medeniyetten medeniyete değişendir. peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadisi şerifinde kendisine güzel koku, kadın ve namaz ın sevdirildiğini belirtmiştir. peygamber olduktan sonra ilk önce eşi hatice yle bunu paylaşmış islam a davet ettiği ilk kişi de o olmuştur. peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) nesli de kızı fatıma üzerinden devam etmiştir. kendisine yeryüzünde en çok benzeyen de yine kızı fatıma dır. bir kadını ilk müslüman kılan ve alemlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem)soyunu yine bir kadınla devam ettiren yaradan, kadına hak ettiği değeri vermemizden hoşnut olur diye düşünüyorum.
nazan bekiroğlu nun bir romanında bir erkeğe söylettiği şu cümle bir sır üzerine düşünmeye davet ediyor bizi...
'onu benim bedenimden benim hazzımla alarak kendi bedeninden acıyla koparan kadın, yaşamın en güçlü sırrıyla doluydu.'
sömürücü bir bakış açısıdır ne yazık ki..
en basit bir lastik reklamında bir kadın soyunduruluyorsa, en ufak bir "eğlence" durumunda kadınlar dansöz olarak akıla geliyorsa, hayatın her alanında özne değil de nesne gibi görülmeye başlanmışsa ve buna da kadınları özgürlük söylemi ile razı etmişlerse, kadınlar kusura bakmasın kendileri modern dünyanın en çok kullanılan ve kendini kullandıran varlıklarıdır.
kadınlar dişilikleriyle değil kişilikleriyle ön planda olmalı..