zaten tatmini müthiş derecede zor olan kadın egosunun, tatmini imkansızın da ötesinde olan türk kızı egosuyla karşılaştırılmasıdır.
burda amaç; hiçbir şekilde 'türk kızları şöyledir böyledir' diyerekten bir bok atma, bir tartışma, çekişme ortamı oluşturmak olmayıp, gündelik hayatın akışı içersinde başa gelen hadiseler ve yanı sıra yapılan gözlemlerin sonucunda, şahsi olarak varılan kör ve karanlık noktanın; subjektif olmakla birlikte, yorgun, bitkin, kırgın ve kızgın bir şekilde, halka arzıdır.
her zaman söylerim; kadınların ne kadar eksiği varsa, erkeklerin de o kadar var.. hatta itiraf etmek gerekirse, erkeklerin daha çok eksik yönü vardır.
ama siz de itiraf edin ki, bu eksiklikler, sizinkiler kadar zararlı değildir ey kadınlar!
yine de kadınlar her zaman kutsaldır ve erkeklerden ruhani bir üstünlükleri vardır diye düşünmekteyim.
şimdi gelelim türk kızı'na...
başta da belirttiğim gibi, asla ama asla sözlük genelinde zaten haddinden fazla yapılan o uzlaşmasız ve şuursuz tartışmalardan birini başlatmak veya türk kızlarını aşağılamak değil amacım.
bunu bir şikayet, bir tespit ya da ne bileyim ona benzer, zararsız bir hezeyan olarak algılayın lütfen.
ve zaten bu şikayetim, kadın olabilmiş kızlarımızla alakalı değil, henüz kadın olamamış ve kaç yaşına gelirse de gelsin, o tatminsiz egoyla, kadınlık vasfına erişemeyecek olan ukala ve ben merkezli kızlarımızla ilgilidir.
kadın olmak, apış arasındaki o -size göre dünyanın dönme sebebi olan- küçük fındığın, bir japon bayrağı sahibi olması anlamına gelmiyor.
kadın olmak; zarafet, zeka, alçak gönüllülük, naiflik gibi erdemlerin yanında, her haliyle cezbedici bir dişiliğe ve bu dişiliği yerinde kullanilme yeteneğine de sahip olmak demektir.
evet, şu anda çekilen hassiktirleri duyar gibiyim..
kızmayın kızlar!
biliyorum; tıpkı kadın olabilmenin bu ince gereklilikleri gibi, elbette tam anlamıyla bir erkek olabilmenin de belirli gereklilikleri vardır.
ve tabii ki erkek milletinin bütün fertleri bu gerekliliklerin hepsine haiz değildir. *
ama şu an konumuz o değil, onu ayrı bir başlıkta inceleriz. kaldı ki, bu yazıyı okuyanlarınızdan biri, eminim ki, konu başlığımız olan o bitimsiz egosuna kapılıp, hunharca ayarlar vermeye çalışacaktır zaten.
dağılmadan toparlayalım;
işte bu 'kadınlık' vasıflarından yoksun kızlarımızın egosu, dünyadaki tüm kadınların egolarının toplamlarının yetmiş üç katından daha fazladır.
tüm isimleri zincirleme olarak tamlasak da, aralara belirtili belirtisiz nesneler koysak da, etken ve edilgen, çatılı ve çatısız fillerle bağlasak da, hatta ve hatta tüm şairleri, romancıları bir araya getirip yardım istesek de bu egonun sözel tarifini yine de beceremeyiz.
öyle bir ego düşünün ki, ruhu ve beyni tamamen etkisi altına almış; kendini dünyanın en güzeli, en dahisi, en ateşlisi sanan, yazılmış tüm şiirlerden ve şarkılardan kendine pay çıkaran ama aslında saf ve temiz bir kızcağızı, aynısından başka yok sandığı o küçük bedene hapsetmiş, dolayısıyla tüm hayatını ve hayatındakileri bir yolunu bulup zehirlemiş bir ego...
öyle ki;
dünyanın başka hiçbir yerinde, sadece adını sorduğunuz bir kadından 'sananebeaagerizekaaağ' karşılığını alamazsınız,
dünyanın başka hiçbir yerinde, 'iltifat ettiğiniz için' art niyetli olarak algılanmazsınız,
dünyanın başka hiçbir yerinde, 'bu olmazsa şu olsun bari, hazırda dursun' düşüncesiyle, yedekte tutulup, eşşşşek yerine konmazsınız!
ve örnek vermeye bile değmeyecek kadar önemsiz, saçma sapan, sanal! bir icat olmasına rağmen, bu egonun etkisindeki kızlarımız için ayrı bir anlam taşıdığından vermek istemediğim bir örnek olacak ama;
dünyanın başka hiçbir yerinde, msn istediğinizde ya da; m, s ve n harflerini aynı cümle içersinde kullandığınızda, sapık muamelesi görmezsiniz.
ve yine dünyanın hiçbir yerinde, bu yazıyı okuyan bir hatun kişisi 'haaaaa ulan meğersem bu birinden msn istemiş ve kız vermeyince göt olmuş, ondan böyle cazırdıyor çakaaaal' şeklinde tamamen söz konusu egonun ürünü olan ahmakça bir düşünceye kapılmaz.
her neyse...
biliyorum ki, türk kızlarının, bitmek tükenmek bilmeyen bu egolarında, en büyük pay sahiplerinden biri de, hiç şüphesiz, biz türk erkekleriyiz.
zaten her zaman söylerim; bu ilişkide tencere-kapak benzetmesi hiç de yadırganamaz.
ne verirsen alan, karşılığında hiçbir teşekkür veya memnuniyet belirtisi göstermediği gibi, çekinmeden 'daha yok mu?' diyen bu kör olasıca egoya ömrünü yedirmişlerden biri olarak, taa kalbimden, taa içimden gelerekten lanet ediyorum!
kadın cinsellik organını karat ile ölçmekten vazgeçmemenin ürünüdür bu vaziyet aslında.
başta her alanda elinde avucunda ne varsa sevişmek için savurmaya hazır erkek toplulukları ile aslında fahişelik yapmadan kendine değer biçmiş kadın gurupları arasında çıkan savaşın ağır sonuçları bunlar birazda.
kabul olunur ki; bir kıza msn adresini sormanın sapkınlıkla aynı kefeye konması çok üzücü ancak günümüz apaçi yaşam tarzını ele alacak olursak msnden karı kaldırmak şeklinde bir tabirle karşı karşıya kalırız ki msnden kalkmak istemeyipte yazmak isteyen onlarca hatun biliyorum.
sonuç olarak arada kalmış tuhaf bir alış veriş durumu bu.
arada kalan aslında sadece ikili ilişkilerini belirli seviyelerde sürdürme arzusunda olan bizlere oluyor.
sonuçta ekonomik güçlüğün içinde pompalanmış medya unsurlarıyla aklını yitirmiş kızlar ve erkekler ile paranın esaretinden kurtulamamış aynı boş zihinlere sahip güruhlar arasında temelde aynı beşeriyette farklı davranış benzerlikleri bizleri eziyor maalesef.
sıradaki eser de, bu yazıyı okumadan ayar vermeye çabalamış zeynalara gelsin;
vay anasını ya, ulan o kadar da ince eledik derdimizi anlatabilelim diye.. ama nafile, yine o tuhaf egoları harekete geçmiş birilerinin, neymiş efendim 12 yaşındaki kızlarla takılıp 'sürekli ip atlıyoz yhaa' diye şikayet ediyormuşuz falan filan...
atlar mısın sabaha mı bırakırısn...
ben zaten bende olabilecek, erkek milletinde olabilecek hataları da en başında kabullenmişim, direkt olarak kızları, kadınları suçlamamışım, kaldı ki 'kadın' egosu başım üzerine demişim, sen kadın olabiliyorsan ben her şeyine katlanırım demişim.
doğru dürüst okusaydın anlardın belki haspam.
iki ağır aksanlı cümle kurup, görmüş geçirmiş, cool ve marjinal kız havalarında soluk soluğa ayarcıklar vermeye gelmişsin ama bunu yaparken de zaten o bahsettiğim egona yenik düşmüşsün.
hayır yhaa nealakaaa beaaağ diyecek olursan da, sormak isterim;
o zaman sen niye üzerine alındın ki bu dediklerimi, 12 yaşında ip atlayanlardan değilsen, seni geren nedir? bırak ben sübyancılığıma devam edeyim! sana girip çıkan ne? sırf bilmişlik yapmak değil mi amacın? sırf o küstah tarafını, kendini tanrıça ilan eden kör beyninin sana çok parlak gelen fikirlerini takdim etmek değil mi?
benim yazım gerçekten var olan tipler üzerine bir yazıydı, kimsenin üzerine alınması gerekmiyordu.
ama senin yazın, direkt olarak şahsıma yönelikti, bunları o yüzden yazıyorum, eğer iş ukalalığa kaldıysa, o ipte de yürümesini biliriz güzelim.
burda esip gürlediğin gibi, karşıma geçip iki cümle kurabileceksen, hiç sorun yok!
o dişi kaplan tavırlarını bizzat karşımda görmeyi çok isterim!
o zaman anlarsın, 12 yaşındaki kızlarla ip mi atlamışım, yoksa daha 12.5 falanken fındık uzmanı mı olmuşum!
freud'un sapikligini haklı çıkarabilecek versustur.
genel itibariyle ego bir hastalık olabilir.
sahip olduğu kişiye kibir yukler.
seytan'inda egosuna tatmin etme sorunu vardı.
kadın egosu evlenmeden önce pismiştir. evlendikten sonra kocasinin başını sisirme göstergesi. türk kizina bir şey demeyeceğim. kezbanda bile ego tavan iken...
nedenini çok merak ediyorsanız, armut tipli bir kızın fotoğrafını alıp herhangi bir sosyal mecrada profil oluşturabilirsiniz.
bu ilginin yarısı sana, bana yapılsa götümüz arş-ı ala'ya değer.
-ha günün sonunda o armut kız da armut bir koca bulup evlenmek için bir taraflarını yırtacak ve gerçek hayatın acı tokadını yiyecek ama şimdilik herkes sürsün sefasını.