sonuna kadar katıldığım önermedir.sırf aldatılma korkum tavanda, övgüvenim tabanda olduğu için birlikte olduğum kadınları sadece 1. sınıfın 2. dönemine kadar okumuş kadınlardan seçiyorum.siz siz olun daha fazla eğitim almış kadınlardan uzak durun aksi takdirde evde boynuzlarınızla mutlu mesut yaşarsınız.
doğru olmayan bir önermedir. bir kadın kocasını aldatıyorsa bu onun ucuzluğunu ve karaktersizliğini gösterir. çünkü karakter insanın içinden gelen bir şeydir. okuyup okumamakla alakası yoktur.
Kadin kismi okumaz kadin kismi calismaz kadin kisminin soz hakki yoktur diyen dedelerinin yolundan yuruyen yazar beyanati. Sacmalamistir. Aldatmak isteyen escinsel olur yine aldatir.
bunun okumuşlukla değil, para ve özgüvenle orantılı olduğunu ortaya koymuş bilimsel bir çalışma vardır. kendi yaşadıklarımla da tecrübe etmişliğim var. aksini kimse iddia edemez heralde, ve istisnalar kaideyi bozmaz diyerek yapılan araştırmayı siz değerli ulusözlük müdavimleriyle paylaşıyorum.
Tilburg Üniversitesinden asistan profesör Joris Lammersın bu konuyla ilgili bir çalışması bulunuyorç Lammers 1000 güçlü pozisyonda çalışan profesyonele eşlerini aldatıp aldatmadıklarını ya da böyle bir eğilimleri olup olmadığını sormuş. Sonuç ise kadın ya da erkek farketmeksizin güçlü pozisyonlardaki bu insanlar sadakat sahibi değiller.
Lammersa göre belli bir gücü hisseden, elinde bulunduran insanlar risk almayı ve gücü kullanmayı sevdikleri için aldatma ihtimalleri daha yüksek oluyor.
Florida Eyalet Üniversitesinde yapılan bir araştırma ise durumun sadece güçlü pozisyonlarda olanlarda ya da sadece erkeklerde böyle olmadığını gösteriyor. Laboratuvar ortamında yapılan çalışmalara katılan erkekler ve kadınlar (gündelik hayat süren insanlar), kendilerini daha güçlü hissettiklerinde daha flörtöz cevaplar vermişler.
insanlar kendilerini daha güçlü hissettiklerinde daha sexy, daha etkileyici hissediyorlar ve aldatma eğiliminde oluyorlar. Çünkü kendilerini güçlü hissettiklerinde hiç hata yapmayacaklarını düşünüyorlar. Bir şeyin etik olup olmaması ise onları genel itibariyle pek ilgilendirmeyebiliyor.
biz çirkin, hayata küs ve hayatlarının çalışmaktan ibaret olacağının bilincinde olan üniversiteli kızlar olarak "erkek nasıl aldatılır" dersi alıyoruz mesela. yoksa okula falan ne demeye gidelim...
işin aslı için: gerizekalı başlık açıyorum, ilgi çekiyorum
Kadınların aldatma oranıyla okumuşluk oranı arasında doğru orantı yoktur. Okumaktan kastedilen kişinin kendini geliştirmesi, genel kültürünü arttırması ise bu onun karakterini güçlendirecektir. Bu da aldatmanın aslında insanın kendisini kandırması gerçeğini faketmesine neden olur. Kastettiğiniz eğitim görmekse doğrudur, okumak insanın egosunu geliştirir. Bu da narsizmle alakalı diğer insanları aşağı görmeyi birlikte getirir.
aldatmanın gözde görünür kısmı artar-ki ben ona da inanmıyorum- okumamış kesim tenha köşelerde, tarlalarda iş pişirmeye devam eder.
şimdi savunmasına gelelim bunun; okumuş kadın eğitim sürecine ve çalışmasına devam ettiği için bu gibi işlere ayıracağı vakit azdır, halbuki okumamış kişi bütün gün tv karşısında aşk ile ilgili şeyler düşünür, çoğunlukla da uygulamaya koyar.
ikincisi okumuş kadının çekinceleri azdır ve yapsa bile dürüstçe söyler, okumamış kişi kocası eline bakar, aç kalmaktan ve dayak yemekten korkar.sonuçta gösteriyor ki artan bi oran yok ortada.
kadının okumasıyla, vizyonunu genişletmesiyle alakalı değil; ruhuyla, potansiyeliyle alakalıdır bu durum.
kadın ya da erkek, insan okudukça kendisini tanır, durup uzaktan kendisine bakabilme yeteneği gelişir, aydınlık bir kafa elbet de kendisine saygı duyar. aldatmanın bir acizlik olduğunu bilir. aldatmaz. gider söyler adam gibi 'sevmiyorum seni' diye. sonra ne yapacaksa yapar. ama yakıştıramaz kendine aldatmayı.
bu olsa olsa 'kadın okumasın, ne anlatırsam inansın, başka dünyaları tanırsa benim ne kadar avam olduğumu anlar; bırakır gider beni' zihniyetiyle söylenmiş bir cümledir. bu cümleye 'en iyi niyetli yaklaşım' budur.
şişli'de, nişantaşı'nda değil, varoşların yoğun olduğu bir ilçede psikologsanız eğer bu görüşün tam tersinin geçerli olduğu düşüncesine kapılabilirsiniz. o yüzden oturduğunuz yerden sallamayın. böyle böyledir öyleyse şöyle olur diye atmaya gelmiyor bu işler. alt kültürde çok daha yaygın aldatmalar ve şaşırtıcı bir biçimde de pazara gidilip elma alımış rahatlığı ile de itiraf ediliyor.
bu düşünceye haiz insanın anası zır cahil olduğundan kelli kendisinin de pek bir eğitime haiz olmadığı varsayımını öne sürebiliriz. eh nihayetinde kimse anasının babasını boynuzladığını çıkıp uluorta dile getiremeyeceğine göre, ya orospu çocuğudur, ya cahil.*
ne diyeyim, böyle bir düşünce var ise eğer, ben bu yönde bakarım olaya.*
Eğer okudukları kitap (bkz: yatmadan önce 100 fırça darbesi) ise tamam. ama asıl önemli olan benim böle sırf entry girmek için yazılmış salakca şeylere vakit kaybedip yorum yapmak utanıyorum.