaksın. sen istesen de istemesen de var olacak o ağaç. ama kırma o ağacı, o ağaca kötü davranma ki senin köklerin sağlam olsun. zamanında kız çocuklarını gömen gerzekler gibi olma. şimdi sana desem ki bir muhabbette eskiden kız çocuklarını gömerlermiş. dersin ki ulan o zaman çocukları kim doğuracak. bunu yapanlar ne kadar malmış. ama işte durum sana gelince de düşüneceksin. bak bugün bir kız çocuğu daha gömüldü o toprağa. neden? çünkü "bir anne" KÖTÜ bir çocuk büyüttü. çünkü o anne muhtemeldir ki kırıldı, koparıldı ve dövüldü. şimdi düşünmek lazım, o kız çocuklarını toprağa gömenlerden daha mı akıllısın? senin kas yapın onunkinden daha fazla çünkü sen öyle yaratıldın diye onu yok etmeye çalışmaktansa var etmek için çabalasan daha "insanca" olmaz mı? bir ülkede erkek öldüğünde o vatan bir erini kaybeder. bir ülkede kadın öldüğünde o vatanda bir aile tarumar olur.
bazen gerekebilir. örneğin çocukları linç eden üvey anne, kızlarını zorla pazarlayan adana'daki anne gibiler rahatlıkla şiddet uygulanabilecek kadınlardır. açık ve net.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1011099/+
Toronto'da erkekler, kadına karşı şiddete dur demek için 1 mil boyunca topuklu ayakkabıyla yürüyüş yapmışlar.nasıl yürüdüler o kadar, ayaklarına uygun ayakkabıyı Nasıl buldular bunları da ayrıca merak etsem de dikkat çekici bir eylem olmuş.
Daha az önce belediye otobüsündeki kadına şiddet girişimi tarafımca erkek oğlu erkeğin o elini kırmamla sonuçlanmıştır. Kamu oyuna duyrulur. (bkz: adamı sikerler)
''kadına şiddet'' deyince akla sadece fiziksel şiddet geliyor nedense ve birçok yazarın da konuyla ilgili vurgusu bu yönde olmuş maalesef. dolayısıyla bazı durumların unutulmuş yada unutuluyor olduğunu anlaşılmakta. kadına uygulanan fiziksel şiddet elbette bir insanlık suçu ve asla kabul edilemez bir davranış. fakat ülkemizde kadına şiddet husunda artış gösteren görmediğimiz birçok alan var.
bunlardan birkaçı;
-duygusal şiddet
-ahlaki şiddet
-toplumsal şiddet
gözle görülmeyen bu çirkin davranışlar da yapılan araştırmalara göre kadınları büyük ölçüde yıpratıyor. yani sevgili yazarlar, konuya olan bakış açımızı genişletelim istiyorum.
yerinde ve farklı konularda geyiği, makarası, goygoyu güzel olsa da. kadınları sevdiğimiz ve onlara ihtiyacımız olduğu gerçeğini hiçbir şekilde unutmayalım.
