tabii ki de "anket çiçeği".
kadın denince ilk akla gelen, doğanın olmazsa olmazıdır.
ilk defa duyanlara ek bilgi: pahalı olduğundan türkiye'de yetiştirilmiyor. lakin uludağ sözlük bir ilki gerçekleştirerek bu "çiçekleri*" sözlüğe, yamacımıza, yanı yanı başımıza getirtmiştir. hani sürekli görüp de ismini bilmediğiniz o çiçekler gibi.
anketleri de mi sevecektik lan.
tabiat ne zengin değil mi? her türlü renk ve çiçek. kimisi görüntüsü, kimisi kokusu, kimisi de yanındaki dikeniyle duyularımızı okşayan binlerce çiçek...
kadınların da çoğu birbirine benzese de aslında hepsini birbirinden ayıran bir sürü detay var... "kadınlar çiçektir" önermesini tartışacak değilim. çiçekten ottan boktan hoşlanmayan bir sürü insan var. yine de bu önermeden yola çıkarak benim tercihimin ilk sırasını papatya alıyor bütün mantıksal aykırı nedenleri bir kenara bırakarak. kokusu istenilen gibi olmasa da görsel olarak en nadide, bodur olmayan ince bedeninde dimdik duran o beyaz yapraklarıyla eşsiz. uzun ömürlü yapısı dolayısıyla bir o kadar da asil çiçek.. ama kokusu bir eksiklik. bu bir gerçek.. bu gerçek sizi eninde sonunda ondan sıkılacağınız bir ana mutlaka karşı karşıya getirebilir.
zaman ve şartlar sanırım bu tercihleri çiçekten alacağınız koku veya görselliğe göre değiştiriyor. gönül ister değiştirmesin. mümkün mü? bir kadını bir çicekle kısta kıst özdeşleştirmediğimizde belki bu mümkün. ondan algımızı ve memnuniyetimizi bir çiceğin size sunduğu sınırlı etkisinden kurtararak. tersinden bakarsak; kadınınızın size bu etkiyi her zaman çeşitlendirmesiyle size sunarak.. yapacak olan o, algılayacak olan sizsiniz ne de olsa.
papatya gördüğünüz ama kokladığınızda hanımeli kokulu bir çiçek. neden olmasın?
