başlığa bakıp yanlış anlaşılmak istemem. hatta kabul etmek istemediğim fakat üzerinde düşününce mecburi bir durum olduğunu kabullenmeye zorlandiğim gerçektir.
bizim toplumumuz hep kadınlar üzerine baskı kuruyor. çocukluğu boş verelim, ancak genç kızlarımız ailesinden izinsiz dışarı çıkamaz oluyor. aileleri de anlamak mümkün. ahlaki değerlerimiz bozulmaya yüz tutmuş, komşularımız dışarda keyfine göre takılan kızlara kötü gözle bakıyor. anne babalar canlarından bir parçayı korumak ve kötü bilinmemesini sağlamak için dışarıda bir çok insanla uğraşıp kavga etmektense kızına baskı uyguluyor. özgür davransın diyen ailelerin kızlarına ise milletimiz; bu kız bozuk, fahişe, onla bunla yatıp kalkıyor, orospu gibi kelimeler kullanıyor. kullanan da başkası değil bizleriz. gece saat üçte bizimle birlikte sadece takılmak için sahilde dolaşan kıza biz ne gözle bakıyoruz diye düşünmeden geçmeyelim. bu kız vermeye hazır. hakediyor o zaman diyenlerimiz çoktur. hatta erkekler değil kızlarımız bile böyle düşünür.
bazı yerlerde babalar kız evlenme çağı gelince veya gelmeyince dahi hiç tanımadığı, sevmediği biri ile kızı evlendirmeye kalkıyorlar, evlendiriyorlar. insan yanında uyuyacağı, seks yapacağı insanı kendi seçme hakkı olmaz mı?
erkekler bir kız ile yatarsa çapkınlık, kızlar yaparsa fahişelik olur. birine tanınan özgürlük diğerinde fahişelik adını alıyor.
her insan veya ülke için özgürlük para ile sağlanır. para sahibi olanlar diğerlerinden daha özgürdür. zengin biri olmadık şeyler yapar kimse eleştirmez. aynını fakir yapınca demediği bırakmayız. kadınlarımız evde olduklarından gelirleri yok ve dolayısı ile özgürlükleri yok. parasal bağımlılık özgürlük önünde en büyük engel.
toplum tarafından zaten özgür bırakılmayan kadınlar evde de önce baba tarafından, evlendikten sonra koca tarafından özgürlüğü alınıyor. bir şekilde ailesinden uzaklaşıp yalnız kalan kadınlar için ise özgürlük sadece sözde fahişelik olmaktan çıkıp gerçek fahişeliğe dönüşüyor. geçimini sağlamak için sevmediği biriyle evlense evlilik bir fahişeliğe dönüşecek. evlenmese bir iş bulsa erkekler rahat bırakmayıp onu işten anlamaz görecekler. işinden olmamak, işinde yükselmek, iyi para kazanmak için iş yerinde erkeklere kadınlığından ödün verecek ve gerekirse yatmak zorunda kalacak.
diyelim kuyruğu her şekilde dik tutan, kimseye eyvallah etmeyen bir kadın var. ne bir iş yerinde tutunabilir, ne erkekler böyle bir kadını uzun süreliğine ister. onların gözünde o zaman geçirilecek bir fahişedir. sonunda geçimini sağlamak için bir iş bulamaz ve en eski mesleğe geri döner. gerekirse fahişelik yapar, porno filmde oynar. sibel kekili bir röportajında 1200 euro borcunu ödeyebilmek için porno filmlerde oynadığını söylemişti. film başına 200-300 euro almış. dört beş filmden sonra bırakmış. bu kadar az ücret aldığını bilmiyordum. duvara karşı filminde olduğu gibi gerçek yaşamında da aile baskısından kurtulmak için evlenip özgürlüğüne kavuştuktan sonra hayatın onu fahişeliğe zorlaması ne acı değil mi?
kısacası bir kadın için özgürlük genelde sözde veya özde fahişelik ile birlikte geliyor. bazen diyorum; özgür olmak iyi bir şey değil.
not: ama yine kadınlar için bir umudum var. geçimini sağlayamayan her kadın veya erkeğe devlet yardım etse büyük ölçüde fahişelikten kurtulurlar.
belki doğru olabilecek önermedir. keskindir tek başına anlaşılmaya bilir lakin belkide doğrudur. zaten bir çok pis ilişkiyi gizli kuran insanlar için özgürleştirici olabilir açıktan yaapılarak.
yanlış olan önermedir, nikahı önemsemeyen kadın için fahişelik, hem zevk hem para kazanacagı için bir özgürlük alanı saglayabilir, bu da net degil çünkü.
fahişelik yapan bir kadın için özgürlük, belgesini alıp, vergisini vermesidir, bak kimse karışmaz ona. *