kendi seçimlerimiz, tercih hakkımızın olmadığı konularda bu kadar fazla eleştirilmek hatta direkt bakış açısı geliştirmek oldum olası saçma gelir bana..
bir kadın olarak yaratıldım diye bazı kalıpların içerisine girmem gerekiyor diktesini kabullenemiyorum.
zaten bu yüzden ne tam olarak onlardan biri olabiliyorum, ne de kabul görebiliyorum.
Yıllardır yalnız yaşıyorum kendi paramı kazanıp (çok şükür), kendi işlerimi hallediyorum ki buna bir evde erkeğin yapması gereken görevler de dahil.
Ha onlara göre iki hatta üç katı sürede yapıyorum ama yine de yapıyorum bir şekilde.
Ve bu yalnız yaşama konusuna bizim toplumumuz birkaç yıl önce alışabildi.
o da bazı çevrelerde..
bana en çok eleştiri getirenler yine hemcinslerimdi.
-tek başına bir kız istanbul gibi bir yerde yaşar mı hiç diyen yengelerim,
-evine giren çıkan belli değil diyen kapı deliğinden evimi gözetleyen karşı komşum (ki evime giren erkekler de kuzenlerimden başkası değil)
-kız kısmısı bu kadar özgür olmaz diyen babannem
-senden utanıyoruz diyen halam (kendisi beni evinden kovmuştur)
-orospu olup başımızı belaya sokacaksın diyen annem..
bu insanlarda nasıl bir kafa var benim aklım almıyor.
Cahil ordusu diyeceğim ama en başta annem öğretmendi.
ama elbette okumakla cahillik arasında uçurum da olabiliyor, kimine hiçbir şey katamıyor işte..
kadın olmak demek korkuyla yetiştirilmek demek.
Yani sizin öncelikli beyninize işlenen şey korku.
yalnız yaşadığını saklarsın insanlardan.
Ben abimle yaşıyorum derdim hep.
Hatta çok zorda kalıp dışarıdan yemek söylediğimde de abim içerideymiş gibi davranırdım.
Ona seslenirdim siparişi almaya gelen adamı görünce.
mesai gibi bir zorunluluktan eve geç geliyorsan, evin önünde inemezsin.
birkaç blok ötede inersin ki kimse öğrenmesin yalnız yaşadığını ya da evini.
Akşam yürürken de tenha sokaklardan uzak durursun kestirmeleri es geçerek.
Korktuğun şey nedir tam olarak?
genelleme yaparsak bir erkekten gelecek zarar.
ve bir erkekten korunmak için yine bir erkeğe muhtaç olman ne acı verici.
Üsküdar harem de bi akşam vakti otobüsten indim ve 2 gencin saldırısına uğradım.
Çantamı direkt verdim zaten ama buna rağmen bıçak çıkarıp üzerime yürüdü bi tanesi.
Ben tam her şey bitti derken biri geldi ve kurtardı beni.
Eve kadar da bıraktı.
o an diğerinden korkmuş olan ben, yine hiç tanımadığım birine güvenmek zorunda kalıyordum.neyse..
Kadınların hakları, erkeklerin onlara açtığı çember kadardır.
Yani sınırlarımızı onlar belirliyor aslında..
Şart kiplerine bağlanmış yargıları tamamen kendi iç savaşları..
ben neden bir şeyleri istediğim için yaşayamıyorum?
Bir şeyin cevabı neden sadece "çünkü canım öyle istedi" olamıyor?neden ben kişiliğimle elde ettiğim başarılarımla değil de "yaptıklarım" ya da "yapmadıklarımla" değerlendiriliyorum?
benim hayallerim safça görülürken, çocuk beyinli erkeklerin tutarsızlıkları cool oluyor?
Burada bile 'kadın olduğunu belli eden' yazılar yazmak eleştiri konusu.
Ben neden cinsiyetimi saklamak zorundayım ki?!
Yalan söylesem demek ki daha karakterli biri olacağım savunduğunuz şeyin sonucunu seveyim.
Kadın olmak çok apayrı bişeymiş gibi davranıp salt bunun için özel ilgi alaka bekleyen hatun kişiler de kendilerini bi halt sanmasa keşke.
yine en başta başladığım cümle gibi "senin seçimin olmayan bir şey" in arkasına sığınıp karşındakini ezmeye çalışman da karaktersizliktir.
Kadın olmak kolay değil..
Ama bunu zorlaştıran sadece erkekler de değil.
Bu yüzden en başta kadın örneklerden bahsettim..
Bakış açısı dediğimiz şey tuvalette otururken kendi kendine düşünüp karar verdiğin şey olmamalı, ya da ceyda sana vermedi diye içinde yaşadığın öfkenden kaynaklı olmamalı ve yine berkay seni aldattığında onun yüzüne tüküremediğin biriken kelime dağarcığından ibaret olmamalı..
bakış açınızı geliştirin biraz.
kadın olmak güzeldir heralde! önce okulda kavga edip dayak yemessin, zaten öğretmende dövmez. çete mete işine hiç bulaşmassin. evde en büyük gücün babadır , her dediğine inanır. sonra abazalık denen illeti bilmessin , en azından istediğin adamı elde edeceğini bilmek bile sana güven verir. düşünün bir erkeğin en verimli en güçlü 10 senesi abazalık denen piskololiyle gecer. ne sabun dayanır ne şampuan. eller nasır bağlar asılmaktan. nerde bir çatal görsen koşarsın en yakın yanızlığa. ne okuldan anlarsın ne evi takarsın. bütün dünyan seks ve aşk düşünceleriyle kavrulup durur.
sonra tam bi şeyler düşürmeye başlamışken askerlik çatar. 18 ay asıl babam asıl. o abaza duygular öyle büyürki askerliği bitirir bitirmez ilk önüne gelenle nikah masasında alırsın soluğu.
sonra hayat git gide bir erkek için daha acımasız daha ağır olur... 7 den 70 e kadar bir erkek hep çile çeker. kadın iyi zengin kocayı buldumu kurtarır bu dünyasını.
aha burda yazıyorum, bir daha dünyaya gelirsem kadın olmak istiyorum.
diri diri toprağa gömülmeyi göze alarak doğmak , tarifsiz acılara, iskencelere, sözlere maruz kaldığı halde sesini çıkartacak gücü kendinde bulamamak; ezilmek , hor görülmek , haklıyken haksız olmak ve hep bir adım geride kalmak.. cinsel obje gözüyle bakılmak .. ezilmek , süzülmek ve sövülmektir kadın olmak..
kadınlık zor zanaat..
"işte, bizim ülkemizde kadın olmak bu çünkü. Kadın denince ülkemizde akıllara gelen bu. Namus, iffet, örf ve adetlerle kimlik anlamından tamamen koparılmış, bambaşka anlamlar yüklenmiş, kızlığını yitirmenin sonucu haline gelmiştir kadın olmak. Seks yapmış ve bekaretini kaybetmişsen senden bir şey eksilmiş görüşü var insanlarımızda. Bir şeyler kaybetmenin sonucu, bir ayıp gibi görülüyor kadın olmak. Özellikle bekarsan. Evliysen de artık birinin kadınısın. Namususun. Adın yok. Namus denen kocaman bir dağın zirvesinde hapissin. Aile gardiyanın, ev hücren, konu komşu kule bekçilerin, devlet seni hapsedenlerin azmettiricileri. Daha ne diyebilirim bilmiyorum. Örgütlü bir kötülüğün içinde her türlü baskıyla sindirilmeye çalışıyoruz. işte görüldüğü gibi, bayan ile kadın arasındaki fark bu söylemleri doğuruyor. Bu söylemler bir sürü kadının canının yanmasına sebep oluyor. Kimliğimize sahip çıkmamız, kadının adı duyulana kadar bu farkı göz önüne sunmaya devam etmemiz gerekiyor. "
zordur. cahilinden filozofuna erkekler tarafından am, got, memeden ibaretsinizdir. yani metasinizdir, malsinizdir. alirlar, oynarlar, sıkılır, bırakırlar. ticari yönden ele alindiginda yine metasinizdir, bedeniniz uzerinden pazarlanirsiniz, guzellik kisvesi altinda sizi sekilden sekile sokarlar, siz de akilli degilsinizdir, girersiniz. aman ha dogal olmaya kalkamayin kezbanlikla itham edilirsiniz. siz siz olun bildiginiz yolsan ilerlemeye devam edin.. ha bir de haberiniz olsun kadın hakları falan var ya heh iste onlae hikaye.
kadın olmanın ne demek olduğunu kim kavrayabildiki bu ülkede. iddia ediyorum ki kadın olma meziyetine sahip olabilen dişiler bile bunu bilmiyorlar.
kimi diyor "adet gördüysen artık kadınsın."
kimi diyor "bakire değilsen artık kadınsın."
kimi diyor "evliysen artık kadınsın."
kimi diyor "anne olduysan artık kadınsın."
kimi diyor "18 yaşını geçtiysen artık kadınsın."
kimi diyor "vajinan varsa her türlü kadınsın. kadın olmak cinsiyet olayıdır." (bunu en çok çakma feministler ve türk medyası söyler.)
aslında bu söylenenlerin hepsi yanlıştır. bu yanlış düşüncelerin yaygınlaşmasının ve kalıplaşmasının en büyük sorumluları adam olmayı yüceltirken kadın olmayı yüceltmeyi unutanlardır. bunlar hatta daha da ileri giderek "kadın dırdırı", "kadın gibi kırıtmak", "kadın gibi dizi izlemek" gibi kadın olmayı doğrudan dişiliğe dayandıran iğrenç ve mantık dışı deyimlerle kadın olmayı ayaklar altına almışlardır ve bu yüzden bu kavram kargaşasının içinden çıkılması çok zor bir hal almasına neden olmuşlardır.
aslında kadın olmak ne demektir, biliyor musunuz? kısaca şudur:
adam olmak = kadın olmak
yani erkekler için "adam olmak" neyse dişiler için de "kadın olmak" odur. adam olmak için gereken şeyler (olgunluk, efendilik, akıllılık, mertlik, dürüstlük, vb.) aynı zamanda kadın olmak için de gereken şeylerdir. bundan dolayı da "adam gibi", "adam akıllı" gibi adam olmayı yücelten kalıplar "kadın gibi", "kadın akıllı" diye kadın olmayı yüceltecek biçimde kullanılabilmelidir. işte bunlar olduğu zaman kadın-adam eşitliği için önemli bir adım atılmış olacaktır.
sonuç olarak sırf vajina sahibi olmakla, adet görmekle, bakireliğin bozulmasıyla, 18 yaşını geçmekle, evlenmekle, doğum yapmakla asla kadın olunmaz! bunları anlayamayıp ondan sonra her 8 mart geldiğinde bu günü "dişiler günü" olarak kutlayanlar yüzünden güzelim "emekçi kadınlar günü" amacından saptırılıyor ve o gün gereksiz yere cinsiyetler arası gerginlikler çıkarılıyor maalesef. aklınızı başınıza toplayıp adam olun, kadın olun, lütfen 8 mart'larda böyle yapmayın! *
Suçtur kadın olmak....çünkü herkesin sahip olmak istediği bir bedenin vardır. Korumak zorunda olduğun bir namusun ve sevmeye yasaklı törelerin.
Adam gibi adam derler de, kadın gibi kadın demezler mesela Taş gibi derler. Soğuk olmak zorundadır, hissetmemesi gerekir, iyi gözükmelidir ama öyle çok iddialı da olmaması gerekir. Erkeğin yanında yerini bilmelidir.
Kadın olmak suçtur bu hayatta. Seversin deli derler, sevmezsin kötü derler. Elde ederler basit olursun, elde edemediklerinde konuşmalara meze olursun. Susarsın bir şey bilmiyor derler, susmazsın dili uzun derler
Erkek olmak doğuştan bir güçtür, kadın olmak eksikliktir, güçsüzlüktür. Eksik etektir kadın Aklı ermez, gözü açılmamalı, sırtından sopa karnından sıpa eksik olmamalıdır. Kadın, şeytana açılan kapıdır çünkü. O kapıyı, kadına açtırtmamalı.
Oysa erkektir kadını eksik hale getiren, namusunu alıp etek altına iten, inançlarını yok eden. Erkektir bir melekten şeytan yaratmasını bilen.
Kadın olmak eteğini uzun tutmaktır, başkalarının günahlarının bedelini kendisinin ödemesidir. Kadın yüzeyseldir görünürde ve karmaşıktır erkekten istediği şeylerde Oysa kadın derindir ve derine dalmasını bilen vurgun yeme ihtimalini de göze alabilmelidir. Cesurdur kadın, erkek gibi tartıp biçmez. Seviyorsa bodoslama atlar, sevdiği için tüm engelleri aşar. Oysa erkek korkaktır. Ne kadının ilgisini kaybetmek ister ne de ona bir gelecek vaat eder Yedekte tutar. Daha iyisini bulamazsa, elinin altındaki ile idare eder.
Kadın karmaşık gibi gözükür ama istediği üç şey; sevgi, sadakat, dürüstlüktür.