Şiirin, sanatın, edebiyatın asla ama kat'a konuşulmadığı, ha babam de babam yemek tarifi, anne ve eş sorumlulukları, hastalık, depresyon gibi konuların hunharca işlendiği, " kadın" olma bilincine zerre katkısı olmayan, kadını bir fesleğen gibi, saksıya hapsetmeyi amaç edinmiş boş beleş programlardır.
Kitapları, sinemayı, tiyatroyu anlatın, çağırın sanatçı kişlikleri, mesela yıldız kenter'i, çağırın sanayici iş kadınlarını, leyla alaton'u, konusunda uzman kadınlar şakısınlar ekranlarda. Mesela Betül Mardin konuşsun, ufuklar açsın...
Dünyanın en boş konularının konuşulduğu mutlaka bir hocanın ve doktorun getirdiği programlardır. Dini ve sağlığı bu proramlardan öğrenen insanlardan ne hayır gelir ki.
mahallede konuşma modasının ortadan kalkmasıyla başlatılan terapi alanları. kimin eli kimin g. de misali ellemenin tavan yaptığı, sperm hareketliliğinin yoğun yaşandığı saatlerde kim tutar beni denilerek hazırlanmaktadır.
Derdi olsun olmasın bitakım vatandaşların katıldığı ve bunun üzerine de işsiz kesimin deli divane izlemekten keyif aldıgı gereksiz yayın yumağı .
(edit:işsiz dediğimden kasıt mesleki açıdan değil boş işlerle uğraşanlar yığınıdır)
en etkili uyuşturucuların başında gelir. diğer uyuşturuculardan tek farkı istemli izlenmesidir. insanları oyalama politikasının şeytanın bile aklına gelmeyecek en acımasız yöntemidir.
hedef kitlesi, ev hanımlarıdır. okumuş ya da okumamış evlenmiş ve çalışmamayı tercih etmiş, toplumumuzdaki kadın rolünün hakkını veren kadınlara hitap eder. bu kitlenin fazlaca olduğunu düşünürsek, gereksiz değil oldukça yerindedir. arz-talep yani.
sanıyor musunuz ki, ev hanımlarımız evde oturmuş atom parçalıyor? kendi istekleriyle izliyorlar lan. yoksa bir sürü haber kanalı, belgesel kanalı falan da var. bunu istiyorlar, televizyoncular da bunu veriyor. o kesime hitap ediyorlar işte.
sorun kadın programlarında değil yani, bunu isteyen kadınlarda. bizzat onlarda. sanki kocası ona bakmaya hamkummuş gibi, evde oturan kadınlarda. kendine temizlik-yemek-çocuk bakımı dışında uğraş bulmaya tenezzül etmeyen kadınlarda.
yanlışlıkla açanların, zaplarken denk gelenlerin, işinde gücünde insanların zaten ilgi alanı olmadığı gibi, hedef kitle arasında da değillerdir.
ne güzel veriyor kadınlarımız rollerinin hakkını. sana reva görülen evde çocuk bakıp bu programları izlemek sonuçta. ehh, şikayetin var mı? yok. kocanın gölgesindesin ama neyseki çalışmadan yaşıyorsun güzelce. aaa ama sen çocuklara bakıyorsun, yemek, temizlik yapıyorsun değil mi? hakkın bunlar senin. böyle ödüyorsun. ye-mez-ler. bildiğin asalaksın özünde. çalışacak fiziksel gücün olmasına rağmen, bu senin için bir zorunluluk değil tercihse, evet asalaksın. ve otur sana hitap eden programları izle, aptallığına aptallık kat.
Genellikle kapı gıcırtısına oynayabilecek bir sunucunun, mutfak bölümünde yemek yapacak bir aşçının, kocasından dayak yemiş ya da aldatılmış sorunlu bir kadının, bu kadının yakınmalarından sonra ortamı yumuşatacak türküler söylemek için yaratılmış bir türkücünün, günün anlam ve önemine göre bir astrolog ya da psikoloğun ve her daim oynamaya, her şey hakkında yorum yapmaya hazır bir seyirci topluluğunun yer aldığı programlardır.
Gereksizdir, yorum yapmaya bile gerek yoktur aslında. Ülke ne kadar geri ise okadar da çeşitlidir. Hatta bir ülkenin gelişmişlik seviyesini bu programların niteliklerinden anlayabiliriz.
sabit seyircili, bol dedikodulu, son dönemlerde kayıp, cinayet öyküleri anlatan programlardır. hedef kitle ev hanımları olduğu için içeriği derin tutulmamış, komşu dedikodusu tadındadır. ya bol göbek atılan ya da bol ajitasyonlu programlardır.
kadın programından ziyade işsiz güçsüz programı şeklinde yapılacak bir adlandırma daha gerçekçi olacaktır. bilinçsizleştirilen insanların saatlerini ve ömürlerini önünde tükettikleri kaliteden ve maliyetten uzak programlardır. ya sözde müslüman hacı amcalar üçüncü eş için gelirler, ya da gaffur kurmacası cinayetler ile halk oyalanır
eskiden kötüde olsa bazen izlenebilecek kadın programları vardı şimdi söylemek gerekirse. ama artık devir değişti ve o kadın programlarıda değişti. kadın programlarının yerini izdivaç programları alıyor. her kanal da reyting uğruna canlı yayına çıkardıkları insanları rezil etmektedirler. bu evlilik programına katılan bir arkadaşımın dediği gibi, sakın denemeyin, pişman olursunuz. ne olduğu, nereden geldiği belli olmayan insanlarla sizi evlendirmeye çalışıyorlar.
kadın programlarının son hlkası izdivaç programları olsa gerek.tv yi açıyosunuz haberlere kadar aynı program sürmekte.kabus gibi bitmek bilmemekle beraber her kanaldada aynı tür programlar var.
--spoiler--
Bayıldığım bazı televizyon programlan var.
Dünyada eşi benzeri olmayan karışımlar. Hakikaten.
Ev dekorunda, genellikle kadın sunucu olur. Konuklardan biri türkücü, biri doktor, biri de manken mesela.
Yani hem eğlenelim hem öğrenelim!
Ama ikisi tamamen birbirinin içine girmiş!
Sohbet edilirken, türkücüden şarkı isteniyor. Türkücü de kalkıp, evin ortasında, kanepenin
önünde playback yapmaya başlıyor!
O da tamam. Ama eğlencede sınır yok! .. Sunucu, mankenle doktoru da kaldırıp zorla göbek attırıyor.
Önce el falan çırparken, bakıyorlar bir ev partisi havası, herkes canı gönülden figür falan yapmaya başlıyor. En sonunda şarkı biti' yor, oturuluyor.
gimdi böyle bir durumda hakikaten bir evdeyseniz ne olur?
Oturur, aynı tonda güle oynaya sohbet edersin.
Ama böyle olmuyor.
Az önce lay lay lay diye göbek atmış sunucu, oturur oturmaz, birdenbire Göyle diyor:
"Evet doktor bey, bağırsak düğümlenmesi belirtileri nelerdir?!"
Haydaaa. "Yahu hani göbek atıyorduk, n'oldu?
Bir süre hastalıklardan bahsediliyor, canlı telefonla dert dinleni' yor. Ortalık kasvet, gözleri dolanlar...
Sonra yine: "Eh, artık bir şarkı dinleyelim mi? Ama herkes ayağa hep birlikte, haydi bakalım."
Yine göbek havası! Umurlarında değil. Her şey çok normal!
Sakın yanlış anlaşılmasın, ben bu programlardan gözlerimi alamıyorum ve onları çok beğeniyorum!
--spoiler-- *