trafikte iran'a ait nükleer başlık taşıyormuş gibi kasıntı şekilde davrananı da vardır, bale yaparmış gibi kullananı da ama nacizane tavsiyem türkiye için yan koltuk kendilerine daha uygundur...
arabaya iyi bakan sürücülerdir. hani hep "bayandan temiz 2. el araç" ilanı görürüz ya. çünkü 70'i geçtiklerini sanmıyorum pek çoğunun. ama düz yolda 5 kere stop eden de gördüm. otobanda ölümüne makaslara giren de gördüm. ama geneli iyi süremiyor. özellikle direksiyonu iki elle tutup, kafasını öne eğmiş arabanın önüne bakan sürücülerden kaçın. arabanın önünü görmeye gerek var sanki.*
herhangi bir vasıtayı sürme yetkisi olan kadınlardır.
ikamet ettiğim semtte bulunan kadınların tamamına yakının kendilerine ait bir arabası vardır ve erkekten çok kadın sürücü görülür semtimiz caddelerinde hafta içleri çoğunlukla. kadınların caddelere hakim olduğu zamanlarda çok nizami, kuralları çiğnemeden ve geçiş haklarına saygılı bir trafik içinde seyir halinde oluyoruz. aşırı ve gereksiz hız yok, saçma sapan sollamalar yok, durmadan korna çalan arkada ki araç sürücüsü yok, daha önce geçebilmek için geçiş hakkını görmezden gelip kazaya sebebiyet verenler yok. hatta acemi olduğu anlaşılan bayan bir sürücü görüldüğünde, panik olmaması için sıkıştırmayan, gideceği yere bir kaç dakika geç gitmeyi sorun haline getirmeyen bayan sürücüler var. varsayalım kaza oldu. bu durumda da araçlarını uygun bir yere çekip birbirlerine son derece nazik davranan, kazanın şokuna ekstra stres katmayan aklı başında iki sürücü oluyor.
kadın sürücülere yapılan haksızlık ne yazık ki sadece türkiye'de değil, pek çok ülke de yapılmaktadır. araç kullanmak doğuştan gelen bir yetenek değildir, sonradan öğrenilir ve geliştirilir. eğer konulan kurallara uyulursa kadını da, erkeği de rahatlıkla yollarında seyir halinde olurlar.
gerçek şoförlük; hızlı araç kullanmak değildir.
gerçek şoförlük; önde bulunan aracı geçmek için gereksiz risklere girmek değildir.
gerçek şoförlük; ben daha iyi araç kullanıyorumu göstermek için ışıklarda kalkarken yanda bulunan araca fark atmak değildir.
gerçek şoförlük; önce kendi ve aracının içinde bulunanların güvenliğini, daha sonra da trafikte seyir halinde bulunan diğer taşıtlar ile yayaların güvenliğini esas tutmaktır. bunun da cinsiyeti yoktur.
en az yayaları kadar trafikte ehlikelidirler efenim, ilk trafik kazamı kırmızı ışıkta soldan yanıma kadar gelip, sarı bile yanmadan sağa dönerken onun arka kapısı, benimde farlara ziyan vermiş kadın sürücü eğer dinliyorsan ilk kazamdı ve şoktan plakanı alamadım, yoksa ben bilirdim ne yapacağımı denilesi hede hede höy.
şimdi allah'ları var. çoğu kurallara harfiyen uymaya çalışır. ancak trafik öyle birşey ki, düzensizlik dolu bir düzen var trafikte. yani herşeyi kurallara uyarak götüremezsin trafikte. biraz rahat davranmalı ki diğer sürücülere ayak uydurabilesin.
birde o aynalar arkayı falan gözlemlemek için. gözümle görmeden inanmazdım 2 gün önce şişli'de bir kadının dikiz aynasına bakıp makyaj yaptığını görünce inandım.
dolmuş ve belediye otobüs sürücülerinden kat kat daha üstün olan, park etme sorunu hariç kusursuz araba kullanabilen, kurallara harfiyen riayet eden sürücüler.
bir çoğu çok terbiyesizdir, önünüze fırlarlar dönüp yalandan bir özür bile dilemezler.yol verirsiniz geçmezler. herkese minibüsçü gözüyle baktıkları için ya yaptığınız iyiliğin içine ederler ya da tribe girerler.
not: yazmayı unuttum iett, minibüs, taksi hayvanlarına on kere tercih edilirler yine de.
kadın erkek diye ayırmamak gerek aslında ama kadın sürücülerin dikkatinin biraz az olduğunu ve olaylar karşısında soğukkanlı davranamadığını söyleyebiliriz.
bayram tatili için yola çıktığımızdan yaklaşık 1 saat sonra e-6'da, trafik yoğunluğundan dolayı önde ki arabaya çarptık. hasar olarak bizim sol farımız kırıldı, diğer aracın ise tamponunun sol tarafında da ufak ezilmeler oldu.
babam ve ben arabadan indik. öndeki araca ilerledik. babam, hata bende kusura bakmayın rapor tutalım diyecek. fakat bunları söylemesi için muhatap alınacak kişi bir bayan. bayan olmasından ziyade araba içinde salya sümük ağlayan ve sadece elindeki telefonla konuşup deyim yerindeyse böğüren bu hanım ablamıza laf anlatmak için tam 1 saati o yoğun trafikte durarak geçirdik.
sigortamız olduğunu, hasarın karşılanacağını, bi sorun olmayacağını, zaten hasarın büyüğünün bizde olduğunu anlatmaya çalışmama rağmen, kadının ne böğürmesi bitti ne ağlaması.
yoğun olan trafik 2 aracın orta şeritte durmasından sonra daha da yoğunlaştı. kadından araç bilgilerini alıp rapor tutup bir an önce yola devam etmek istiyoruz fakat ehliyet, ruhsat, trafik poliçesi gibi evrakların hiçbirisini bulamıyor.
yoğun aramalar sonrası evraklar bulunuyor. rapor tutuluyor. fakat bu seferde hanım ablamız e-6 da 4 şeritli akmayan trafikte, trafik polisi çağıralım diye tutturuyor. babam olmasa kadının ağzını yüzünü kırıcam, resmen içimde ki magandayı canlandırdı.
neyse efendim babam bitmeyen sabrıyla kadına duruma anlatıyor ve zaten zor ilerleyen trafikte 2,5 saat kaybedip yola devam ediyoruz.
yayalara yol verdiklerini asla görmediğim sürücülerdir. hatta çoğu kez karşıdan gelen arabanın sürücüsü kadın olduğu için sevinirim, hemcinsim kesin bana yol verir, karşıya geçiveririm hemen diye düşünürüm, fakat bu zamana kadar bir kere bile yol veren kadın sürücüye rastlamadım. yanıt veremeyeceklerini bilsem de buradan kendilerine sormak istiyorum "ruh hastası mısınız?!". sordum, rahatladım. kadın dayanışması falan kalmamış bu ülkede, kınıyorum. *
far konusunda ciddi sıkıntıları var genelinin. bakıyorum gece vakti karşıdan farı yanmayan bir araba geliyor. hah diyorum hoşgeldin ablacım. daha bir kere yanılmadım. bir de biraz iyi sürüyorsa acayip bir özgüvene sahip oluyorlar. abidik gubidik hareketler yapıyorlar. erkek trafik magandalarına taş çıkarıyorlar. o da bir acayip durum.
kurallara erkeklerden daha fazla dikkat ettikleri için daha az ceza alır ve daha az kaza yaparlar. bunun haricinde erkek sürücülerden bir farkı yoktur.
