Kesinlikle bir erkeğin bela olmasıdır. Böyle tehdit falan edip psikopatça icraatleri yapması onunla ilgili. Acayip derecede berbat bir durum. Kadın olsaydım en korkacağım olay bu olurdu herhalde.
Suçtur kadın olmak.çünkü herkesin sahip olmak istediği bir bedenin vardır. Korumak zorunda olduğun bir namusun ve sevmeye yasaklı törelerin.
Adam gibi adam derler de, kadın gibi kadın demezler mesela Taş gibi derler. Soğuk olmak zorundadır, hissetmemesi gerekir, iyi gözükmelidir ama öyle çok iddialı da olmaması gerekir. Erkeğin yanında yerini bilmelidir.Kadın olmak suçtur bu hayatta. Seversin deli...... derler, sevmezsin kötü derler. Elde ederler basit olursun, elde edemediklerinde konuşmalara meze olursun. Susarsın bir şey bilmiyor derler, susmazsın dili uzun derler.Erkek olmak doğuştan bir güçtür, kadın olmak eksikliktir, güçsüzlüktür. Eksik etektir kadın Aklı ermez, gözü açılmamalı, sırtından sopa karnından sıpa eksik olmamalıdır. Kadın, şeytana açılan kapıdır çünkü. O kapıyı, kadına açtırtmamalı.Oysa erkektir kadını eksik hale getiren, namusunu alıp etek altına iten, inançlarını yok eden. Erkektir bir melekten şeytan yaratmasını bilen.
Kadın olmak eteğini uzun tutmaktır, başkalarının günahlarının bedelini kendisinin ödemesidir.Kadın yüzeyseldir görünürde ve karmaşıktır erkekten istediği şeylerde Oysa kadın derindir ve derine dalmasını bilen vurgun yeme ihtimalini de göze alabilmelidir.Cesurdur kadın, erkek gibi tartıp biçmez. Seviyorsa bodoslama atlar, sevdiği için tüm engelleri aşar. Oysa erkek korkaktır. Ne kadının ilgisini kaybetmek ister ne de ona bir gelecek vaat eder Yedekte tutar. Daha iyisini bulamazsa, elinin altındaki ile idare eder.Kadın karmaşık gibi gözükür ama istediği üç şey; sevgi, sadakat, dürüstlüktür.
bazen öylesine zor olur ki kadın olmak...
sonbaharda, ağaçta yaprak olmak gibidir. rüzgara, yağmura, solmaya karşı direnirsin. tutunmaya çalışırsın dallara.
sabahları makyajsız dışarı çıkmak kadar korkunçtur kadın olmak.
jiletle kıllarını alırsan, gitgide sertleşen kıllarla baş etmek zorunda kalırsın. ağdaydı, epilatördü derken bir yol tutturursun zamanla kendine.
muayyen günlerinde yarım yamalak yaşamaktır biraz da. hiç öyle reklamlarda göründüğü gibi mutlu etmez bizi pedler.
ama gene de biz gülümsemeye çalışırız çenemizde sırıtan koca bir sivilce ile. kapatıcımız bitmiştir çünkü. iyi bir kapatıcı pahalıdır.
sürekli farklı kıyafet giymek isteyen kadın bünyesi sürekli alışverişe çıkmak zorundadır.
bir gün bakımsız olsa, günü kötü geçer. aklında hep aynadaki görüntüsü vardır. dışarı çıkmadan saatlerce aynaya bakmıştır. çoğu zaman vaktini bu şekilde boşa harcar. verimli kullanamaz.
rujunu tazelemek zorundadır.
çorabı düşünce çekmek zorundadır. kaçınca uhulamak.
boyu kısa ise eğer, canı acısa da topuklu giyer kadın. acı çekmek rutinlerindendir.
gözyaşlarını çoğu zaman tutamaz.
kilo aldıkça sevgilisi sürekli laf eder. aldatılma korkusuyla yaşayıp, paranoyaklaşabilirler.
otobüsler de ford yapamazlar. ford un kurbanı olurlar.
arabalarında iseler eğer, minibüsçülerce, seyir halinde iken sıkıştırılırlar.
kadın, anne ise çocukları düşünmek zorundadır. bu durumda kendi bünyesine daha az zaman ayıranları tespit edilmiştir. özeldirler.
saçlarının boyası akar. "akmış boya ile dolaşacağımıza ölürüz daha iyi!" olayı devreye girer.
parfümleri biterse güne başlayamazlar.
ayakkabılarına göre çanta almak zorundadırlar.
ojeleri bozulunca yeniden sürmek....
ve bunun gibi bir sürü şey daha...
zihinler sürekli dolu ve karmaşık. kadın olmak bazen çok sıkıcı.
altımda şort, saçlarım dağınık, rüzgara karşı çıkayım dışarı. soluk rengimle güneşe atayım kendimi. hiç bir kimyasal kullanmadan yaşayayım. küfürler edeyim rahatça. olduğum gibi sevileyim. o kadar kendimi düşünmeyeyim ki insanlar için çalışayım sürekli. ama hayır olmuyor işte... bazen olmuyor.
"kadınsan yerini bil!" diye oturtturuyorlar seni. sen gene odanda bir köşede, kırmızı ojeni sürer buluyorsun kendini. istemiyorum oje sürmek artık. bunun sonu pek aydınlık değil...
kadın olmanın zorlukları çoktur.zaman aşamasına dizersek geçmişten günümüze belgesel tadında size bunları anlatmayı bir borç bilirim.
0-6 yaş arası hanım hanımcık bir kız olmanız beklenir.genellikle aile büyüklerinden "hanım kızlar öyle oturmaz", "hanım kızlar öyle yemez" diye diye bütün kızların beynini öhhöm öhhöm "hanım kızlar küfretmez" kuralını çiğniyordum neredeyse.
bundan sonra ilkokul çağları başlar. kızlarımız ip atlar, topta sadece; can, istop, yedi kiremit vb. gibi orta yollu oyunlardan oynayabilir. fotbol gibi tamamen erkek oyunları kızlara göre değildir denerek kızlarımız bir güzel aldatılır.
lise çağlarında kızlar kesinlikle sevemez. sevsede belli edemez ederse kaşar damgasını yer oturur.zaten aileleri ayrı bir sorundur. erkek evlat istediğini yapabilirken kızın masumane bir hoşlantısı bile namus meselesi olur.
bunları geçelim.kızımız bu evrelerde ya büyür adam olur yada kaşarlı bir.. öhhöm öhhöm neyse şimdi büyüyen, gelişen, beynini olan kızlarımıza örnek verelim:
nedir kadın olmanın zorluklarına? asıl burda değinilmeli:
heray kadın olmanın getirdiği, insanın beynini durduran bir ağrı çekerler.
bir birey oldukları için ayaklarının üzerinde durmaları gerekir buda çalışmak demektir.yemek çeşitlerini bilmeleri gerekir.pilav yapmak için pirinci önceden ıslatmak, kuru fasulyeyi bir gece önce sıcak suya koymaları gerektiğini unutmamalıdırlar. en büyük sorunları da ne pişirsem derdidir. günümüz çağında iyi geliri olan bir kadın evine haftada bir( eğer zengin bir beyefendi ile evli değilse, eğer zengin bir koca varsa geç kardeşim okuma bunu) temizlikçi tutabilirken normal şartlardaki bir kadın kendi evini kendi temizler, parasıyla da çoluğuna çocuğuna üst baş alır. biraz elit kesimden gidelim ve yardımcı geldiğini düşünüp kadınımızın üzerindeki baskıyı azaltalım.
birde bakım derdi vardır evli/bekar tüm bayanların sorunudur. buna tonlarca para harcanıldığına mı yanalım kendimizi kılıktan kılığa soktuğumuza mı??
bir değişiklik istiyacı duyan her bayanın ilk adresi kuafördür. saç baş-kaş bıyık vs. bu gibi işlermler için kuaför ideal mekandır. saçın uzunluğu kısalığı beğenilmediği gibi rengide değişime uğrar. föndü maşaydı boyaydı derken saçlar bir güzel yanar. tabiki pırasa gibi saçlarla gezilmeyeceğine göre bir sonra ki durak kozmetiktir. saç şampuanı, saç kremi, bakım kürü derken saçlara bakım sağlanır. ama birde vücut bakımı vardır. nemlendiricisiydi, deodarantıydı, parfümüydü derken hesap kabarır.makyaj mazlemesi desen onlar zaten ateş pahası. geçelim burda amaç bütçeyi dengelemekte.
kendisine bakmayıp salaş salaş gezen bayanlar çoktur. ama sevgilisi yada kocası olan her kadın bu saydıklarımızı yapar. erkekler terli bile bize seksi gelebilirken * biz bayanlar terli ve kıllı kesinlikle iç açıcı olamayız.
erkekler genellikle bu duruma şaşırır. ya bu kadınlar da hiçmi akıl fikir yok diye düşünürler. işte diğer bir zorluk erkektir.
bir erkeği idare etmek emin olunki çok zordur. nerde esip gürleyeceği belli olmayan bu tür kadınlar için bir muallaktır. bizlerin kendimizce geliştirdiğimiz diğer bir sıtratejide: saçı uzun aklı kısa moduna sarmaktır. ama bilmezlerki hayır dediklerini yaptıklarını. burda fazla detaya girmemek gerek.
her ince detayıda bayanın düşünmesi gerekir. erkek genellikle sevgiliyken "bilmem sen bilirsin, sen karar ver" söylevleri çekerek ufaktan sorumluluk kaçakcılığı yaparken evlendikten sonra bu hat safaya ulaşır. bkz: "bana ne" yada "annene sor"
bunların yanında en büyük zorluk şiddettir. tanıdığımız yada tanımadıklarımızca şiddete maruz kalan bir çok kadın vardır. erkekte fiziksel olarak kendini koruma gücü mevcut iken kadında bu ruhsal ağırlıktadır. ruhumuzu koruyabildiğimiz gibi bedenimizi koruyamayız. bedenine sahip çıkmak başlı başına bir zorluktur zaten. dışarıda fikri ve zikri pislik olan bir sürü hayvan varken bir kız çocuğu, genç kız ve kadın olmak çok ama çok zordur.
Eğer kadının maddi gücü yoksa kendi evinde hizmetçi durumuna düşüyor.
Erkek ne derse o olur. Kadının düşüncesini bile sormadan her şey hakkında karar alıcı konumda erkek vardır.
Eşitlik eşitlik diyorsunuz ya. Lafta hep. Bir erkek kendinden düşük biriyle evlendiyse o evlilik içinde kadın her zaman ikinci plandadır. Saygı yoktur, empati yoktur, sağlıklı ilişki yoktur.
Kadın her zaman erkeğin kölesi durumundadır. Hep fedakar olmak durumundadır çünkü evindeki huzuru böyle sağlayacağını düşünür.
Hep sabretmelidir. Yoksa yuvası dağılacaktır.
Çünkü kadınlar duygusal yaratıklar. Hep duyguları ön planda. En son mantık konuştuğu zaman da ortada ilişki felan kalmıyor.
Şahsen en büyük zorluk erkekler diye düşünüyorum. Bir de akraba. Neden saygı duyayım? Sırf kan bağı var diye yaptıkları onca iğrençliklere büyükler diye neden saygı duyayım.? Terbiyesiz olmayı yeğlerim. Niyetim kimseyi aşağılamak değil. ama bu böyle. Tek başına gezerken bile gözlerin üstünüzde olması ve terslemeniz yani bunu yapmak zorunda kalmak bile rahatsız edici. Farklı illeri gezdim ve kısada olsa bir süre yaşadım. Bir gün birisiyle fena halde birbirimize gireceğime adım kadar eminim. "Beyni kurak" erkekler yada amca demeye dilim varmıyor koca adamlar. Dişi sinek bile görse "azdığı" için yolda yürümek hele ki akşam yürümek başlı başına bir dert. Koca gündüz bile Gebze gibi bir yerde bile bunları yaşarsınız. Olay ilin&ilçenin büyük yada küçüklüklüğünde değil. Olay, Beyinlerinize mısır püskülü sokmak istemem. Iyi günler.